Zentiva Türkiye Genel Müdürü Şahin Arslan, ilaçtaki fiyat indirimleriyle sektörün varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığını, sektörün, dayanabileceği noktanın sınırına geldiğini bildirdi.
Sanofi-Aventis Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Zentiva'nın Prag'daki üretim tesislerinde gazetecilerle bir araya gelen Şahin Arslan, Zentiva'nın Sanofi-Aventis ile birleşmesinin ardından Türkiye'nin bir üretim üssüne dönüştüğünü, Zentiva'nın Türkiye'ye adım atmasıyla Türkiye'deki en büyük üretim ve ARGE merkezine sahip olduklarını ve ciddi bir üretim sıçraması kaydettiklerini anlattı.
Zentiva'nın Lüleburgaz fabrikasının, Sanofi-Aventis'in dünyada sahip olduğu fabrikalar arasında, kapasitesine göre ilk üç sırada yer aldığını belirten Arslan, Lüleburgaz fabrikasının üç vardiya bazında yıllık 425 milyon kutu üretim kapasitesine sahip olduğunu, tesislerde geçen yıl 187 milyon kutu üretim gerçekleştirildiğini, stratejik önceliklerinden birinin de kapasite kullanım oranlarını gelecek yıllarda daha etkin hale getirmek olduğunu anlattı.
DÜNYAYA ANTİBİYOTİK LÜLEBURGAZ'DAN
Sanofi-Aventis ülkeleri de dahil olmak üzere 2012 yılından itibaren antibiyotik satışının Lüleburgaz'daki tesisten yapılacağını, 29 ülkeye 20 milyon kutunun üzerinde antibiyotik göndereceklerini dile getiren Arslan, Türkiye'ye bu açıdan güvenilmesini, sahip oldukları insan kaynağı, bilgi birikimi ve üretim kalitelerine bağlamanın mümkün olduğunu ifade etti.
Soruları da yanıtlayan Arslan, Türkiye'de eşdeğer ilaç üretimi yapan, burayı yatırım yapılabilir ülke olarak gören, Sanofi-Aventis ve Zentiva gibi şirketlerle, ürünleri ithal eden, Türkiye'de yatırımı olmayan şirketler arasındaki ayrımın çok iyi belirlenmiş olması gerektiğini bildirdi.
Bu durumun karları ne kadar etkilediği sorusuna Arslan, geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıl hiçbir şekilde karlılığın artmadığını son iki yılda toplam yüzde 25 civarında bir fiyat düşüşünün söz konusu olduğunu, bu rakamın bir sektör için çok ciddi anlam ifade ettiğini dile getirdi.
Karın ''0'' olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ancak, ciddi erozyona uğradığını, artık bakanlık uzmanlarının bile Türkiye'de özellikle eşdeğer ilaç için bir karlılık olmadığını söylediğini aktaran Arslan, ''Sektör ne kadar dayanır?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Benim tahminim, artık dayanabileceği noktanın sınırlarına gelmiş durumda açıkçası... Bu şekilde fiyat kesintileriyle sektörün varlığını sürdürmesi mümkün değil... Şunu kabul etmek lazım, Sağlık Bakanlığı Türkiye'de çok ciddi işler yaptı. Bunlardan hepimizin gurur duyması lazım ama bunlar yapılırken sürekli sektörün katkı vereceği bir sistemin işleyişi bir yerde tıkanır diye düşünüyorum.
Ve geldiğimiz yer açıkçası tıkanıklık... Bundan başka bir modelin ortaya konulması lazım. Yoksa sağlık sisteminin çok önemli unsurlarından biri olan üreticilerin devam etmeleri mümkün değil, bu ister orijinal ister eşdeğer olsun... Türkiye'deki ilaçlar Avrupa'daki en ucuz ilaçtan bile yüzde 30 ucuz... Yapılacak çok fazlasıyla yapılmış ve gelinecek son noktaya gelinmiştir.''
Şahin Arslan, başka bir soru üzerine de, Türkiye'de eşdeğer ilaç kullanımıyla son 6 yılda yaklaşık 3 milyar liralık bir tasarruf sağlandığını, bu rakamı, tasarruftan öte sektörün yaptığı bir katkı olarak görmek gerektiğini vurguladı.
ROB KOREMANS
Zentiva Dünya Başkanı Rob Koremans da toplantıda, şunları söyledi:
''Son 1,5-2 yıldaki fiyat kararnameleri nedeniyle ilaç fiyatlarında önemli indirimler yaptı hükümet, bütçesini daha etkin yönetmek için... Ancak, reçetesiz ilaç sistemi dediğimiz sistemle bütçe daha etkin yönetilebilir hale gelebilir. Şunu yapabilir, önemli hastalıkların tedavisinde reçeteli ilaç sistemi ama gündelik rahatsızlıklar için reçetesiz tedarik edilebilecek ilaçlar olabilir.
Yani fiyat indirimleri tüm endüstri için, Türkiye'de faaliyet gösteren tüm şirketler için çok beklenmedik bir şekilde iş modellerini etkiliyor. Türkiye'de iş yapmayı birazcık belirsiz hale getiriyor. Bu yüzden devletin bu konuda bazı aksiyonlar alması lazım. Fiyat indirimleri, yapılacak yatırımları da etkiliyor, yatırımların devamı için tüm şirketlerin ihtiyacı olan daha sabit bir zemin üzerinde bulunması... Hükümetin de bunu görüp öncelikle Başbakanın bu yolda adım atacağına inanıyorum.''
ZENTİVA
Türkiye'deki faaliyetlerine Temmuz 2007'de Eczacıbaşı işbirliği ile kurulan Eczacıbaşı-Zentiva'yı satın alarak başlayan Zentiva, Mart 2009 itibariyle Sanofi-Aventis Avrupa'nın satın almasıyla, birleşmeyle beraber Sanofi-Aventis Grubu'nun eşdeğer ilaç kuruluşu olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Zentiva, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Romanya ve Slovakya'da üretim tesislerine sahip.
Sanofi-Aventis Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Zentiva'nın Prag'daki üretim tesislerinde gazetecilerle bir araya gelen Şahin Arslan, Zentiva'nın Sanofi-Aventis ile birleşmesinin ardından Türkiye'nin bir üretim üssüne dönüştüğünü, Zentiva'nın Türkiye'ye adım atmasıyla Türkiye'deki en büyük üretim ve ARGE merkezine sahip olduklarını ve ciddi bir üretim sıçraması kaydettiklerini anlattı.
Zentiva'nın Lüleburgaz fabrikasının, Sanofi-Aventis'in dünyada sahip olduğu fabrikalar arasında, kapasitesine göre ilk üç sırada yer aldığını belirten Arslan, Lüleburgaz fabrikasının üç vardiya bazında yıllık 425 milyon kutu üretim kapasitesine sahip olduğunu, tesislerde geçen yıl 187 milyon kutu üretim gerçekleştirildiğini, stratejik önceliklerinden birinin de kapasite kullanım oranlarını gelecek yıllarda daha etkin hale getirmek olduğunu anlattı.
DÜNYAYA ANTİBİYOTİK LÜLEBURGAZ'DAN
Sanofi-Aventis ülkeleri de dahil olmak üzere 2012 yılından itibaren antibiyotik satışının Lüleburgaz'daki tesisten yapılacağını, 29 ülkeye 20 milyon kutunun üzerinde antibiyotik göndereceklerini dile getiren Arslan, Türkiye'ye bu açıdan güvenilmesini, sahip oldukları insan kaynağı, bilgi birikimi ve üretim kalitelerine bağlamanın mümkün olduğunu ifade etti.
Soruları da yanıtlayan Arslan, Türkiye'de eşdeğer ilaç üretimi yapan, burayı yatırım yapılabilir ülke olarak gören, Sanofi-Aventis ve Zentiva gibi şirketlerle, ürünleri ithal eden, Türkiye'de yatırımı olmayan şirketler arasındaki ayrımın çok iyi belirlenmiş olması gerektiğini bildirdi.
