Sözün gücü ve etkisi
Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ede bir söz
Söz vardır, savaşları bitirir. Söz vardır, insanı ipe götürür ve söz vardır, tüm acıları mutluluğa dönüştürür. Bazen ağzımızdan çıkan tek bir sözle dost da kazanırız düşman da. Çok iyi biri de oluruz kötü biri de. Bir sözümüzle sevginin kapısını da aralarız, nefretin kapısını da. Gün içerisinde söylediğimiz her sözün iyi veya kötü bir etkisi oluyor mutlaka. Ama hangi etkiyi yaratacağı sözü nerede ve nasıl söylediğimize bağlı.
Gerek işte, gerek okulda, gerekse arkadaş ortamında, gün içerisinde farklı farklı çevrelerde bulunur, farklı karakterlerde insanlarla diyalog kurarız. Çok konuşur, duygularımızı ve düşüncelerimizi bu yolla ifade ederiz. Konuşurken bazen iyiyi de düşünür insan aklı, kötüyü de. Kimse aklından geçenlere engel veya herhangi bir sınırlama koyamaz. Zaten önemli olan da ne düşündüğü değil, daha çok neyi, nasıl söylediğidir insanın. Bazen söylenen tek kelime insanı güldürebilir, ağlatabilir, yaralayabilir ve iyi de edebilir.
Konuşmanın en iyisi, en güçlüsü ve en kıymetlisi, haklılığını en sakin ifade eden konuşmadır her zaman. Doğru üsluptur, saygıdır bu aynı zamanda. Ama günümüze baktığımızda siyaset başta olmak üzere trafikte, televizyondaki tartışma programlarında ve çevremizdeki ikili diyaloglarda konuşma dilinin inceliğinden söz etmek pek mümkün değil ne yazık ki. Artık en çok bağıran en haklı, yalan söyleyen de en saygı gören kişi durumunda. Saygının kalmadığı, sözün daha çok küfre dönüştüğü yani aslında kelimelerin gerçek anlamını ve gücünü yitirdiği günlerdeyiz tam olarak.
Sözün, insanlar üzerinde bıraktığı etkiye örnek güzel bir hikâye;
Bir adam, her gün aynı köprünün üzerinde dilenen kör bir dilenciye yaklaşmış ve günde ne kadar kazandığını sormuş. Dilenci, "Zar zor iki dolar" demiş. Adam dilencinin boynundaki "Doğuştan kör" yazılı tabelayı çevirip bir şeyler yazmış. "Bir hafta sonra tekrar geleceğim. Kazancında bir değişiklik olacak mı bana söylersin" demiş. Adam bir hafta sonra tekrar uğradığında dilenci:
“Bayım, size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Günlük kazancım on, on beş dolara çıktı. Bu olağanüstü bir şey. Siz tabelaya ne yazdınız ki insanlar benimle bu kadar çok ilgilenmeye başladı? Diye sormuş.
“Çok basit, demiş adam. Tabelanızda ‘Doğuştan kör’ yazıyordu. Onun yerine, ‘Bahar geliyor, ama ben göremeyeceğim’ diye yazdım” demiş.