ANASAYFA arrow right Röportaj

Türkiye, her anlamda iyi yönetilmiyor!

Türkiye, her anlamda  iyi yönetilmiyor!
YAYINLAMA: 17 Nisan 2020 / 21.25
GÜNCELLEME: 17 Nisan 2020 / 21.25
“Sağlığı alınır-satılır hale getirildi, oysa ki sağlık haktır” diye özetliyor

Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Hamza Ağca, sağlık sisteminde yaşananları,

“Sağlığı  alınır-satılır hale getirildi, oysa ki sağlık haktır” diye özetliyor

Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Hamza Ağca, eğitimden sağlığa Türkiye’nin iyi yönetilemediğini ifade ediyor. Ağca, “ Sağlığı meta haline getirdiler. Burada göz boyamaktan, memnuniyet oluşturmaktan başka bir şey göremiyoruz. Milli Eğitimde de ne olduğunu anlamış değiliz. 4+4 ne kadar hizmet etti, neye hizmet etti? Meçhul bu sorunun cevabı. Bunun geleceğimize yararı olmayacak. Zararı daha fazla olacak. Yanı sıra üniversite sınavları olsun, lise sınavları olsun, bunlarla da ilgili bir çok tereddüt var ve sınavlar her seferinde mahkemelik oluyor. Dış politika desek, komşumuz kalmadı. Dolayısıyla buradaki de önemli bir kötü yönetim örneği. İç politikada da her gün bir şehit haberi geliyor, bu nereye varacak meçhul! Sonuç itibariyle, genel olarak bakılırsa, iyi yönetilmediğimizi söyleyebiliriz” diye konuştu.

Sağlık sistemi, Tabip Odaları’nın Türkiye’nin sorunlarına karşı duruşu ve sağlık sisteminin aksayan yöneri konusunda Sabah’ın sorularını yanıtlayan Dr. Hamza Ağca, “Zaman içerisinde çağdaş bir toplumun oluşacağı yönünde iyimseriz. Bu yönde de çaba göstermeye devam edeceğiz” diyor.

Ağca, sağlıkta yaşanan şiddeti, “Sağlık haktır. Ancak meta haline gelince ve beklentiler de siyasi iktidar tarafından yükseltilince, vatandaşımız karşılanamadığı düşündüğü ihtiyaçları nedeniyle ne yazık ki yanlış yapabiliyor. Gaziantep’te, Samsun’da sağlık çalışanlarından ölümler oldu. Ne yazık ki ölümlere varacak kadar olan  şiddetlere maruz kalabiliyoruz. Ama bunun nedeni vatandaşımız değil. Siyasi iktidarın uyguladığı politika”nın sonucu olarak değerlendiriyor.

Ağca’nın Sabah’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

SABAH-  Tabip Odaları son yıllarda mesleki aktivitelerden daha fazla, siyasi ve sosyal olaylara karşı alınan etkili tavırla ön plana çıkıyor, neden?

Hamza Ağaca - Kurtuluş Savaşı’nda olsun, daha önceki mücadelelerde olsun hekimler her zaman toplumla iç içe oldukları için kendilerini toplumun bir parçası olarak gördüklerinden toplumsal yaşamın  rahatsızlıklarına ilgisiz kalmamışlardır. Her zaman birlikte yaşadıkları insanların sorunları için çözüm arayışı içinde olmuşlardır. Bundan dolayı ülkemizde ve ya dünyanın herhangi bir yerinde, her zaman hekimler toplumla birlikte hareket etmiş, kendilerini toplumun bir parçası olarak görüp, toplumun sorunlarını çözme konusunda çaba göstermişlerdir. Tabip Odaları’nda ne yazık ki istediğimiz demokratik seviyeye gelemediğimizden, yeteri kadar hukuku, demokrasiyi yaşayamadığımızdan dolayı hekimler çaba sarf ediyorlar. Aslında mücadele demokrasi, hukuk, laiklik, sosyal gelişmişlik mücadelesi. Bunu da demokratik kitle örgütü olarak yapmak durumundalar. Çünkü demokrasi içerisinde hak arayacaksanız, demokrasinizin de belirli bir seviyede olması gerekir. 

SABAH-  Tabip Odaları’nın demokrasi ve hukuk mücadelesine katkı sunan, tavır koyan etkili meslek grupları arasında bulunması demokrasi mücadelesi açısından büyük önem taşıyor, ne dersiniz?

