Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Bekir Avan, 2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılının eğitim çalışanları için tedirginliklerin, korkuların ve kaygıların yaşandığı bir yıl olduğunu söyleyen Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, “Yaşanan 15 Temmuz hain darbesinden sonra, birçok eğitim çalışanı açığa alındı, tutuklandı, hapse düştü, ağır cezalar aldı ve birçok eğitim çalışanının da görevine son verildi. Kısacası bu eğitim-öğretim yılı korkuların kaygıların yaşandığı bir yıl oldu” dedi.
Birliğin, beraberliğin ve demokrasimizin
önemini gençlere anlatmalıyız
Türkiye’nin yanı başındaki Ortadoğu’da ve dünyadaki kaos ve kargaşanın devam ettiğine dikkat çeken Avan, “Devletlerin sınırları değişmekte, terör ve tehditle uluslararası güç odakları dünyanın güvenliğini bozmaktadırlar. Durum ve hal böyleyken, Türkiye’de yıllardır teröre karşı yeterli bilinç oluşturulmadı. Güvenlikçi politikalar denilip alay edilerek, ülkemizin güvenliği önemsenmedi. 15 Temmuz 2016’daki hain FETÖ darbesine kadar. Öncesine bakarsak; Milli Güvenlik derslerinin bile kaldırıldığı, FETÖ’cülere ülkemizin tüm kurumlarının teslim edildiği, PKK terör örgütüyle müzakere yapıldığı, Türkiye Cumhuriyeti (T.C) tabelalarının indirildiği bir dönemden geçtik. Böyle bir dönemde terör grupları insanımızı yönlendirip devletine karşı hale getirebildiler. Bu yaşananlar sonrasında, öğrenciden, veliye, öğretmene ve tüm eğitim çalışanlarına varana kadar eğitim sisteminin olumsuz etkilendiği bir yıl yaşadık. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği ülkemizin geleceğidir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı eğiterek, yarınlara hazırlıyoruz. Vatanın bütünlüğünün, milletin istiklalinin önemini tüm öğrencilerimize ve halkımıza öğretmeliyiz. Birliğin, beraberliğin, demokrasimizin, milli bayramların, değerlerin yaşatılmasının ülkemizin ve insanımızın güvenliği için son derece önemli olduğunu öğrencilerimize ve herkese anlatmalıyız” şeklinde konuştu.
Eğitim çalışanlarının itibarları yerle bir edildi
2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılında eğitim çalışanlarının ve Türkiye’de yaşayan herkesin korku tüneline alınıp sürekli korkutulduğunu belirten Avan, “Ülkemizde suç işleyenler, devletimize ve milletimize kast edenler, darbeciler, vatan hainleri korksun elbette. Suç işleyenler cezalarını da çeksinler elbette. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti devletimize sadakat bağıyla bağlı, vatanına, milletine hizmet etmeyi şeref bilen eğitim çalışanları ve öğretmenler neden korksun? Oluşturulan korku iklimi, suçlu ile suçsuzun birbirinden ayrılamaması, birçok öğretmeni, çok sevdiği mesleğinden ayrı kalmak zorunda bıraktı. Birçok öğretmen de suçu olmadığı halde günlerce gözaltında bu tür uygulamalara maruz kalan eğitim çalışanlarının itibarları yerle bir edildi. Bu manzarayı gören eğitim çalışanları ve öğretmenler panik içerisinde görevlerini yaptılar. Kısacası bu eğitim-öğretim yılı korkuların kaygıların yaşandığı bir yıl oldu” diye açıklama yaptı.
