Umutsuzlukta Umut Boylanır!

YAYINLAMA: 23 Nisan 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 22 Nisan 2024 / 18.17

Hayatı “gölge oyunu olarak görenler,” dünyayı akıllarına uygun hale getirmeye çabalar. (Oysa gölgeler üst üste bindikçe artan koyu yanılsama zihinlerimizi kemiriyor.) Bunlar ateşli silahlarla, ürettikleri bilgisel kurgularıyla, icat ettikleri para ile, teknoloji ile dünyaya abluka kuranlardır. Duygumuza, aşka, özümüze, varoluşa göz açtırmayanlardır. Yaşamla aramızdaki samimi ve sıkı bağları oyalayanlar ve bunu eritenlerdir.

Adımıza her şeyi öngörenler; “her şey bulundu, kanıtlandı, değerlendirildi” ve her şeyi size biz söylüyoruz; yakınmayı bırakıp ardımıza sıralanın; ne bir geçmiş ne de bir gelecek arayın, bize odaklanın, diyenlerdir.

Araştırmayı bırak, hayatının nabzını yoklamaya gerek yok, biz herkesin nefes alışına, herkesin ırkına, herkesin inancına, herkesin "Kast'taki" yerine karar verenleriz. Ve “herkesin bilmesi gerekeni” belirledik diyerek, dünyanın her köşe bucağını öfkeye, tedirginliğe ve yoksulluğa boğanlardır. Bunlar, nefes ettiğimiz havayı, ateşküreyi, sığındığımız gökyüzünü pay edenlerdir.

“Kulak kabartın, sizden dem vuruyoruz, sizden söz ediyoruz, evrensel anlamda bütün olma yürüyüşünden vazgeçin. Sizle aramızda her zaman dikine bir dünya olacak, çınlayan sesimiz hep yukarıdan aşağı size yankılanacak. Diz çökmeye uyumlanan sizler, egemenliğimizin olduğu duygu ve düşünce aksanıyla sınırlı kalmaya devam edeceksiniz,” diyorlar.

Yüzlerce yıldır bilime sanata, kültüre, edebiyata, felsefeye, savaşa ve barışa (kendine göre) şekil ve ritim verenler, bunların içeriğini kendi belirleyenler; günün duruluğuna, yaşamın suyuna ve evrenin gözlerine ölü toprağı serpmeyi sakınmayanlardır.
Hani Sartre diyor ya; "Bir tür tutkulu akıl emperyalizmi mevcut; çünkü yalnızca haklı olduğunu göstermek istemez, karşısındakileri akılcılığın mutlak ve koşulsuz değerine inandırmayı amaçlar. Kendini bir evrensellik misyoner olarak görür." İşte bu akıl, doğru ile insanlar arasındaki bağı zayıflatır. Kedinin fareyle oynadığı gibi; “ince ruhla, saf ve zengin niyetle” başlar oynamaya. “Mutlak itaate” yönlendirir. "Psikolojik mekanizmaları" yararsız birer fosilimsi varlığa büründürüp nesneleştirir.

Oysa dünya bizim evimiz, bizim doğuşumuz, akıldaşımız, duygudaşımız, yolculuğumuz, istesek içinde bolca batar çıkarız. Ve yer yer kırılan ve de zaman zaman parçalanıp yeniden toparlanan dünya; ele geçirdiğiniz dünya bizim varlık gerekçemiz. Biz biliyoruz renkli bir dünyamız olacak. Diz çökmeyenlerin, köleliğe direnenlerin, acı çekmeyenlerin; cinsini, rengini, ırkını, kimliğini ve özgünlüğünü gizlemeyenlerin çoğunluk olduğu bu dünya galakside uçuşacak.

Eskiden, çok eskiden (tarihin yazmak istemediği eskiden) yüzlerimiz sımsıcaktı, yüreklerimiz hissettiklerini özgürce ifade ediyordu. Kan dökmeyen, hakaret etmeyen, kırıp yığınak hale getirmeyen; hoş,  kibar, ince, eşit ve barışçıl varlıklardık. Fanon, bunu en güzel şöyle ifade ediyor: “Sizler tüm acımazlığınızla yüzyıllar boyunca insanları (sömürmeden) kökenlerinden koparmadan önce de ev yapmayı, kentler kurmayı, tarla sürmeyi, maden cevherlerini eritmeyi pamuk dokunmayı, demiri şekillendirmeyi de biliyorduk. Gelenekler hoştu, dayanışma ve yaşama kurgusu zengin ilişkilerle doluydu, iyi niyet her şeye hâkimdi."

Ama bilmediğiniz bir şey var diye devam ediyor Fanon: "Dünyanın alt üst olmuş, sökülmüş, kökünden koparılmış atar damarları bana dönmüş beni zenginleştiriyor. Artık yeniden yaşamaya başladım… Artık dünyayla oyun oynamayacaksınız, dünyayı integrallerle ve atomlarla köleleştiremeyeceksiniz..." Biz dünyanın en sevecen bebekliğine, çocukluğuna döneceğiz. Ay’la ağız dolusu gülüşeceğiz. Yüzlere gülücük atan, saf, şaşkın ve açık yürekli tüm renklerle "Semah'a" duracağız. Çünkü umut umutsuzlukta boy atar…

Artık yeşille maviyi karıştırmayacağız, baharları ayrıştırmayacağız. Sanata, şiire, özgürlüğe çokça söz vereceğiz. Hiçbir soğuğa aldırmadan, karanlığı “süt liman edip,” yorulmadan ve çıkarsızca geceyi okşayıp, gündüzü kuracağız!

Holloway ve Zapatistalar’ın dediği gibi: “Ve biz şuna karar verdik: Şimdi kalplerimizin yeniden dans etme vakti geldi ve dans ettikleri müzikler de attıkları adımlar da kederin ve boyun eğmenin müzikleri ve adımları olamaz…” 

 

 

 

Yararlanılan Kaynaklar ve alıntılamalar:

Umutsuz Zamanlarda Umut (John Holloway)

Siyah Deri Beyaz Maskeler (Frantz Fanon)

Emek Erez (Gazete Duvar)

Umutsuzlukta Umut Boylanır!
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *