Gümrü Hanı Caddesi’nde bulunan Kazaz evinde eski oya ve nakışlardan yapılanlar görenleri hayran kalıyor. Eski oya ve nakıştan elbiseden, kolyeye, bileklikten, yüzüğe kadar her şeyi bulmak mümkün.
Oyalar yaşasın ve annenin
sandığından çıkar getir yenileyim
“Oyalar yaşasın ve annenin sandığından çıkar getir yenileyim” sloganıyla işe başladığını ifade eden emekli öğretmen ve Kazaz evin sahibi Ayşenur Kazaz Tümay, “Eski geleneksel sanatlarımızı değerlendirmek adına, yeni gençlik bunları unutmasın, oyalar yaşasın ve nakışlar yaşasın sandıklarda kalmasın diyerek başladık” dedi.
Eskiye ruh kazandırmaya çalışıyorum
Öğretmen olarak çalışırken yan uğraş olarak başladığını, emekli olunca tamamıyla kendisini bu işe verdiğini belirten Tümay, “Eski oyaları, nakışları ve takıları giysilere dönüştürüyoruz. Görünmez meleklerimiz var. Gelip işlerini alıp çocuklarını ve evlerini ihmal etmeden yapıp getiriyorlar. Hem onlar para kazanıyorlar hem de kazandığım parayla gücümün yettiği ve ulaşabildiğim yere kadar öğrencilere burs vererek katkıda bulunmaya çalışıyorum. Ayrıca kütüphane kurdum ve eski öğrencilerim kütüphaneden kitap alıp, okuyup tekrar getiriyorlar. Kısacası eskiye ruh kazandırmaya çalışıyorum” ifadesini kullandı.
Bir çeşit geri
dönüşüm yapıyorum
Eşyaları doğal malzemeler kullanarak yapmaya özen gösterdiğini vurgulayan Tümay, “Giysiler için özel kumuş dokutturuyorum. Kolyeler yüzde 70-80-90-100 organik ve hepsi emekle yapılmış. Bir çeşit geri dönüşüm yapıyorum. Ancak sandıkta bekleyen kullanılmayan, eski nakışları ve kumaşları geri dönüşüme kazandırıyorum” şeklinde açıklamada bulundu.
Yaptığımız ürünler tamamıyla
el emeği olduğu için dili var
Şu ana kadar kendi ayaklarının üstünde durduğunun altını çizen emekli öğretmen ve Kazaz evin sahibi Ayşenur Kazaz Tümay, konuşmasına şöyle devam etti: “Yılmak yok yola devam diyerek yeni projeler hazırlığı içindeyim. Gençlerin zevklerini takip edip onlara yönelik şeyler üretirseniz, kuşaktan kuşağa yayılır. Yaptığımız ürünler tamamıyla el emeği olduğu için dili var. Buraya emekten anlayan geldiği geliyor ve emekten anlamayan ne olduğunu bilmediği için üzerinde taşıması onun için keyif vermiyor. Eğitimin çok gerekli olduğuna ve eğitim olmadan hiçbir şeyin olamayacağına inanıyorum. Gençler kendilerini geliştirmek için çok okusunlar, oyalar ve nakışlar yaşasın.” Hüseyin Karataş
Oyalar yaşasın ve annenin
sandığından çıkar getir yenileyim
“Oyalar yaşasın ve annenin sandığından çıkar getir yenileyim” sloganıyla işe başladığını ifade eden emekli öğretmen ve Kazaz evin sahibi Ayşenur Kazaz Tümay, “Eski geleneksel sanatlarımızı değerlendirmek adına, yeni gençlik bunları unutmasın, oyalar yaşasın ve nakışlar yaşasın sandıklarda kalmasın diyerek başladık” dedi.
Eskiye ruh kazandırmaya çalışıyorum
Öğretmen olarak çalışırken yan uğraş olarak başladığını, emekli olunca tamamıyla kendisini bu işe verdiğini belirten Tümay, “Eski oyaları, nakışları ve takıları giysilere dönüştürüyoruz. Görünmez meleklerimiz var. Gelip işlerini alıp çocuklarını ve evlerini ihmal etmeden yapıp getiriyorlar. Hem onlar para kazanıyorlar hem de kazandığım parayla gücümün yettiği ve ulaşabildiğim yere kadar öğrencilere burs vererek katkıda bulunmaya çalışıyorum. Ayrıca kütüphane kurdum ve eski öğrencilerim kütüphaneden kitap alıp, okuyup tekrar getiriyorlar. Kısacası eskiye ruh kazandırmaya çalışıyorum” ifadesini kullandı.
Bir çeşit geri
dönüşüm yapıyorum
Eşyaları doğal malzemeler kullanarak yapmaya özen gösterdiğini vurgulayan Tümay, “Giysiler için özel kumuş dokutturuyorum. Kolyeler yüzde 70-80-90-100 organik ve hepsi emekle yapılmış. Bir çeşit geri dönüşüm yapıyorum. Ancak sandıkta bekleyen kullanılmayan, eski nakışları ve kumaşları geri dönüşüme kazandırıyorum” şeklinde açıklamada bulundu.
Yaptığımız ürünler tamamıyla
el emeği olduğu için dili var
Şu ana kadar kendi ayaklarının üstünde durduğunun altını çizen emekli öğretmen ve Kazaz evin sahibi Ayşenur Kazaz Tümay, konuşmasına şöyle devam etti: “Yılmak yok yola devam diyerek yeni projeler hazırlığı içindeyim. Gençlerin zevklerini takip edip onlara yönelik şeyler üretirseniz, kuşaktan kuşağa yayılır. Yaptığımız ürünler tamamıyla el emeği olduğu için dili var. Buraya emekten anlayan geldiği geliyor ve emekten anlamayan ne olduğunu bilmediği için üzerinde taşıması onun için keyif vermiyor. Eğitimin çok gerekli olduğuna ve eğitim olmadan hiçbir şeyin olamayacağına inanıyorum. Gençler kendilerini geliştirmek için çok okusunlar, oyalar ve nakışlar yaşasın.” Hüseyin Karataş