Gemini/İkizler
Günaydıııın,
Ayyy kaldığımız oteli pek beğendim. Terasındaki kahvaltıya doyamadım. Sunulan yiyecekler güzel de asıl manzara olağanüstüydü. Kesinlikle bir kere daha gelip, Türkerciğimi de davet edeceğim, pek beğendim.
Yine 06:00’da kalktım, üfff… tatile mi geldim, saat 06:00’da uyanmaya mı? Üstelik burası batı olduğu için saat 6 bildiğimiz zifiri karanlıktı.
Kahvaltının 7. Katta olduğunu biliyordum, ama böyle bir manzara ve görsel olduğunun farkında değildim. Saat 07:30’da ilk lokmayı ağzıma koydum ve Arzu Hanım -tur operatörümüz- aradı. “Hadi gelin, biz sıraya girdik, birazdan alacaklar” diye. Eşim, ”çabuk kalkalım” diye bildiğiniz azar ve kalay çekti. Hiiiç aldırmazdım aslında ama, terbiyeli olmam gerektiğini düşündüm! Kuru yiyeceği paket ettim. Karpuz ve kavunu bitirdim. Yumurtayı zaten yemiştim. Minnacık bir bardakta çilekli mus vardı, onu bitirmemem için kıyamet kopardı, dinlemedim, mideme indirdim. Bir taraftan da elime geçen ilk fırsatta intikam alma planları yaptım.
Otel, limana çok yakın. Yürüyerek 10 dakika sürmedi limana ulaşmak. Arzu Hanım pek tatlı, hiç bizi yormadı, gelip alıp, gümrüklü sahaya soktu. Ayyy bir saat ayakta bekledik, saçma sapan…
Şimdi gemiden yazıyorum. İsmi Gemini/İkizler. Geminin yolcularının neredeyse tümü Güney Amerikalı… sanırım Portekizce konuşuyorlar. -sanki, İspanyolca ile Portekizceyi ayırabilirmişim gibi!-
Bu gemiler bahar, yaz aylarında Kuzey yarımkürede; sonbahar kış aylarında Güney yarımkürede çalışırlarmış. Demek ki bir de güney yarımküreye gidip gemiye binmek gerek.
Ben 15 yaşındayken bir gurup arkadaş ve öğretmenlerimle gemi ile İstanbul-Atina-Napoli-Marsilya yolculuğu yapmıştım. Marsilya’dan Kale’ye, oradan da Dover’e geçmiştik. Sonra trenle gitmiştik galiba kamp yerine. O Gaziantep Koleji ne muhteşem bir okulmuş ya, ebeveynlerimize ne demeli? Tam 56 sene önceden bahsediyorum. Kolejin lise ikinci sınıf öğrencileri İngiltere’de Landsend’de öğrenci kampına götürülüyorlar. Yolculuk sırasında ve kampta dil açısından hiç sıkıntı çekmediğimizi de hatırlıyorum. İyi İngilizce öğrettiler demek istiyorum. Bu öğretmenlerden birisi: Sevgili Selmin Yılmazer, FB arkadaşım, ona da bize öğrettikleri için minnet duyuyorum.
Pasaport kontrolünden geçtikten sonra, kendinizi freeshop’ın içinde buluyorsunuz. O kadar tepki duyuyorum ki kapitalizmin tuzaklarına, hiç sağa sola bakmadan doğru çıkış kapısına yöneldim. Ayyy gemici çok hoş bir kız, beni eliyle Gemini’ye yöneltti. Epeyi yürüdük. Yine gemici kızlar, erkekler “hoş geldiniz, aman ne iyi ettinz de geldiniz” dediler ve sonra gemi girişi… Nereden bulmuşlar o güzel kızları, insanın morali düzeliyor. Pasaportumu alıp, gezi boyunca geçerli bir kimlik kartı verdiler. Veee….
Kendime çok güldüm. Milattan Önce, şimdiye kadar -hatırladığım en az üç kere- bindiğim gemilerde geminin yanından sağılan ince çelik merdivenle gemiye çıkardınız, şimdi ise içerden asansörle…
Acil durum tatbikatı yapılıyor, bye bye..
Sevgili Diana ile gemiye binmeyi beklerken…