Bir zümrenin devlette hakim hale getirildiği
bir yapılanma yeni felaketler oluşturur
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 Temmuz 2016’dan sonra öğretmenliği sözleşmeli hale getirmesi ve öğretmenlerin KPSS puanı değil de mülakatla atamalarının yapılması her şeyden önce bir adaletsizlik ve ayrımcılıktır” diyen Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, “Öğretmenlikte sözleşmeliliğin dayatılmasını asla doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Mülakat ise başlı başına bir ayrımcılık ve yandaş uygulamadır. Kabul edilmesi de mümkün değildir. Yine Milli Eğitim’de Şube Müdürlüğü, Müdürlük, Müdür Yardımcılığı ve neredeyse tüm atamalar ve görevde yükselmeler mülakatlı hale getirildi. 15 Temmuz’u yaşayan bir ülke olarak yaşananlardan ders çıkarmamış gibi bu uygulamaların yapılmaya devam edilmesi son derce yanlıştır. 15 Temmuz 2016’dan sonra herkesçe kabul gören ve olması gereken uygulama devlette ehliyet ve liyakatin esas alınmasıdır. Devletin her kademesinde ehliyet ve liyakate göre görevde yükselmelerin sağlanması gerekir. Ehliyet ve liyakat uygulamasının olmadığı bir sistemde, herkes bir yerlere yakın ve yandaş olabilir. Devleti yandaşlara ve yetersiz insanlara teslim etmiş olursunuz. Bir gün de bakarsınız ki, bu yandaşların bir grubu FETÖ’cü, bir grubu başka bölücü örgütlerin üyeleri olur, darbe yaparak devleti ele geçirmeye çalışırlar. Yaşananlardan asla ders çıkarmamış gibi devletimizin yönetilmesi ve Milli Eğitim’deki yanlış uygulamalar, kamuda yapılan ayrımcılıklar ülkemizin geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. Devlette hiç kimse imtiyazlı olmamalıdır. Uygulamalar herkese eşit ve adil olmalıdır. Aksi takdirde Milli Eğitimin falanca paydaşları, siyasi iktidarın filanca yandaşları anlayışıyla ehliyetli, liyakatli olanların değil de imtiyazlı olanların işe alındığı, öğretmen atandığı, devletin diğer kurumlarına atandığı ve görevde yükseltildiği, bir zümrenin devlette hakim hale getirildiği bir yapılanma, yeni felaketler oluşturur” diye açıklama yaptı.
Eğitimde, kamuda ayrımcılık ve
yandaşlık değil, nitelik arttırılmalı
Yaşananları eğitimciler olarak yakından takip ettiklerini kaydeden Avan, “Eğitimde ve kamuda ayrımcılık ve yandaşlık değil, nitelik arttırılmalı. Sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen atmasına derhal son verilmeli, atamalar KPSS puanına göre yapılmalı. Okullaşmada sadece imam hatiplerin değil, tüm eğitim kurumlarının ve bütün öğrencilerin önemli olduğu herkese hissettirilmelidir. Okullarda eğitim çalışanları için güvenli çalışma ortamı, öğrencilerimiz için güvenli ve donanımlı eğitim-öğretim ortamı oluşturulmalı ve Gaziantep’te ve Türkiye genelinde eğitimin her kademesi yandaş kuşatması ve hakimiyeti görüntüsünden kurtarılmalıdır. Eğitim çalışanlarına baskı ve mobing uygulanmasına derhal son verilmeli ve eğitimi bitirmek için yandaş ve liyakatsiz yönetici atanmasından derhal vazgeçilmeli” ifadesini kullandı. Hüseyin Karataş
Birliğin, beraberliğin ve demokrasimizin
önemini gençlere anlatmalıyız
Türkiye’nin yanı başındaki Ortadoğu’da ve dünyadaki kaos ve kargaşanın devam ettiğine dikkat çeken Avan, “Devletlerin sınırları değişmekte, terör ve tehditle uluslararası güç odakları dünyanın güvenliğini bozmaktadırlar. Durum ve hal böyleyken, Türkiye’de yıllardır teröre karşı yeterli bilinç oluşturulmadı. Güvenlikçi politikalar denilip alay edilerek, ülkemizin güvenliği önemsenmedi. 15 Temmuz 2016’daki hain FETÖ darbesine kadar. Öncesine bakarsak; Milli Güvenlik derslerinin bile kaldırıldığı, FETÖ’cülere ülkemizin tüm kurumlarının teslim edildiği, PKK terör örgütüyle müzakere yapıldığı, Türkiye Cumhuriyeti (T.C) tabelalarının indirildiği bir dönemden geçtik. Böyle bir dönemde terör grupları insanımızı yönlendirip devletine karşı hale getirebildiler. Bu yaşananlar sonrasında, öğrenciden, veliye, öğretmene ve tüm eğitim çalışanlarına varana kadar eğitim sisteminin olumsuz etkilendiği bir yıl yaşadık. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği ülkemizin geleceğidir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı eğiterek, yarınlara hazırlıyoruz. Vatanın bütünlüğünün, milletin istiklalinin önemini tüm öğrencilerimize ve halkımıza öğretmeliyiz. Birliğin, beraberliğin, demokrasimizin, milli bayramların, değerlerin yaşatılmasının ülkemizin ve insanımızın güvenliği için son derece önemli olduğunu öğrencilerimize ve herkese anlatmalıyız” şeklinde konuştu.
