Beşiktaş kadın voleybol PAV takımı oyuncusu Nurcan İbrahimoğlu’nun tartaklandığı İETT otobüsü, Türkiye’nin aynasıydı.
Ceren DİLEKÇİ - Beşiktaş kadın voleybol PAV takımı oyuncusu Nurcan İbrahimoğlu’nun dün belediye otobüsünde, ayaklarını uzattığı ve şort giyerek toplumun namusunu bozmakla suçlanarak bir yolcunun yumruklarına maruz kalması haberini kimimiz üzülerek, kimimiz ise ‘oh olsun’ diyerek okuduk.
Nurcan’ın uğradığı şiddete şoförün müdahale etmemesi ve yolcuların sessiz kalması olayı daha da vahim hale getiriyordu.
Halbuki daha geçenlerde okuduğumuz bir haberde İETT şoförlerinin istediğinde müdahale edebildiklerini görmüştük. 17 Nisan akşamı öpüşen çiftleri ‘Burası seks otobüsü değil’ diyerek otobüsten indiren İETT şoförü, ‘neden şimdi müdahale etmiyor ‘ düşüncesiyle İETT’yi aramak üzere telefona sarıldık.
İETT’den gelen açıklama, Nurcan’ın yaptığı açıklamanın tam tersi yönündeydi.
İETT basın danışmanı, şoförün olay anını görmediğini, bağrışmalar üzerine durumdan haberdar olduğunu söyledi. Şoförün İETT yetkililerine yaptığı açıklamayı aynen aktarıyorum: ''Şoför olayı görmemiş. Bağrışmalar üzerine şoför otobüsü durdurup arkaya gitmiş ve ‘ne oldu?’ diye sormuş. Yolcular ‘bayan haksız’ demişler. Kadın ayaklarını koridora uzatmış, oturuyormuş. Adam geçerken yanlışlıkla kızın ayağına basmış ve özür dilemiş. Fakat kadın, adamın özrünü kabul etmemiş ve bağırmaya başlamış, arbede olmuş. Evet bir saldırı olmuş ama daha çok kadın adama saldırmış. Şoför, ‘ polis çağırayım ya da otobüsü çekeyim’ diye sormuş fakat ne adam ne de kadın polis çağrılmasını ya da arabanın kenara çekilmesini istememişler. Bunun üzerine kadın düğmeye basmış ve inmiş.''
NURCAN NE DEMİŞTİ? Nurcan, dün olay üzerine yaptığı açıklamada, çok yorgun olduğu için belediye otobüsünde ayaklarını uzattığı için bir yolcu tarafından tartaklandığını, çenesine isabet eden yumruk yüzünden dudağının patladığını otobüstekilere dönüp - benim vurduğumu gören oldu mu- diye soran saldırganın kimse ağzını açmayınca - bakın işte ben ona vurmadım o kendine vurdu - dedikten sonra el sallayarak gözden kaybolduğunu söylemişti. Basketbol şortu giydiği için saldırganın 'Çıplak bacaklarını uzatmışsın, toplumu cezbediyorsun, sen toplumun namusunu bozuyorsun, çıplak bacaklarınla bize gösteriş yapıyorsun’ sözleriyle de saldırıda bulunduğunu ifade etmişti.
KADINLARI ÖLDÜREN YOLCULAR Açıklamalar farklı olsa da benzeşen bir nokta var, o da yolcuların sessizliği. İETT’den gelen ‘savunma’ amaçlı bu açıklama aslında nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu gözler önüne sermeye yetiyor.
Şoförün yolcu sayısının azaldığı akşam sularında 21.30 otobüsündeki arbedeyi bir anlık dalgınlığına denk gelerek görmediğini varsayalım. Peki ya ‘evet bir saldırı olmuş ama daha çok kadın adama saldırmış’ sözünü nasıl varsayacağız? Peki ya yolcuların sessiz kalışını, saldırıyı göre göre kadını haksız bulmalarını?
Suçu bağırmak olan Nurcan'ın belli ki yolculardan vize alamamasının nedeni hakkını aramasıydı. Saldırı karşısında mahcup bir edayla susup başını önüne eğse, ataerkil toplumun şekil vermeye çalıştığı kadın figürünü oynasa yolcuların merhametini ve sevgisini kazanırdı muhakkak.
Bu otobüs, giderek erkekleşen toplumumuzun bir dikiz aynası aslında. Kadın cinayetlerindeki artışa ‘aman sus kızım, ağzımızın tadı bozulmasın’ söylemleriyle çanak tutan akrabaların, kadına yönelik şiddete ‘yuvası yıkılmasın’ diye ses çıkarmayan komşuların olduğu bir otobüs orası. Oğullarına mertliğin ‘erkeklikten’ geçtiğini öğütlerken, kızlarına uslu ve ‘edepli’ olmayı tembihleyen anne-babaların otobüsü. Mağdur kadını evine yollayan polisin, şiddete uğrayan kadına darp raporu vermeyi reddeden memurun otobüsü. Ve o şoför de bizlerden biri..