Hamza Ağaca - Bu çaba çağdaş uygarlığa ulaşıncaya kadar devam edecektir. Zaman içerisinde çağdaş bir toplumun oluşacağı yönünde iyimseriz. Bu yönde de çaba göstermeye devam edeceğiz.

SABAH-  Son yıllarda hekimlere ve sağlık personeline saldırıların artmasını neye bağlıyorsunuz?

Hamza Ağaca - Sağlıkta dönüşüm denilen bir program  uygulanıyor. Bu program sağlığı  alınır-satılır hale getirdi. Oysaki sağlık haktır. Sağlık bu hale geldiğinde ihtiyacı olanlar alım gücü olamayınca, sağlığa ulaşamayabilirler. Alım gücü olan sağlığa ulaşabiliyor. Dolayısıyla burada bir eşitsizlik var, bu eşitsizlikler giderilmeli. Onun için sağlık hak olarak kabul edilmeli ve sosyal devlet de bunu hak olarak değerlendirmeli. Sağlık meta haline gelince ve beklentiler de siyasi iktidar tarafından yükseltilince, vatandaşımız karşılanamadığı düşündüğü ihtiyaçları nedeniyle ne yazık ki yanlış yapabiliyor. Gaziantep’te, Samsun’da sağlık çalışanlarından ölümler oldu. Ne yazık ki ölümlere varacak kadar olan  şiddetlere maruz kalabiliyoruz. Ama bunun nedeni vatandaşımız değil. Siyasi iktidarın uyguladığı politika. 

SABAH-  Siyasi iktidar, sağlık hizmetleri ucuzladı, hatta bedava oldu. Vatandaş  canının istediği özel hastaneye gidebiliyor gibi açıklamalar yapıyor. Ama gerçek böyle değil, hangi hastaneye girseniz, hangi işlemi yaptırsanız para yazıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hamza Ağaca - 2003 yılında sağlığa ayrılan bedel, 2016 yılında sağlığa ayrılan bedelle karşılaştırıldığında oldukça önemli bir miktarda fark var. 8 milyar dolardan 80 milyar dolara çıktı rakam. Neredeyse 10 kat daha fazla para harcanıyor. Harcanan bu paranın önemli bir kısmı da vatandaşın cebinden çıkıyor. 2003 yılında yüzde 20’ler civarında olan pay, 2006 yıllarında yüzde 15’e kadar düştü. Şimdi yeniden yüzde 20’lere çıktı. Dolayısıyla vatandaşın cebinden çıkan para bir ara düştü, ama tekrardan yükseldi. Şimdilerde vatandaşın cebinden çıkan para 10 kat arttı. Devletten çıkan para da 10 kat arttı, ama vatandaşın cebinden çıkan vatandaşın canını yakıyor. Bu da ihtiyacı olanın sağlığa ulaşamamasına neden olabiliyor. Bu doğru değil, sağlığı ihtiyacı kadar vermek lazım. Sağlığa ulaşımda kolaylıklar sağlandı, ama bunun belirli bir düzeyde yapılması gerekiyor. Siyasi iktidar, her şeyi abartıyor. Her şey istenilen bir noktaya gelinmiş gibi bir izlenim bırakılıyor. Bu da doğru değil. Elimizden geleni yapıyoruz, Türkiye’de gelişen tıp bir çok ülkenin önünde, hatta en gelişmişler arasında sayabilir. Zaman içerisinde yeni tedaviler geliştiriliyor, daha önce olmayacak şeyler olabilecek hale geliyor. Ama halkı şiddete yönlendirecek şekilde olmaması gerekiyor. Siyasi iktidar sağlık çalışanlarının tepesinde Demokles’in kılıcı gibi,  sağlık çalışanlarını daha fazla çalıştırmaya uğraşıyor. Bu doğru değil, yanlış bir uygulama. Şu anda sağlık çalışanlarının da önemli bir kısmı tükenmişlik sendromu içerisindeler. Çünkü eskisinden 4-5 kat fazla çalışıyorlar. Uyku düzenleri, aile düzenleri bozuldu. Kendilerine zaman ayıramaz hale geldiler. Dolayısıyla sağlık çalışanlarının sağlığı da iyi değil artık. Belki hükümet övünüyor, muayene olan kişi sayısını arttırdım diye, ama bu insanlar neden muayene oluyorlar? İnsanlar hasta olmasınlar, o zaman demek ki hükümet milleti hasta etmiş oluyor. Sağlık çalışanları da, vatandaşı da hasta ettin. Bu da doğru değil. Bunun için de niceliği değil, niteliği gösteren bir program yapmak lazım. Bu programı yaparken çalışanlarla da işbirliği olmalı.