Eğitim çalışanlarının itibarları yerle bir edildi
2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılında eğitim çalışanlarının ve Türkiye’de yaşayan herkesin korku tüneline alınıp sürekli korkutulduğunu belirten Avan, “Ülkemizde suç işleyenler, devletimize ve milletimize kast edenler, darbeciler, vatan hainleri korksun elbette. Suç işleyenler cezalarını da çeksinler elbette. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti devletimize sadakat bağıyla bağlı, vatanına, milletine hizmet etmeyi şeref bilen eğitim çalışanları ve öğretmenler neden korksun? Oluşturulan korku iklimi, suçlu ile suçsuzun birbirinden ayrılamaması, birçok öğretmeni, çok sevdiği mesleğinden ayrı kalmak zorunda bıraktı. Birçok öğretmen de suçu olmadığı halde günlerce gözaltında bu tür uygulamalara maruz kalan eğitim çalışanlarının itibarları yerle bir edildi. Bu manzarayı gören eğitim çalışanları ve öğretmenler panik içerisinde görevlerini yaptılar. Kısacası bu eğitim-öğretim yılı korkuların kaygıların yaşandığı bir yıl oldu” diye açıklama yaptı.
Bir zümrenin devlette hakim hale getirildiği
bir yapılanma yeni felaketler oluşturur
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 Temmuz 2016’dan sonra öğretmenliği sözleşmeli hale getirmesi ve öğretmenlerin KPSS puanı değil de mülakatla atamalarının yapılması her şeyden önce bir adaletsizlik ve ayrımcılıktır” diyen Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, “Öğretmenlikte sözleşmeliliğin dayatılmasını asla doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Mülakat ise başlı başına bir ayrımcılık ve yandaş uygulamadır. Kabul edilmesi de mümkün değildir. Yine Milli Eğitim’de Şube Müdürlüğü, Müdürlük, Müdür Yardımcılığı ve neredeyse tüm atamalar ve görevde yükselmeler mülakatlı hale getirildi. 15 Temmuz’u yaşayan bir ülke olarak yaşananlardan ders çıkarmamış gibi bu uygulamaların yapılmaya devam edilmesi son derce yanlıştır. 15 Temmuz 2016’dan sonra herkesçe kabul gören ve olması gereken uygulama devlette ehliyet ve liyakatin esas alınmasıdır. Devletin her kademesinde ehliyet ve liyakate göre görevde yükselmelerin sağlanması gerekir. Ehliyet ve liyakat uygulamasının olmadığı bir sistemde, herkes bir yerlere yakın ve yandaş olabilir. Devleti yandaşlara ve yetersiz insanlara teslim etmiş olursunuz. Bir gün de bakarsınız ki, bu yandaşların bir grubu FETÖ’cü, bir grubu başka bölücü örgütlerin üyeleri olur, darbe yaparak devleti ele geçirmeye çalışırlar. Yaşananlardan asla ders çıkarmamış gibi devletimizin yönetilmesi ve Milli Eğitim’deki yanlış uygulamalar, kamuda yapılan ayrımcılıklar ülkemizin geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. Devlette hiç kimse imtiyazlı olmamalıdır. Uygulamalar herkese eşit ve adil olmalıdır. Aksi takdirde Milli Eğitimin falanca paydaşları, siyasi iktidarın filanca yandaşları anlayışıyla ehliyetli, liyakatli olanların değil de imtiyazlı olanların işe alındığı, öğretmen atandığı, devletin diğer kurumlarına atandığı ve görevde yükseltildiği, bir zümrenin devlette hakim hale getirildiği bir yapılanma, yeni felaketler oluşturur” diye açıklama yaptı.
Eğitimde, kamuda ayrımcılık ve
yandaşlık değil, nitelik arttırılmalı
Yaşananları eğitimciler olarak yakından takip ettiklerini kaydeden Avan, “Eğitimde ve kamuda ayrımcılık ve yandaşlık değil, nitelik arttırılmalı. Sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen atmasına derhal son verilmeli, atamalar KPSS puanına göre yapılmalı. Okullaşmada sadece imam hatiplerin değil, tüm eğitim kurumlarının ve bütün öğrencilerin önemli olduğu herkese hissettirilmelidir. Okullarda eğitim çalışanları için güvenli çalışma ortamı, öğrencilerimiz için güvenli ve donanımlı eğitim-öğretim ortamı oluşturulmalı ve Gaziantep’te ve Türkiye genelinde eğitimin her kademesi yandaş kuşatması ve hakimiyeti görüntüsünden kurtarılmalıdır. Eğitim çalışanlarına baskı ve mobing uygulanmasına derhal son verilmeli ve eğitimi bitirmek için yandaş ve liyakatsiz yönetici atanmasından derhal vazgeçilmeli” ifadesini kullandı. Hüseyin Karataş