İncelikleri anlamaya vaktimiz yok
“Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” cümlesiyle tanıdık en çok onu. İnceliklerin şairi Gülten Akın’ı tam 4 yıl önce kaybettik. O gitti belki ama ardından bizlere, hiç ölmeyecek şiirler bıraktı. Şiirlerini ne zaman okusak, onunla konuşuyormuş gibi hissederiz. Mısralarında buluruz kendimizi çoğu zaman.
Anadolu’yu yakından tanıyan, bireysel duyarlılığıyla ön plana çıkan ve en önemlisi de toplumsal sorunlara değinen bir kadındı. “Anladım ki çevremdeki kişilerin yaşamı benimkinden daha ilginçtir, daha önemlidir. Şiirimin kapılarını şimdi ardına dek onlar için açtım” diyerek tanıtıyor kendini. Bu sözüne büyük bir bağlılıkla dizeler yazarak şiirlerinde daha çok toplumun siyasal ve kültürel yapısını yansıttı.
Bence hiç ölmemesi gereken birileri varsa o da şair ve yazarlardır. Çoğu zaman kimsenin konuşamadığını konuşur ve yazarlar. Onlar gidince, bizim yerimize konuşacaklar da tükeniyor. O zaman onlar ölmesin diye bizler hep okuyalım…
İlkyaz
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
"Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size ve sizden dışardakilere
Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
Evet efendim
Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
Yazların motorlu çingeneleri
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
Toprağa tutku, kendinden dolayı
Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
Bilmiyoruz neden kavga.
Sonra kasabanın cezaevinde
Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
Günlerimiz iterek genişletiyoruz
Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye
Durup ince şeyleri anlatmaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri
Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz
Gülten Akın