SABAH-  Sağlık sektöründe yaşanan en önemli sorunlar neler? Hekim, hastane, sağlık personeli olarak ne gibi sıkıntılar yaşanıyor?

Hamza Ağaca - Hekim olarak ağır çalışıyoruz, çok yoruluyoruz, aile düzeni bozulmuş durumda. Bunların yanında bir de şiddete maruz kalıyoruz. Gelirlerimiz eskiye göre azaldı. Ne yazık ki önümüzü de göremiyoruz. Gelirimizin artış ya da düşüş olacağı konusunda da bir bilgi yok. Mesleki güvencemiz de yok, çünkü artık çoğu sözleşmeli hale geldi. Bu nedenle hem iş güvencesinin, hem de gelir güvencesinin olmayışı önemli bir yılgınlık nedeni. Mesleki bağımsızlık kalmadı. Tıbbı, tıbba göre mi yapacağız, yoksa Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uygulamalarına göre mi? Ödeme kurumunun tıbbın dışına çıkaran uygulamaları var. Ödeme kurumlarının da bu yanlıştan uzak durması gerekir. Hekim tanıyı koyuyor, o ilacı başlatmak üzere fakat o ilaç  o branşta ödenmeyebiliyor. Örneğin aile hekimleri kolesterolde tanıyı koyabiliyorlar ama ilacı aile hekimliğinde yazıldığında ödeme kurumu ödemiyor. İlla hastaneye yönlendiriyor hastayı. Ya da bazı şeker hastalığı için dahiliyede tanısı konuluyor, tetkiki yapılıyor ,ama ilacı dahiliyeci yazdığı için kurum ödemiyor.

SABAH- Hekimler, en çok kazanan meslek gruplarının başında geliyor. Oysa bir mimar, mühendis, öğretim üyesi de neredeyse aynı süreçte eğitim alıyor, hekimlerin bu ayrıcalığının nedeni nedir? Mesela Batı’da doktorlar en çok kazanan meslek grubunda mıdır?

Hamza Ağaca - Hekimlerin aralarında belki bir kısmı iyi kazanıyordur ama o da yüzde 2’yi geçmez. Muhtemelen bu göze batıyor. Dolayısıyla da herkes iyi kazanıyormuş gibi  düşünülüyor. Ne yazık ki öyle değil. Memurların bir kısmına göre biraz daha iyi gelir ediyor olabiliriz ama ben serbest ticaret yapan bir esnaftan, tüccardan ya da bir sanayiciden iyi kazandığımı hiç sanmıyorum. Çünkü şehrimizde de görüyoruz. Hayat tarzından, oturulan evlerden anlaşılır.

SABAH-  Bazı hekimlerin işi tamamen ticarete dökmesinden ve para hırsından duyulan rahatsızlıklar dile getiriliyor sık sık, bu durum Hipokrat yemini ile bağdaşıyor mu?

Hamza Ağaca - Böyle bir şey Hipokrat yemini ile bağdaşamaz. Ama şunu biliyoruz ki hekimler, kendilerini başkalarının yararını koruyacak şekilde davranırlar. Hekimlik, başkalarının yararını kendi yararı gibi gözeten bir meslektir. Bu durum başka bir meslekte olmaz. Dolayısıyla hekimlerin çoğu işlerine insanların yararı olarak yaklaşır. Ama bir sepetteki bütün elmalarda aynı değil. Arada sizin de ifade ettiğiniz gibi göze batıyor. Onlar çoğunlukmuş gibi yaklaşılıyor. Oysa ki başkasının yararını kendi yararıymış gibi gözetenler daha fazla bir çoğunluk. Sizin kast ettiğiniz kişilerde parayı ön planda tutanlar ve bunlar azınlıkta yer alıyor.

SABAH-  Türkiye’nin yaşadığı siyasi süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gidişat ülkeyi nereye götürüyor sizce?

