ANASAYFA arrow right Yaşam

Ağacın gölgesi, suyun sesi yoksa insan da yok

Ağacın gölgesi, suyun sesi yoksa insan da yok
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.02
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.02
21 Mart’ta, Dünya Su Günü… Ve dünya nüfusunun yüzde 40’ı susuzluk çekiyor
21 Mart’ta, Dünya Su Günü… Ve dünya nüfusunun yüzde 40’ı susuzluk çekiyor
TEMA Vakfı İl Temsilcisi Sait Köse, 21 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “TEMA Vakfı olarak, kurulduğumuz 1992 yılından bu yana, dünyanın en önemli ekosistemlerinden biri olan ormanlar ve yaşamın temel kaynağı olan Su arasında önemli bir etkileşim olduğunu söylemekteyiz. Orman ve yeşil örtü, varlığı ile, İnsan yaşamının 4 dakikada sona ermemesini sağlayan oksijeni üretmektedir.Orman ekosistemleri Varlığı ile, yaşamın temel kaynağı olan suyun döngüsünde kritik rol oynamaktadır.Dünya üzerindeki toplam su akışının yüzde 60’ı Dünya karasal alanının yüzde 30’unu oluşturan ormanlardan sağlanıyor. Dünyadaki büyük şehirlerin 1/3’ü içme sularının büyük bir bölümünü ormanlık bölgelerden sağlıyor” dedi..
“Ormanlar; yararlanılabilir su miktarı, yüzey ve toprak altında suyun akışı ve kalitesini önemli ölçüde etkiliyor” diyen Köse açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Orman alanlarındaki ağaçların oluşturduğu tepe örtüsü ve bu tepe altında bulunan bitkiler ve organik materyaller suyun toprağı aşındırmadan yavaşça toprağa sızmasını sağlıyor. Mevsimsel değişmelere bağlı olarak akarsularda akış rejiminin düzenliliğini koruyor.
Ormanların suya en büyük katkısı; sağladığı su miktarının yanında su kalitesi sorununu en aza indirgiyor ve suyun kalitesinin koruması olarak öne çıkıyor. Ayrıca suya bağlı olarak ortaya çıkan arazi kaymaları ile sel ve taşkınların oluşmasını, çölleşme ve tuzlanmayı engelliyor.Yamaçlarda ve eğimli alanlarda doğal barikat görevi görüyor, su kaynaklarını ve yataklarını koruyor.
Dünya Ormancılık Günü; Kuzey Yarımkürede ilkbaharın, Güney Yarımkürede sonbaharın başlangıç günü olan 21 Mart’ta, Dünya Su Günü ise Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 22 Mart’ta kutlanıyor.
Dünya Su Günü’nün bu yılki teması Birleşmiş Milletler tarafından “Su ve Enerji” olarak belirlendi.“Su ve Enerji” ilişkisi; “Su yoksa enerji, enerji yoksa su yok” olarak ifade edildi.Yoksullukla mücadelede, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için kalkınmaya, kalkınma için de enerjiye olan ihtiyaç gün geçtikçe artıyor.Birleşmiş Milletler bu kapsamda sürdürülebilir enerji ve suyun öneminin altını çiziyor.
Enerji Üretim Sistemlerinin %90’ı yoğun olarak su kullanıyor: Enerji elde ettiğimiz fosil yakıtlar olarak ifade ettiğimiz petrol, kömür, gaz ve uranyum gibi yakıtların üretiminde yoğun olarak su kullanılıyor. 2035 yılında küresel enerji kullanımının %50, su tüketiminin de %85 oranında artması bekleniyor:
Ancak üretilemez bir varlık olan suyun Dünya’daki miktarı artmıyor.
Üstelik, her yıl yaklaşık olarak 15-18 milyar m3 tatlı su kaynağı fosil yakıt üretiminden dolayı kirleniyor.Kömür enerjisi nedeniyle oluşan asit yağmurları suları daha da asidik hale getiriyor. Oysa yenilebilir kaynaklardan enerji üretildiğinde çok daha az su kullanılıyor. Örneğin; güneş enerjisinden elektrik üretildiğinde doğalgaz santrallerinden 5 kat, kömür santrallerinden 2 kat daha az suya gereksinim duyuluyor. Rüzgar enerjisi için suya ihtiyaç duyulmazken, jeotermal enerji için kullanılan su tekrar kaynağa veriliyor.Bugün yaşanılan ve gelecekte daha da artacak olan su sorununun üzerinden gelinmesi için yenilebilir kaynaklardan enerji üretilmesi gerekliliğini işaret ediyoruz.
Günümüzde 2,8 milyar insan su kıtlığı ile karşı karşıya ve 2,5 milyar insanın elektriğe erişimi bulunmuyor: Su varlıkları gün geçtikçe kirleniyor, sağlıklı suya erişim güçleşiyor. Bugün dünya nüfusunun yüzde 40’ı susuzluk çekiyor. Üstelik iklim değişikliğinin etkilerine bağlı olarak küresel su varlığımız ciddi bir tehlike ile karşı karşıya.Türkiye de su fakiri olmasa bile su kısıtı olan ülkelerden bir tanesi.
Türkiye’de kişi başına bin 519 metreküp su düşüyor. İklim değişikliği nedeniyle yaşanılan su sıkıntısının Türkiye’nin büyük bir bölümünü içeren kurak ve yarı kurak bölgelerde daha da artması bekleniyor.Bu durumda, su havzalarının korunması her geçen gün daha çok önem kazanıyor.
TEMA Vakfı olarak, Dünya Ormancılık ve Su Gününde; insanın doğanın parçası olduğunun altını çizmek istiyoruz.Ağacın gölgesi, suyun sesi olmadan insanın da var olamayacağını hatırlatarak; ormanlarımızın, su varlığımızın önce korunması, sonra geliştirilmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz.Özellikle, su varlığımızın sürdürülebilirliğini sağlamak için Türkiye’de suya dair mevcut 40’ı aşkın yasal düzenlemeyi toparlayacak; bir çerçeve yasasına ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye’de insanın parçası olduğu üstün ekosistemin yararını koruyacak nitelikteki Su Yasa Taslağı’nın gerekliliğinin bir kez daha altını çiziyoruz.” Sabah
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *