Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne dair açıklamasında, “Şimdi her zamandan daha çok insan haklarını savunmalıyız” dedi.
47 üye ülkeli Avrupa Konseyi’nin Genel Sekreteri, devletlerin, çeşitli zorluklarla karşılaştıklarında insan hakları önlemlerini zayıflatma düşüncesine yakın olduklarını, ancak bunun tam tersinin yapılması gerektiğini ifade etti:
“Zor zamanlarda, 70 yıldan fazla süredir inşa ettiğimiz değerler sistemini savunmaya daha çok ihtiyacımız var.”
Pandemi, mültecilik ve iklim krizinin yanı sıra Avrupa’nın, “dini hoşgörüsüzlük, ırkçılık, ayrımcılık ve kadına yönelik şiddet” gibi sosyal konularda birtakım sıkıntılar içerisinde olduğunu belirten Marija Pejčinović Burić, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), sadece iyi günde değil zor günlerde de ulusal yetkililere, sıradan insanın temel haklarına saygılı davranmalarını garanti altına alma konusunda yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır” dedi.
Burić, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün büyük bir baskı altında olduğunu, şimdi her zamandan fazla AİHS ile kurulmuş olan “gerçek değerleri” arkasında durmaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHS) kararlarının etkili uygulanması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün bir kez daha AİHM kararları konusunda şu açıklamayı yapmıştı: “Biz, Avrupa Birliği'nin Kavala'yla, Demirtaş'la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. 'Yok' farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.”
Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili kararlar Avrupa Birliği'nin (AB) değil Avrupa Konseyi icra organı olan Bakanlar Komitesi'nin kararlarıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Avrupa Konseyi bünyesinde bir mahkemedir. Türkiye birliğe üye olmadığı için AB kararlarına uyma yükümlülüğü bulunmuyor. Fakat Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi ve Anayasa'nın 90. maddesine göre AİHM kararlarına uymak ve uygulamak zorunda. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala kararını yerine getirmediği için 2 Aralık’ta Türkiye'ye karşı ihlal sürecini başlatma kararı verdi.
Bakanlar Komitesi adına büyükelçiler seviyesinde toplanan ve AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekten sorumlu delegeler komitesinin üç gün boyunca yaptığı toplantılar sona erdi. Komite yaptığı oylamayla Türkiye'ye yönelik ihlal sürecinin başlatılmasını talep etti. Oylamada ihlal sürecinin başlatılabilmesi için üye ülkelerin üçte ikisinin oyu gerekiyordu.
47 üyeli Avrupa Konseyi'nde bu sürecin başlatılması için gerekli 32'den fazla üye Ankara aleyhine el kaldırdı.
“Serbest bırakma” çağrısı
Avrupa Konseyi icra organı olan Bakanlar Komitesi, Selahattin Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 22 Aralık 2020'de verdiği "derhal serbest bırakılma" kararının uygulanmamasını değerlendirdiği toplantıya yönelik kararını 4 Aralık’ta açıkladı.
Komite, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) en kısa sürede "Demirtaş başvurusunu, AİHM kararları ile uyumlu bir şekilde karara bağlaması ve Türkiye’ye Demirtaş’ı serbest bırakma" çağrısı yaptı.
Komite, Demirtaş ile ilgili durumu mart ayında yeniden görüşme kararı alırken, Türkiye’nin itirazı ise kabul edilmedi.