Bu durumun karları ne kadar etkilediği sorusuna Arslan, geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıl hiçbir şekilde karlılığın artmadığını son iki yılda toplam yüzde 25 civarında bir fiyat düşüşünün söz konusu olduğunu, bu rakamın bir sektör için çok ciddi anlam ifade ettiğini dile getirdi.
Karın ''0'' olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ancak, ciddi erozyona uğradığını, artık bakanlık uzmanlarının bile Türkiye'de özellikle eşdeğer ilaç için bir karlılık olmadığını söylediğini aktaran Arslan, ''Sektör ne kadar dayanır?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Benim tahminim, artık dayanabileceği noktanın sınırlarına gelmiş durumda açıkçası... Bu şekilde fiyat kesintileriyle sektörün varlığını sürdürmesi mümkün değil... Şunu kabul etmek lazım, Sağlık Bakanlığı Türkiye'de çok ciddi işler yaptı. Bunlardan hepimizin gurur duyması lazım ama bunlar yapılırken sürekli sektörün katkı vereceği bir sistemin işleyişi bir yerde tıkanır diye düşünüyorum.
Ve geldiğimiz yer açıkçası tıkanıklık... Bundan başka bir modelin ortaya konulması lazım. Yoksa sağlık sisteminin çok önemli unsurlarından biri olan üreticilerin devam etmeleri mümkün değil, bu ister orijinal ister eşdeğer olsun... Türkiye'deki ilaçlar Avrupa'daki en ucuz ilaçtan bile yüzde 30 ucuz... Yapılacak çok fazlasıyla yapılmış ve gelinecek son noktaya gelinmiştir.''
Şahin Arslan, başka bir soru üzerine de, Türkiye'de eşdeğer ilaç kullanımıyla son 6 yılda yaklaşık 3 milyar liralık bir tasarruf sağlandığını, bu rakamı, tasarruftan öte sektörün yaptığı bir katkı olarak görmek gerektiğini vurguladı.
ROB KOREMANS
Zentiva Dünya Başkanı Rob Koremans da toplantıda, şunları söyledi:
''Son 1,5-2 yıldaki fiyat kararnameleri nedeniyle ilaç fiyatlarında önemli indirimler yaptı hükümet, bütçesini daha etkin yönetmek için... Ancak, reçetesiz ilaç sistemi dediğimiz sistemle bütçe daha etkin yönetilebilir hale gelebilir. Şunu yapabilir, önemli hastalıkların tedavisinde reçeteli ilaç sistemi ama gündelik rahatsızlıklar için reçetesiz tedarik edilebilecek ilaçlar olabilir.
Yani fiyat indirimleri tüm endüstri için, Türkiye'de faaliyet gösteren tüm şirketler için çok beklenmedik bir şekilde iş modellerini etkiliyor. Türkiye'de iş yapmayı birazcık belirsiz hale getiriyor. Bu yüzden devletin bu konuda bazı aksiyonlar alması lazım. Fiyat indirimleri, yapılacak yatırımları da etkiliyor, yatırımların devamı için tüm şirketlerin ihtiyacı olan daha sabit bir zemin üzerinde bulunması... Hükümetin de bunu görüp öncelikle Başbakanın bu yolda adım atacağına inanıyorum.''
ZENTİVA
Türkiye'deki faaliyetlerine Temmuz 2007'de Eczacıbaşı işbirliği ile kurulan Eczacıbaşı-Zentiva'yı satın alarak başlayan Zentiva, Mart 2009 itibariyle Sanofi-Aventis Avrupa'nın satın almasıyla, birleşmeyle beraber Sanofi-Aventis Grubu'nun eşdeğer ilaç kuruluşu olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Zentiva, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Romanya ve Slovakya'da üretim tesislerine sahip.