Doğayla hep savaş halindeyiz
Ne zaman, yaşadığımız çevre ve doğa tahribatı ile ilgili bir konu açılsa, aklıma hep şu söz gelir: “Doğayla sürekli savaş halindeyiz ve eğer kazanırsak kaybedeceğiz” Hubert Reeves.
5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanır her yıl. Çevremize ne kadar sahip çıktığımız, doğayı ve doğadaki canlıları ne kadar koruduğumuzu istatistiki verilerle gösteren günlerden biri de diyebiliriz aslında bakarsak. Bu verilere rağmen yine de ders almıyor ve gittikçe daha çok yok ediyoruz ne yazık ki. Hâlbuki bu gibi özel günler kutlanırken, herkes alması gereken önlemleri düşünmeli önce. Mesela her gün çevremizde ne olup bitiyor ve bu olup bitenlerden ne kadar haberimiz var? Gibi.
Doğa bize karşılıksız ve sayısız o kadar çok şey veriyor ki, ihtiyacımız olandan çok daha fazlasını tüketiyoruz. Yetmiyor daha çok kesiyor, yakıyor ve yıkıyoruz. Zaten yaşadığı evren ile sürekli kavgalı olan tek tür de, sadece insanoğlu sanırım.
Şırıl şırıl akan bir dere kenarında, yemyeşil bir ortamda, kuşların cıvıltısı, yaprakların hışırtısı ve mis gibi kokan çiçekler arasında… Kimse böyle bir ortamdan rahatsız oluyorum demez asla. Hatta bana soracak olursanız huzurun tam olarak adı derim.
Günümüze baktığımızda, çevre konusunda kamuoyunun duyarlılığı biraz daha arttı belki ama diğer yandan doğanın başa çıkmaya çalıştığı sorunlar da büyüdü. Küresel iklim değişikliği, su sorunu, nükleer enerjinin yarattığı belirsizlik, doğal alanların tahribi, yaban hayat üzerindeki baskı, giderek artan dünya nüfusunun ihtiyaçları ve yarattığı yük bizi, koruma anlayışımızı ve yaşam biçimlerimizi gözden geçirmeye zorluyor. Bugünkü tüketim ve üretim modelleri aynı kaldığı taktirde nüfus 2050’de 9 milyar 600 milyona ulaşacak ve bugünkü yaşam tarzımızı sürdürmek için bu sefer üç gezegene ihtiyacımız olacak.
Dünya üzerinde 5 ile 100 milyon arasında tür olduğu varsayılmakta. Günümüze kadar sadece 2 milyon türün keşfedildiği düşünülürse üzerinde yaşadığımız gezegen ve diğer canlı ve cansız türler hakkındaki bilgilerimizin yetersiz olduğu ortaya çıkıyor. Bilinen 17.291 bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur. Bu tükenişin en büyük sorumlusu yine insandır ne yazık ki.
Çeşitli gerekçelerle ormanlar, tarım alanları, meralar, sulak alanlar tahrip edilmekte, balık stokları azalmakta ve dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır. Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından bin kat daha hızlı bir şekilde yok olmakta. Dünya üzerindeki tür çeşitliliği bize gıda, ilaç, giysi, yakıt gibi çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bahçemizdeki böcekten, yol kenarındaki çimene kadar her türlü canlının birbiriyle bağlantısı var. Ve bu bağlantıların hepsi yine biz insanların yararınadır.