“Bir avukat olarak Türkiye’deki güncel yaşanan hukuki durumları yorumlamakta zorlanıyoruz ve yoruluyoruz” diyen Sözen, “Çabamız hukuki öngörülebilirlik ve hukuki güvenliğin olduğu bir Türkiye olması. Uygulanmayan Anayasa’nın mevcut durumunun çok daha ilerisinde insanların din, renk, dil, ırk ayrımı olmadan bir arada yaşayabileceği bir hukuk ortamının sağlanması için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Sözen, “Türkiye’de liberal ve ideal bir hukuk devleti kavramının oluşamadığını görüyoruz. Tarihsel süreçte Osmanlı’nın son dönemlerinde ve daha sonra Cumhuriyet kurulmasında batının değerlerine, normlarına ulaşma çabası ve hedeflenerek bir süreç izlenmiş. O süreçte birçok anayasa çıkıyor. 1960 yılından sonra çıkan anayasa belki Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar yapılmış en özgürlükçü anayasa oluyor. Tabi bu dünyadaki siyasal hareketlerden bağımsız değil. 1960-70’li yıllar hukukta daha özgürlükçü bir ortam gelişmiş ama 1971 muhtırasıyla önü kesilmiş 1980 darbesiyle Türkiye’de açısından olay tam tersi bir yöne evrilmiş. 1980’lı yıllar dünya açısından da böyle. Dünyanın birçok yerinde askeri darbeler, diktatörlükler var. Her yerde neo liberalizm politikaları devreye sokuluyor. Yani kapitalizm her yerde yeni bir evreye geçiyor. Hukuk da bunun içinde bağımsız değil. Hukuk hiçbir zaman tek başına bir kurtuluş anahtarı değil. Hukuk siyaseten özgürlükçü bir ortam sağlayacak bir ideal ve insanların bunun içinde bir çabası ve mücadelesi varsa hukuk da o kadar özgürlükçü ve insancıl olabiliyor. Faşizm ne kadar baskınsa, siyaset ortamı ne kadar geri ve sadece bir grubun çıkarına ise hukuk da aynı şekilde işliyor” şeklinde konuşma yaptı.
Hukukun bir sopa görevi gördüğünü söyleyen Sözen, “İktidar, sopayı eline almış kendine karşı çıkan ve en ufak bir eleştiri getirenlere karşı kullanıyor. Örneğin; şarkıcı Gülşen’in açıklamasının üzerinden sosyal medyada bir linç kampanyası ardından hukuken tutuklanması mümkün olmayan bir suçtan tutuklandı. Tutuklamaya sevk eden savcı 2018’de mezun olmuş ve yönlendirildiği, talimat aldığı açı. Bu durumda hukukun neyini yorumlayacağız veya hukuktan nasıl bahsedeceğiz?” diye sordu.
‘Yıllardır liberal, burjuva siyasetinin ördüğü bir hukuk sistemini idealize ediyoruz’ diyen Sözen, “Refah seviyesi yüksek Avrupa ülkelerinde öngörülebilirlik çok önemli. O yüzden Liberal hukukta öngörülebilirlik önemli. Bir vatandaş bir eylemi gerçekleştirdiğinde başına ne gelip ne gelmeyeceğini bilmek durumunda, ancak Türkiye’de hiçbir insan öngörülebilir bir hukuk sistemine tabi değil. İnsanlar sadece korkuyla yönetiliyor ve hukuku ne yazık ki bir sopa gibi kullanıyorlar. Biz böyle olmaması için mücadele veriyoruz. Daha özgürlükçü, inanların her şeyi konuşabildiği, tartışabildiği bir ortam olmasını istiyoruz” diye konuştu. Ali Göksular