Boşuna şaşırmayalım, kadınlarımızı biz kendi ellerimizle öldürüyoruz
Ceren DİLEKÇİ - Beşiktaş kadın voleybol PAV takımı oyuncusu Nurcan İbrahimoğlu’nun dün belediye otobüsünde, ayaklarını uzattığı ve şort giyerek toplumun namusunu bozmakla suçlanarak bir yolcunun yumruklarına maruz kalması haberini kimimiz üzülerek, kimimiz ise ‘oh olsun’ diyerek okuduk.
Nurcan’ın uğradığı şiddete şoförün müdahale etmemesi ve yolcuların sessiz kalması olayı daha da vahim hale getiriyordu.
Halbuki daha geçenlerde okuduğumuz bir haberde İETT şoförlerinin istediğinde müdahale edebildiklerini görmüştük. 17 Nisan akşamı öpüşen çiftleri ‘Burası seks otobüsü değil’ diyerek otobüsten indiren İETT şoförü, ‘neden şimdi müdahale etmiyor ‘ düşüncesiyle İETT’yi aramak üzere telefona sarıldık.
İETT’den gelen açıklama, Nurcan’ın yaptığı açıklamanın tam tersi yönündeydi.
İETT basın danışmanı, şoförün olay anını görmediğini, bağrışmalar üzerine durumdan haberdar olduğunu söyledi. Şoförün İETT yetkililerine yaptığı açıklamayı aynen aktarıyorum: ''Şoför olayı görmemiş. Bağrışmalar üzerine şoför otobüsü durdurup arkaya gitmiş ve ‘ne oldu?’ diye sormuş. Yolcular ‘bayan haksız’ demişler. Kadın ayaklarını koridora uzatmış, oturuyormuş. Adam geçerken yanlışlıkla kızın ayağına basmış ve özür dilemiş. Fakat kadın, adamın özrünü kabul etmemiş ve bağırmaya başlamış, arbede olmuş. Evet bir saldırı olmuş ama daha çok kadın adama saldırmış. Şoför, ‘ polis çağırayım ya da otobüsü çekeyim’ diye sormuş fakat ne adam ne de kadın polis çağrılmasını ya da arabanın kenara çekilmesini istememişler. Bunun üzerine kadın düğmeye basmış ve inmiş.''
NURCAN NE DEMİŞTİ? Nurcan, dün olay üzerine yaptığı açıklamada, çok yorgun olduğu için belediye otobüsünde ayaklarını uzattığı için bir yolcu tarafından tartaklandığını, çenesine isabet eden yumruk yüzünden dudağının patladığını otobüstekilere dönüp - benim vurduğumu gören oldu mu- diye soran saldırganın kimse ağzını açmayınca - bakın işte ben ona vurmadım o kendine vurdu - dedikten sonra el sallayarak gözden kaybolduğunu söylemişti. Basketbol şortu giydiği için saldırganın 'Çıplak bacaklarını uzatmışsın, toplumu cezbediyorsun, sen toplumun namusunu bozuyorsun, çıplak bacaklarınla bize gösteriş yapıyorsun’ sözleriyle de saldırıda bulunduğunu ifade etmişti.
KADINLARI ÖLDÜREN YOLCULAR Açıklamalar farklı olsa da benzeşen bir nokta var, o da yolcuların sessizliği. İETT’den gelen ‘savunma’ amaçlı bu açıklama aslında nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu gözler önüne sermeye yetiyor.
Şoförün yolcu sayısının azaldığı akşam sularında 21.30 otobüsündeki arbedeyi bir anlık dalgınlığına denk gelerek görmediğini varsayalım. Peki ya ‘evet bir saldırı olmuş ama daha çok kadın adama saldırmış’ sözünü nasıl varsayacağız? Peki ya yolcuların sessiz kalışını, saldırıyı göre göre kadını haksız bulmalarını?
Suçu bağırmak olan Nurcan'ın belli ki yolculardan vize alamamasının nedeni hakkını aramasıydı. Saldırı karşısında mahcup bir edayla susup başını önüne eğse, ataerkil toplumun şekil vermeye çalıştığı kadın figürünü oynasa yolcuların merhametini ve sevgisini kazanırdı muhakkak.
Bu otobüs, giderek erkekleşen toplumumuzun bir dikiz aynası aslında. Kadın cinayetlerindeki artışa ‘aman sus kızım, ağzımızın tadı bozulmasın’ söylemleriyle çanak tutan akrabaların, kadına yönelik şiddete ‘yuvası yıkılmasın’ diye ses çıkarmayan komşuların olduğu bir otobüs orası. Oğullarına mertliğin ‘erkeklikten’ geçtiğini öğütlerken, kızlarına uslu ve ‘edepli’ olmayı tembihleyen anne-babaların otobüsü. Mağdur kadını evine yollayan polisin, şiddete uğrayan kadına darp raporu vermeyi reddeden memurun otobüsü. Ve o şoför de bizlerden biri..
Boşuna şaşırmayalım, kadınlarımızı biz kendi ellerimizle öldürüyoruz