ÜLKEMİZDE RAMAZAN AYI

YAYINLAMA: 29 Nisan 2022 / 14.30 | GÜNCELLEME: 29 Nisan 2022 / 14.30

Müslümanlar için farz kılındığı üzere, ülkemizde büyük çoğunluk Ramazan Ayı boyunca oruç tutuyor. İslam’da şart ibadetlerden olan oruç, semavi olan ve olmayan birçok dinde benzer veya farklı şekillerde tutulabiliyor. Bizim açımızdan trajikomik olan ise, Ramazan orucu tutmayanların, oruç tutanlar tarafından şiddete maruz kalması…

***

Her şeyden önce, inanç yalnızca kişinin inandığı Tanrı ile kendisi arasında olan bir meseledir. Bu nedenle, kişileri günümüz dünyasında inanışlarına göre ayırmak bu çağın gereklerine aykırı olacaktır. Elbette kişilerin kendi inancına göre yaşayan kişilerle bir arada olmak istemesi, kişisel çevresini kendisine benzeyen insanlardan teşekkül ettirmesi doğaldır. Bunun kişisel açıdan en olası sonucu, kişilerin kendisi gibi davranmayan insanlardan kaçınması olacaktır. Ezcümle, bizler inançlarımıza uygun yaşarken bizden farklı düşünen ve yaşayan kişilerin hayat tarzlarına müdahale etmemeliyiz.

Ülkemiz, İslam dinine yönelik inananların çoğunlukta olduğu, tarihi camilerle bezeli, medeniyetini İslam ile birleştirmiş ve İslam dinini kültürüne entegre etmiş yapıdadır. İslam’ın Türk toplumlarında kitleler halinde kabul edilmeye başlanmasından bu yana, Türk kavimler İslam’ın koruyucusu ve tebliğcisi olmuştur. Özellikle devlet yapılarında İslam etkisi görülmeye başlandıktan sonra, doğası gereği savaşçı bir geleneğe sahip olan Türkler gaza yoluyla İslam’ı dünyanın birçok yerine götürmüştür.

***

Tarihin bu aşamalarından günümüze gelindiğinde, Osmanlı Devleti döneminde olduğu gibi bugün de ülkemiz topraklarında birçok dinin mensubu ve mabedi bulunmaktadır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik bir ülke olarak, toplumun inanış biçimlerine saygının gereği olarak renkli bir millet yapısına ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemiz vatandaşları inançlarında özgür olsa da özellikle Ramazan gelince oruçla ilgili şiddet olayları gündeme gelmekte. O kadar ki, Müslümanlar olarak Ramazan’ı sevinçle karşılarken ilk şiddet haberinin hangi ilden geleceğine ilişkin üzücü söylentileri de duyuyoruz.

Bu konuda ilk ele alınması gereken, elbette devlet yapısıdır. Bugün laik bir cumhuriyet yönetiminin bulunduğu ülkemizde, kimse inançlarından dolayı yargılanamaz ve yapıp yapmadığı ibadetler nedeniyle kanunlar nezdinde sorumlu tutulamaz. İnanç özgürlüğü, Anayasa’nın en temel ilkeleri arasındadır. Tüm bu gerçekliğe rağmen, din adına kişilere zarar verenlerin devlet koruması beklemesi akıl tutulmasıdır. Sonuç olarak, herhangi bir dinin herhangi bir ibadetini yaptığı / yapmadığı gerekçesiyle insanlara zarar verenler, fiillerinin Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığına göre cezalandırılırlar.

***

Toplum yaşamında bu gibi vakalarla ilgili devlet yapısının ne olduğunu ele aldık. Gelelim bir diğer önemli noktaya. İslam dini, inananlara kendisi gibi olmayanı darp etmeyi mi telkin etmektedir? Bu konuda, ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri gün yüzüne çıkmaktadır. Bu ülkede beş vakit ezan okunur, Ramazan döneminde milyonlarca insan Kur’an okur ancak neredeyse hiç kimse buralarda ne söylendiğini merak etmez. Görüldüğü üzere, kişiler buradan alacakları sevabı önceler ancak dinin asıl tebliğlerine kulak kabartmazlar. Bu konuda kısa ve öz söylenecek şudur: İslam, kişileri özellikle ibadete zorlamak şöyle dursun, dine inanmayı dahi zorunlu tutmamaktadır. İslam dininde zorlama yokken, İslam adına kişileri ibadete zorladığını iddia edenler bu noktada da yanılmaktadırlar.

Toplum yaşamında birçok uyuşmazlık ya temel konudaki bilgisizlikten ya da iletişim eksikliğinden kaynaklanmakta. Umalım ki, insanlarımız peşinden koştuğu fikirlerle ilgili bilgi sahibi olmayı da denesin…

ÜLKEMİZDE RAMAZAN AYI