Yaşanabilir bir gelecek için çevre dostu uygulamaları benimsememiz ve çevresel ayak izlerimizi azaltmak için bilinçli çabalar göstermemiz şarttır. Bu, atıkların azaltılmasını, yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesini ve sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını içerir” diye konuştu.
Dünyamız ciddi alarmlar veriyor
Günümüzde çevresel kaygılar artmaya devam ettikçe, sürdürülebilirlik ihtiyacının arttığına dikkat çeken Polat, “Her yıl farklı çevre sorununa dikkat çekmek amacıyla çeşitli temalarla bugüne kadar Dünya Çevre Gününde çeşitli etkinlikler yapılıyor. Ancak yılda bir gün süren bu etkinlikler giderek büyüyen çevre sorunlarına çözüm üretmiyor. Son yıllarda yaşanan çevre sorunlarında da görülüyor ki dünyamız bize ciddi alarmlar veriyor” ifadelerini kullandı.
Polat, “Çevreyi ve doğal kaynaklarımızı koruma amaçlı yaptığımız olumlu bir davranış bütün insanlığı, diğer canlı türlerini etkileyebileceğimiz ve dünyamızı tekrar inşaa edebileceğimizi gösteriyor. Oluşan ve oluşabilecek tahribatlara ve sorunlara hep birlikte çözüm üretebiliriz. Enerji ve su tüketiminin asgariye indirilmesi, evsel atıkların azaltılması, tek kullanımlık plastiklerden olabildiğince kaçınılması gibi önlemler bizim için küçük adımlar olsa bile toplum halinde bu anlayış benimsendiği takdirde tepeden yuvarlanan küçük bir kartopu gibi büyüyecek ve dünyamıza olumlu yönde onarıcı etkiler oluşturacak” açıklamasını yaptı.
Türkiye’de bir dönüşüm başladı
İklim kriziyle mücadele amacıyla Paris İklim Anlaşması gereğince, ülkemizin iklim stratejilerini gözden geçirmesi ve sektörel olarak iklim eylem planları oluşturması gerektiğini kaydeden Polat, “Bu süreç için önemli bir kılavuz olan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal), ülkelerin iklim stratejilerinin belirlenmesinde ve Avrupa Birliği ülkeleri ile iş birliği içinde olan ülkelerin dönüşümlerini sağlamak için belirli hedefler ve yaptırımları gündeme getirdi. Dolayısıyla AB ile ticari ilişkilerin yoğunluğu ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri sebebiyle Türkiye’de de bir dönüşüm başladı. Türkiye, sürdürülebilir, kaynak-etkin ve yeşil bir ekonomi benimseyerek 2053 yılı için karbon nötr bir ülke olmayı hedefledi. Bu hedefe ulaşmak için, karbon ayak izinin hesaplanması, raporlanması ve karbon azaltım stratejilerinin belirlenmesi gerekli. Sanayicilerimizin ülkemizin kalkınması için çevre mevzuatına uygun bir şekilde çalışması hem doğamızı ve çevremizi koruyarak hem de yeşil dönüşümün tüm adımlarını birlikte atması en büyük temennimiz” Ali Göksular