Birleşmiş Milletler Resmi Gözlemcisi olan ve 1995’te Avustralya, Barbados, Belçika, Şili, Kosta Rika, Danimarka, Finlandiya, Hindistan, Hollanda, Norveç, Portekiz, Güney Afrika, İspanya ve İsveç’in kurduğu Uluslararası Demokrasi ve Seçim Desteği Enstitüsü (IDEA) kapsamlı bir rapor hazırlayarak son dönemde birçok ülkenin otoriterliğe ve baskıcı bir rejime kaymaya başladığını aktardı. Raporda, "Türkiye de 2010-2020 yılları arasında en büyük gerilemeyi yaşadı” yorumu yapıldı.
Farklı verileri inceleyen ve araştırma yaparak ülkelerin performanslarını karşılaştıran IDEA, kurumsallaşmış demokrasiye sahip birçok ülkenin de risk altında olduğunu aktardı.
Covid-19 salgını dolayısıyla bu tür rejimlerin muhalifleri susturduğunu ve popülist politikalar güttüklerini aktaran Stockholm merkezli kuruluş, “1975’ten beri elde edilen veriler ışığında daha önce hiç olmadığı kadar çok ülke demokratik erozyon yaşıyor. Demokratik gerileme yaşayan ülke sayısı hiç bu kadar yüksek olmamıştı” açıklamasını yaptı.
Sözcü'nün aktardığına göre, raporda Taliban’ın ele geçirdiği Afganistan’ın bu yılın en dikkat çeken örneklerden biri olduğu belirtilirken Myanmar’da 1 Şubat’ta yaşanan askeri darbe, Mali’de 2020’den beri yaşanan iki askeri darbe ve Tunus’ta Cumhurbaşkanı’nın görevi ele geçirme kararı da öne çıkan örnekler oldu.
Brezilya ve ABD’de de seçim sonuçlarına itiraz eden devlet başkanları olduğunun hatırlatıldığı belirtilirken, “Macaristan, Polonya, Slovenya ve Sırbistan, demokraside en büyük gerileme yaşayan Avrupa ülkeleri oldu. Türkiye de 2010-2020 yılları arasında en büyük gerilemeyi yaşadı” yorumu yapıldı.
Raporda, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin demokratik olmayan ya da demokrasisi gerileyen ülkelerde yaşadığına dikkat çekildi.