Drone çıktı, mertlik bozuldu!!!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Aklı olan, duyguları olan, merhameti ve vicdanı olan, başkası için dertlenen, gözyaşı döken bir türün aynı zamanda en acımasız, yok edici ve bunlardan hiçbir ders çıkarmayan türle aynı olması garip bir paradoks!

Üstelik kendi türünden 9 insan türünün kökünü kazıyacak kadar acımasız!

Yuval Harari’nin Sapiens isimli kitabını hala okumayanlara mutlaka okumalarını öneririm. Yazar, insanlığın, varoluşundan günümüze kadar süren yolculuğunu anlatırken, okuyucuyu dehşete düşüren tespitlerde bulunuyor. Bu tespitlerin belki de en etkileyici olanı, insanoğlunun ilk kez ayak bastığı topraklarda yaşayan canlı türlerinin bir kısmının yok oluş tarihlerinin, ayak basılan tarihle aynı döneme işaret ediyor olması. Bu yok olan türlerin birçoğunun fiziksel olarak insandan kat kat büyük ve güçlü canlılar olduğunu düşündüğünüz zaman, insanın aslında o canavarlardan daha fazla canavar olabildiğini görüyor ve dehşete kapılıyorsunuz. Homo Sapiens’ın, Neanderthallere karşı üstünlüğü ile başlayan var olma savaşı, olasılıkla bugünün kodlarının atıldığı ilk savaşlardı.

Tarihe baktığımızda bunu tescilleyen ne kadar çok örnek var: Haçlı seferleri, Moğol istilası, Kızılderili soy kırımı, Timur’un fetihleri… Eski zamanda böyleydi, artık bunlar yaşanmıyor demeyin. Son yüzyılda, hem de 20 yıl arayla 2 dünya savaşı yaşadı bu dünya. Birinci dünya savaşında 15 milyon insanın can vermesi yetersiz gelmiş olacak ki, sadece 20 yıl sonra yaşanan ikinci dünya savaşında tam 40 milyon insan hayatını kaybetti.

Daha 1994 yılında Ruanda’da yaşanan iç savaşta 1 milyona yakın insan, hem de sadece 100 gün içerisinde palalarla birbirlerini katletmedi mi?

Mevzunun en ironik tarafı ise, “iktidar” için yapılan bunca mücadeleye rağmen ortada “mutlak hakim” kimsenin kalmamış olması. Ne Kserkes’i yok eden İskender kaldı, ne de tüm dünyaya hakim olan Augustus’un Roma İmaparatorluğu kaldı. 700 yıl dünyaya hükmeden Osmanlı ya da, 13. Yüzyılda “çekirge sürüsü” tabiriyle dünyayı ezip geçen Moğollar’ı söylememe gerek yok sanırım.

Sadece Ortadoğu ve Afrika kıtasında yaşanmaz bu dramlar. Bugün kolonyal Batı zihniyeti, “bizim coğrafya”da süren savaşları araştırırken ve izah etmeye çalışırken, aslında “arıza”nın bu coğrafyanın sakinleri olduğunu iddia ederler. Televizyon karşısında çayımızı yudumlayan bizler ise, Ortadoğu halklarının ne kadar “barbar” ve “savaş meraklıları” olduklarını düşünürüz. Heyhat! Peki bu coğrafyada askeri üsler kurup, uçan kuştan bile haberdar olan “batı”nın vebali yok mu?

Artık topraklar fethetme dönemi bitti. O topraklarda hüküm sürmek için, o toprakların kendi sakinlerinden  yöneticilere sahip olmanız yeterli. Bunun savaşmaktan daha kolay olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Nasıl olsa herkesin bir fiyatı var değil mi?

Artık büyük ordulara da gerek yok savaşmak için. Teknolojinin bu kadar ilerlediği günümüzde, Amerika’nın çölündeki bir askeri üs’ten, kumanda ettiğiniz drone’lar ile, Irak’ta bir İran generalini öldürebiliyorsunuz. Silah çıktı mertlik bozuldu derler ya! Bu söz artık günümüze uyarlamak lazım: “Drone çıktı, mertlik asıl şimdi bozuldu!”

 

Drone çıktı, mertlik bozuldu!!!