Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Hikmet Fırat, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından birçok kişide 'posttravmatik stres' denilen bir durum ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Fırat, deprem bölgesinde yaşayanlarda ve özellikle depremi bire bir yaşayanlarda bu durumun kaçınılmaz olduğunu belirterek, "Bu aslında insanoğlunun doğal bir cevabı; vücudun vermiş olduğu bir cevap. İnsanoğlu strese girdiği zaman beyinden salınan birtakım hormonlar var. Bu 'nörotransmitter' dediğimiz hormonlar sayesinde kendini korumaya alıyor ve bu koruma sayesinde hayatta kalıyor. Ancak bu koruma hastalıkları da beraberinde getiriyor. İlk etapta, çok kısa sürede travmayı yaşamış kişilerin deprem sonrasında birtakım unutkanlıkları, stresleri, depresyonları oluyor. Çok fazla bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorlar. Bunlar ilk etapta olan belirtiler ama bunun ileri dönemlerinde insanın davranışlarına yansıyan durumları var. Gerek psikolojik davranış bozuklukları olsun gerekse de uyku ile ilgili problemler olsun karşımıza geliyor" dedi.
"TEDAVİ YAPILMAZSA 10 SENE DEVAM EDİYOR"
Hastalarda özellikle uyku bozukluklarının ön planda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fırat, "Yapılan daha önceki çalışmalarda gösterilmiş, eğer bunun önüne geçilmezse yani bu problemlerin tedavisi yapılmazsa 10 seneye kadar bu sıkıntılar devam edebiliyor. Dolayısıyla bunları tespit etmemiz mutlaka önemli. Bu kişileri yalnız bırakmamamız gerekiyor. Özellikle karşımıza çıkan uyku bozuklukları; uyku süresinde azalma yani akşam yatıyor ama her zaman kalkması gereken saatte değil de gece 3'te, 4'te kalkıyor; gece sık sık uyanmalar, kabus görmeler, rüya görmeler ve bunların sonucunda tabii sabah çok yorgun argın kalkıyor bu kişiler ve bunların gündüz uykuya meyilleri artıyor. Uyku bozuklukların ileriki dönemlerde özellikle metabolik hastalıklar, psikolojik hastalıklar ve kardiyovasküler hastalıklar dediğimiz hastalık gruplarına sebep olması söz konusu. O nedenle özellikle uyku bozukluğu olan gerek çocuklarda gerek erişkinlerde mutlaka tedavi edilmesi gereken durumlarımız var. Altını çizmek istiyorum eğer kişi bunlarla baş edemeyecek duruma gelirse ki daha henüz depremin üzerinden bir ay geçti, o zaman mutlaka uzmanlara başvurması gerekiyor" diye konuştu.
"BU KAYGILARLA YATAĞA GİRİLDİĞİ SÜRECE UYKU YOK"
Sadece depremzedelerin değil deprem bölgesi dışındaki kişilerin de medyadan aldığı görsellerle psikolojik durumlarının olumsuz yönde etkilendiğini belirten Prof. Dr. Fırat, şöyle konuştu:
"Burada tabii kişiden kişiye değişen durumlar söz konusu, herkeste aynı cevap oluşmaz. Herkesin hassasiyeti ve duruma karşı verdiği cevap farklı olur. Özellikle altta yatan uyku problemi olan, daha önceden de altta birtakım psikolojik hastalıkları olan; depresyon gibi veya anksiyete bozuklukları gibi hastalıkları olan kişilerin tabii ki bu tür durumlarda etkilenmeleri çok daha fazla oluyor. Deprem bölgesinde olmasa dahi depremden dolayı etkilenmiş, bu travmayı içinde olmadan da olsa medyadan gönderilen haberler, görseller sayesinde veya aldıkları haberler sayesinde gerçekten etkilenip uyku bozuklukları yaşayan birçok kişi var. Bunların içinde 'insomnia' dediğimiz uykusuzluk en ön planda gelen durumdur. Türkiye'nin birçok yerinde deprem bölgesi olduğu biliniyor yani kişi eğer yaşadığı yer, semt olsun, şehir olsun eğer deprem bölgesine yakınsa bu kaygıyı mutlaka yaşıyor. Kendi başına böyle bir şey geldiğinde 'acaba ben bunun üstesinden gelebilir miyim' endişesini yaşıyor. Hemen hemen her akşam bu kaygılarla yatağa girdiği sürece tabii ki uyku bozukluğu yaşamamama ihtimali yok. Özellikle depremden etkilenen bir popülasyon son bir aylık dönemde çok fazla arttı. Gerçekten bizlere başvuran hasta sayısı da bu konuda arttı."