Prof. Dr. Güzel, ülkemizde gebelikte yapılan şeker tarama testinin isminden dolayı gebelerin zihnini karıştırdığını ve “yükleme” tabirinin psikolojik olarak olumsuz etkilediğini belirterek, “Oral glucose tolarence test (OGTT) adı verilen testle hastanın ağız yoluyla aldığı glukozu (şekeri) tolere edip edemediği belirlenmektedir” dedi. Gebelikte şeker tarama testinde hastanın içtiği şeker miktarından, bir kâse sütlaç, bir adet simit, bir dilim yaş pasta ve iki dilim baklavadan daha az şeker içerdiğini kaydeden Prof. Dr. Güzel, “Bu testte üç farklı miktarda şeker içilebilir. 50 gr., 75 gr. ve 100 gr. 50 gr., test tarama iken diğer ikisi ise tanı nedeniyledir.” ifadelerini kullandı.
"Test sonucu anne adayının sağlığı açısından da kıymetlidir"
Prof. Dr. Güzel, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının bu testi gebelikte yapmak isteme nedenlerini şu şekilde açıkladı: “Gebelik süreci hem gebeliğin devamı açısından hem de erken doğumu engellemek için rahmi yumuşatan hormonlar nedeni ile anne bünyesini değiştirir. Burada plasenta (bebeğin eşi) hormonlar sağlayarak en önemli görevi üstlenir. Bu hormonal değişiklik nedeni ile anne diabetojen yani şeker hastalığına yatkın hale gelir. Bu hormonlar gebeliğin 24 ile 28 haftaları arasında en üst seviyeye geldiği için, tarama bu haftalarda yapılmaktadır. Bu yatkınlık, annenin şeker düzeyini bozuyor mu diye yapılan bir testtir.
Eğer annenin şeker düzeyi yüksek seyreder ise bu durum annede ani düşük, bebeğin sıvısını artırma, anne de hipertansiyon gibi sorunlara yol açmasının yanı sıra, anne karnındaki bebekte de kalp, sinir sistemi, sindirim sistemi, idrar yolu ve gelişme gibi birçok soruna neden olabilir. Bu test sadece gebelik ve bebek açısından değil, anne adayının gelecekteki hayatında şeker ve kalp hastalığı riskini ortaya koyabilmesi açısından da kıymetlidir.”
Testle ilgili merak edilen ‘şeker yükleme’ testi her gebeye yapılmalı mıdır?” sorusuna da açıklık getiren Prof. Dr. Güzel, şu bilgileri paylaştı: “Aslında bu sorunun yanıtı evet. Ama bir yaklaşımda gebe ilk muayeneye geldiğinde risk durumunu belirleyip ona göre de karar verilebilir. Bu risk faktörleri, ‘ailede şeker hastalığı olması’, ‘obezite’, ‘önceki gebeliklerde gebelik şekeri görülmesi’, ‘önceki gebeliklerde doğumsal anomalisi olan bebek dünyaya getirmiş olması’, ‘bilinmeyen nedenle ölü bebek dünyaya getirmiş olması’ ve ‘hastanın insülin direnci olmasıdır’.”
Gebelik şekerinin tedavisinin öncelikle diyet ve egzersiz olduğunun altını çizen Prof. Dr. Güzel, “İyi bir diyet ve egzersiz programı ile büyük ihtimalle şeker düzene girecektir. Ancak diyet ve egzersiz ile tedavi olmayan hastalarda insülin tedavisi verilmelidir. Bu tedavinin yine bebeğe ve anneye ciddi faydaları vardır ve hastaların bu tedaviden korkmaması gerekir” diye konuştu.