Hamza Ağaca - Türkiye iyi yönetilemiyor. Bunu sağlık uygulamalarında görüyoruz. Aile hekimliği uygulamasında olsun bir yol katledilememiş. Özel, devlet, üniversite hastanelerindeki uygulamalar olsun, sağlığı meta haline getirdiler. Ama biz burada göz boyamaktan başka, memnuniyet oluşturmaktan başka bir şey göremiyoruz. Ama tedavi olunuyor mu derseniz orası da iyi irdelenmeli. Yanı sıra Milli Eğitimde de ne olduğunu anlamış değiliz. 4+4 ne kadar hizmet etti, neye hizmet etti? Meçhul bu sorunun cevabı. Bunun geleceğimize yararı olmayacak. Zararı daha fazla olacak. Yani sıra üniversite sınavları olsun, lise sınavları olsun, bunlarla da ilgili bir çok tereddüt var ve sınavlar her seferinde mahkemelik oluyor. Dış politika desek, komşumuz kalmadı. Dolayısıyla buradaki de önemli bir kötü yönetim örneği. İç politikada da her gün bir şehit haberi geliyor, bu nereye varacak meçhul. Sonuç itibariyle, genel olarak bakılırsa, iyi yönetilmediğimizi söyleyebiliriz.

SABAH-  14 Mart neden Tıp Bayramı olarak kutlanılıyor?

Hamza Ağaca -  Çanakkale Savaşı’nda 250 bin civarında şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nın olduğu yıl, Türkiye’de sadece İstanbul Tıp Fakültesi vardı. Savaş döneminde Tıp Fakültesi’nin tamamı savaşa katıldı ve hiçbiri de geri dönmedi. Bu nedenle 14 Mart şehitlerimizi anmak için Tıp Haftası olarak kabul edildi.

SABAH-  Aile Hekimliği ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Hamza Ağaca -  Aile hekimliği, yap-boz halinde ilerletilmeye çalışılıyor. Aile Hekimliğinin olabilmesi için bir defa vatandaşın sorumluluk alması lazım. Oysaki bizde uygulanan sistemde vatandaşın sorumluluğu yok. Sorumluluk tamamen çalışanlara verilmiş bir durumda. Genel Sağlık Sigortası olması lazım, bununda Aile Hekimliği ’ne katkısı yok. Son olarak sevk zinciri olması lazım, bu da yok.  Dünyada bu 3 maddesinin geçerli olduğu yerlerde sağlık çalışanlarına Aile Hekimi deniliyor. Bizde bunlar yok. Bunlar yapılır mı deniliyorsa da, Genel Sağlık Sigortası uygulanamaz, çünkü ülkenin ekonomik durumuna uygun değil. Sevk zinciri uygulanamaz, çünkü alt yapı buna uygun değil. Vatandaşa sorumluluk verilemiyor, bunun içinde sağlık okur yazarlığı lazım. Neyi, nerede yapacağını vatandaş bilemiyor. Ülkede aksayan sıkıntıları halının altına süpürerek görünmez hale getiriliyor. O nedenle de Aile Hekimliğinde koruyucu sağlık hizmetleri yapılmaya çalışılıyor. Tedavi edici sağlık hizmetlerinde nitelikten çok nicelik ön planda kalıyor. Muhtemeldir ki bu söylediğim şekilde Aile Hekimliğine yaklaşılmaya devam edilirse de, sağlık çalışanların sonunu kendileri getirecek. Aile Hekimleri zaten gün içerisinde yoğun çalışıyor. Hafta sonu da onlara nöbet getirilmeye çalışılıyor. Çalışanların daha fazla tükenmelerine neden olacaklar.

SABAH- Özel hastanelerle ilgili  ne düşünüyorsunuz?

Hamza Ağaca -  Gaziantep özel hastaneler konusunda oldukça önde. Tedavi hizmetlerinde 2003 yılında özel hastanelerin payına yüzde 5 düşüyordu. Şimdi ise Türkiye genelinde yüzde 25 pay alıyorlar. Gaziantep’te aldığı pay ise yüzde 52. Sağlığı alım-satım yapılırsa eğer, sağlığı ticarete dökerler. Hastanelerin hizmetine bakılırsa da, son 2 ayda bir kaç hastanenin Sosyal Sigorta ile olan bağı iptal edildi. Bu yanlış bir şey. Bunu doğru bulmuyoruz. Çünkü buradaki iptalin anlamı ticari desek uymuyor, hukuki desek o da değil. Tıbbı bir gerekçesi de yok,  olamaz da. İdari mantığa da uymuyor. Geriye tek seçenek kalıyor, siyasi. Siyaseti sağlığa karıştırmanın ne mantığı var? Kim yapıyorsa bunu yanlış yapılıyor.

