Prof. Dr. Elbeyli, 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada “Kontrolsüz bir şekilde hava yolunu ve keseciklerini örten dokunun büyüyerek, işlevsel ve anatomik deformasyona uğraması olarak tanımlanan akciğer kanseri, erkeklerde hemen hemen ilk sırada, kadınlarda ise her yıl bir üst sırada kendine yer bulmaktadır” dedi.
Akciğer kanserinin; tütün mamulleri, sanayi gazları, tehlikeli gazlar, çevre kirliliği, hava kirliliği, genetik faktörler ve beslenme bozuklukları gibi nedenlerden kaynaklandığına dikkat çeken Prof. Dr. Elbeyli, “En sık karşılaşılan belirtileri nefeste daralma, göğüste ağrı, öksürük, kilo verme, iştah kaybı, bir takım normal fonksiyonlarda azalma ya da bozulma” ifadelerini kullandı.
Akciğer kanseri tanısında patolojinin büyük önem taşıdığını kaydeden Prof. Dr. Elbeyli, “Akciğer kanseri şüphesi varsa öncelik histo-patolojik tanı koymaktır. Tanı konulduktan sonra hastalığın evresini belirlenmeli ve tedavi şekli değerlendirilerek, tedavi belirlenmeli, buna göre planlama yapılmalıdır” diye konuştu.
Tıpta hastalığın değil, hastanın değerlendirilmesinin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Elbeyli, her hastanın ayrı ayrı değerlendirilerek, planlamanın o doğrultuda yapılmasının önemine değindi.
Akciğerde kötü huylu bir sorunla karşılaşılması durumunda öncelikle yapılabiliyorsa ilk sırada cerrahi tedavinin olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Elbeyli, tümörün tamamının temizlenerek çıkarılmasının hayatı kurtaran hatta yaşam süresini uzatan en etkili yöntem olduğuna vurgu yaptı.
Prof. Dr. Elbeyli, “Patolojik tanı ile hastalıkla ilgili doğru evreleme yapılarak, erken evrede cerrahi yöntemle bu hastalara tedavi şansı sunulabilir. Bu da hastanın hayatını kurtararak, uzatabilecek bir seçenektir” diyerek sözlerini tamamladı.