Depremin olası etkilerini değerlendiren Zirve Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Deprem Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Cemal Geneş: “Bu depreme iki şekilde de bakılabilir. İyimser açıdan bakacak olursak, Kuzey Anadolu Fayı’ndaki yırtılmalar İstanbul yakınında oluşmayıp, doğusunda ve batısında oluşarak fayın hareketinin yumuşattığı, kötümser açıdan bakılacak olursa, Fayın Ege Denizinde kırılması ile İstanbul açıklarındaki gerilmenin artmasına ve İstanbul depreminin daha yakın bir zamanda meydana gelmesini tetikleyeceğidir. Bana göre ikinci durum dikkate alınarak tedbirlerin alınması için daha hızlı davranılması gerekmektedir” uyarısında bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Ege denizinde meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremle birlikte gözler yine İstanbul’a çevrildi. Tüm Türkiye’nin ortak korkusu sarsıntının olası İstanbul depreminin bir habercisi mi olduğuydu?
Depremin şiddet ve büyüklük olarak iki farklı şekilde ifade edilebileceğini söyleyen Geneş: “Büyüklük ortaya çıkan enerjiyle, şiddet ise hissedilme ve özellikle binalarda meydana getirdiği hasarlarla ifade edilmektedir. Ayrıca, depremin oluş derinliği de çok önemlidir. Aynı büyüklükteki fakat farklı derinlikteki iki depremin şiddeti çok farklı olacaktır. Sığ olan deprem daha yıkıcıdır. ” diyerek zayıf zeminler üzerindeki yapıların depremi daha şiddetli ve uzun süreli hissettiğine bunun da hasar görme riskini arttırdığına dikkat çekti.
Türkiye’nin büyük bir kısmı tehlike altında
“Aktif faylarda plakaların hareketi devam ettiği için hareketin hızına bağlı olarak, belirli periyotlarda her zaman deprem riski mevcuttur.” diyen Geneş, sadece Marmara’nın değil tüm Türkiye’nin büyük bir risk altında olduğunu söyleyerek; “Marmara bölgesi Türkiye nüfusunun %30’undan fazlasına ev sahipliği yapması ve Türkiye ekonomisinin %80’ini barındırması nedeni ile önemli bir konuma sahiptir. Yıkıcı olabilecek her bir deprem Marmara için çok büyük bir risk teşkil etmektedir. Riskin yüksek olması, bizim depreme karşı önlem almamızı zorunlu hale getiriyor. Bunun için tüm özel kişi ve kuruluşlar ve özellikle yerel yönetimler, rant kavgalarını bir kenara bırakarak, mevcut zayıf yapıları depreme dayanıklı yapılara dönüştürmeye çalışmalı ve yeni inşa edilecek yapıların mevcut yönetmeliklere uyularak imal edilmelerini sağlamalıdırlar.
fay hattındaki gerilme er ya da geç boşalacaktır
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara denizinin içinden ve İstanbul’a yakın bir bölgeden geçtiğini söyleyen Geneş: “Bu fay hattı üzerinde belirli periyotlarda depremler meydana gelmektedir. Yakın tarihlerde bu fay üzerinde İstanbul yakınlarında çok büyük deprem meydana gelmemiştir. Bu durum, bu fayın İstanbul’a yakın kısmında büyük depremler oluşturabilecek bir gerilme birikmesi olduğunun göstergesidir. Bu gerilme er yada geç kırılma (deprem) ile boşalacaktır. Bu boşalma olmadan, İstanbul’un bir an önce yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmesi gerekmektedir” diye konuştu. Adem Kesenek
Geçtiğimiz günlerde Ege denizinde meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremle birlikte gözler yine İstanbul’a çevrildi. Tüm Türkiye’nin ortak korkusu sarsıntının olası İstanbul depreminin bir habercisi mi olduğuydu?
Depremin şiddet ve büyüklük olarak iki farklı şekilde ifade edilebileceğini söyleyen Geneş: “Büyüklük ortaya çıkan enerjiyle, şiddet ise hissedilme ve özellikle binalarda meydana getirdiği hasarlarla ifade edilmektedir. Ayrıca, depremin oluş derinliği de çok önemlidir. Aynı büyüklükteki fakat farklı derinlikteki iki depremin şiddeti çok farklı olacaktır. Sığ olan deprem daha yıkıcıdır. ” diyerek zayıf zeminler üzerindeki yapıların depremi daha şiddetli ve uzun süreli hissettiğine bunun da hasar görme riskini arttırdığına dikkat çekti.
Türkiye’nin büyük bir kısmı tehlike altında
“Aktif faylarda plakaların hareketi devam ettiği için hareketin hızına bağlı olarak, belirli periyotlarda her zaman deprem riski mevcuttur.” diyen Geneş, sadece Marmara’nın değil tüm Türkiye’nin büyük bir risk altında olduğunu söyleyerek; “Marmara bölgesi Türkiye nüfusunun %30’undan fazlasına ev sahipliği yapması ve Türkiye ekonomisinin %80’ini barındırması nedeni ile önemli bir konuma sahiptir. Yıkıcı olabilecek her bir deprem Marmara için çok büyük bir risk teşkil etmektedir. Riskin yüksek olması, bizim depreme karşı önlem almamızı zorunlu hale getiriyor. Bunun için tüm özel kişi ve kuruluşlar ve özellikle yerel yönetimler, rant kavgalarını bir kenara bırakarak, mevcut zayıf yapıları depreme dayanıklı yapılara dönüştürmeye çalışmalı ve yeni inşa edilecek yapıların mevcut yönetmeliklere uyularak imal edilmelerini sağlamalıdırlar.
fay hattındaki gerilme er ya da geç boşalacaktır
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara denizinin içinden ve İstanbul’a yakın bir bölgeden geçtiğini söyleyen Geneş: “Bu fay hattı üzerinde belirli periyotlarda depremler meydana gelmektedir. Yakın tarihlerde bu fay üzerinde İstanbul yakınlarında çok büyük deprem meydana gelmemiştir. Bu durum, bu fayın İstanbul’a yakın kısmında büyük depremler oluşturabilecek bir gerilme birikmesi olduğunun göstergesidir. Bu gerilme er yada geç kırılma (deprem) ile boşalacaktır. Bu boşalma olmadan, İstanbul’un bir an önce yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmesi gerekmektedir” diye konuştu. Adem Kesenek