SABAH- Hasta sayısı arttığına göre, ilaç tüketimi ne durumda?

Hamza Ağaca -  Hasta sayısı arttıkça, ilaç kullanımı da arttı. Türkiye’de 2 milyar kutu ilaç tüketiliyor. Bir kısmını vatandaş tüketmiyor.  Artık sağlık ocaklarına poşet poşet kullanmadığı ilaçları getiriyor. Bunun nedeni, doktorların sürekli ilaç değiştirmeleri. Evde ilaç doluyken, doktor bu olmadı diyor, başka bir ilaç yazıyor. Bu defa da evler ecza deposu gibi oluyor. Vatandaşlarımız muhakkak hekimlere sorup ilaçlarını kullanmalı. Çevresindeki insanlara sorup ilaç kullanmamalı.

SABAH-Şu anda sağlık sisteminde acil çözüm bekleyen konular nelerdir?

Hamza Ağaca - Sonuç olarak beş maddenin ivedilikle çözümlenmesini bekliyoruz.

-Çalışırken de emeklilikte de insanca yaşayabilecek güvenceli bir gelir talep ediyoruz. TTB tarafından hazırlanan yasa teklifi doğrultusunda emekliliğe yansıyan ücretin ve mevcut emekli hekim maaşlarının iki katına çıkmasını istiyoruz.

- İnsanüstü bir çabayla, 36 saat kesintisiz, ihtiyaç molası dahi veremeden, performans/ciro baskısı altında, sağlıksız koşullarda, şiddet baskısı altında, taşeron sistemiyle çalışıyoruz. Çalışma koşullarımızın acilen düzeltilmesini talep ediyor, taşeron sistemine son verilmesini istiyoruz .

- Yıllarca haftada 40 saatlik yasal sürenin çok üzerinde ve ağır koşullarda çalıştığımız halde bugüne dek bir türlü verilemeyen fiili hizmet zammını talep ediyoruz. Yani hakkımız olan ve yıllardır verilmeyen yıpranma payının artık bir an önce verilmesini bekliyoruz.

Ayrıca Gaziantep için; Hekim dağılımı ülke nüfusuna göre yapılır. Gaziantep nüfusunun yaklaşık üçte biri oranında misafir nüfus var, yani üçte bir daha fazla iş yükü olduğunu da ayrıca belirtmeliyim..

- Tıp ve sağlık eğitiminde çalışmaları olan meslek örgütleriyle, ilgili derneklerle işbirliği yapılarak tıp eğitimin niteliğinin artırılması için çaba gösterilmesini bekliyoruz

- Katkı, katılım paylarıyla, istisnai hizmet tanımıyla, fark ücretleriyle, 5 dakikalık randevu süreleriyle halkımızın sağlık hizmetine erişimi kısıtlanmaktadır. Nitelikli sağlık hizmetine bütün yurttaşlarımızın ücretsiz ulaşabilmesini talep ediyoruz.

Sonuç olarak, çok hasta bak da nasıl bakarsan bak felsefesiyle sağlık hizmeti vermemiz dayatılıyor. Zorla çok hasta bakmak değil, her hastamıza ihtiyacı olan zamanı ayırarak çalışmak, işimizi iyi yapmak istiyoruz. Herkes için eşit, nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti, hekimler ve sağlık çalışanları için iş, gelir, gelecek ve can güvencesinin sağlandığı koşullarda hizmet vermek istiyoruz.

Gaziantep-Kilis Tabip Odası

Başkanı Hamza Ağca kimdir?

Hamza Ağaca, 1966 yılında Gaziantep’te doğdum. 1990 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdim. Daha önce 5 şehirde çalıştım, İstanbul, Muğla, Isparta, Diyarbakır, Malatya. Bu şehirlerin köylerinde, ilçelerinde görev aldım. En son 1996-2001 yılları arasında İstanbul’da çalıştım. 2001 yılından bu yana Gaziantep’te Aile Hekimliği ve Sağlık Ocaklarında Pratisyen Hekim olarak çalışıyorum.

 

Çiçek Bayram - Adem Kesenek

 

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *