ANASAYFA arrow right Güncel

Türkiye’de kadın olmak çok zor

Türkiye’de kadın olmak çok zor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.49
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.49
“Gaziantep’te insanlar baklava ve kebap yemekten kitap okumaya vakit bulamıyorlar” diyen Can, “Otobüslerde kitap okuyan hiç kimsenin olmamasından yakındı
“Gaziantep’te insanlar baklava ve kebap yemekten kitap okumaya vakit bulamıyorlar” diyen Can, “Otobüslerde kitap okuyan hiç kimsenin olmamasından yakındı
Türkiye’de kadın olmanın çok zor olduğunu ifade eden Yazar Meral Can, “Çünkü kadın dediğiniz zaman akla hemen namus ve kısıtlamalar geliyor. Evinizde oturun, hamur yoğurun, çocuk büyütün veya yemek yapın diyorlar” dedi.
Geçmişte bir çok kadın yazarın erkek ismiyle yazdığını söyleyen Can, Gaziantep’teki en büyük örneğin ise Ülker Barla Beşe olduğunun altını çizdi.
Kitabın ikinci cildi ilerleyen
zamanda yapılabilir
İki şiir kitabı olduğunu söyleyen Can, “İlk şiir kitabım Sobeledim Hayatı. 2010 yılında ‘Kalbur zaman içinde ölür gece’ ikinci şiir kitabım çıktı. SODES projesi kapsamında Cumhuriyet’ten günümüze Gaziantep şairleri diye ansiklopedik bir eser çıkardım ve ilk ciddi yapıldı. İkinci cildi bütçeden dolayı yapılamadı, ama ilerleyen zamanda yapılabilir” diye konuştu.
İnsan şiir ruhuna
doğuştan sahip olur
Birçok öykü yazdığının altını çizen Can, “İnsanın şiir ruhuna doğuştan sahip olduğuna inanırım. Sonradan şair olunabilir ama ne kadar olunabilir, tartışılabilir. Çünkü şiir farklı bir iç yapı ve ruh gerektiriyor. Dünya’da bazı ülkelerde okuma seviyesi çok yüksek. Bunlara baktığım zaman imreniyorum, neden benim ülkemde yok diye. Çünkü Avrupa’da yazar ile halk aynı ortamda bulunarak okuma seansları yapıyorlar. Türkiye’de belli başlı şehirlerin dışında yazara ve yazarlığa önem verilmediğini düşünüyorum. Çünkü okuma oranının düşük olmasından kaynaklı. İnsanların önceliği ekmek. Aç bir insan kitap okuyamaz, çalışamaz veya başka bir şey yapamaz. Ama ne olursa olsun kitaba bütçe ayrılmalı. Türkiye’de 10 eve bir gazete bile düşmüyor. Gözümü açtığımdan ve kitapların ve okumanın içindeyim. Yoksulluk dönemlerini bizde yaşadık ama, kitap almaktan vazgeçmedik” şeklinde açıklama yaptı.
O kadar parmak basılacak
yaralar var ki saymakla bitmez
O kadar parmak basılacak yaralar var ki saymakla bitmeyeceğini vurgulayan Yazar Meral Can, “Hatta bazı yaralar var ki deşilesi tedavi edilesi sonradan kapatılıp iz bırakılası. Bunlardan bir tanesi kitap okumama. Kitap fuarları düzenleniyor ve insanlar sadece gezmek için geliyor. Bilinçli olanlar ne alacağını ne okuyacağını biliyor. İlkokul çocukları geliyor, öğretmenler hadi hadi deyip çocukları götürüyorlar. Çocuklar kitaba baksın, dokunsun koklasınlar. Öğretmenlerimizin bu tarz davranışları olumsuz bir etkidir. Çocukları rahat bırakalım ki kitaplarla içli-dışlı olsunlar” ifadesini kullandı.
İnsanlar baklava ve kebap yemekten
kitap okumaya vakit bulamıyorlar
“Gaziantep’te insanlar baklava ve kebap yemekten kitap okumaya vakit bulamıyorlar” diyen Can, “Otobüslerde kitap okuyan hiç kimsenin olmamasından yakındı. “Her yerde kitap okuyabilirsiniz, yeter ki isteyin. Kitaplar insanları çok farklı ülkelere götürüp seyahat yaptırabiliyor. İlk gelen ayet ‘ikra’ oku demekse herkesin okuması lazım. Demek ki burada bir terslik var. Bu tanrının emriyse bu emri yerine getirsinler. Okumak gerçekten insanı bilinçlendiriyor” diye açıklama yaptı.
Can, konuşmasına şöyle devam etti: “Toplumu piramide benzetirsek en alt tabaka ve en üst tabaka arasında uçurum varmış gibi görünüyor. Ön plana çıkmış bazı yazarlarımız var ve halk onlara ulaşamayacağını düşünüyor. Halka öyle bir lanse edilmiş ki onlar yazar çok üst seviyedeler, onlara ulaşamayız, gibi bir ön kabul var. İzmir’de kitapçılar her hafta etkinlik düzenliyor. Bu şekilde halk ile yazar arasındaki uçurumu engelliyorlar. Bu Gaziantep’te yapılmıyor.”
Türkiye’deki birçok yayınevi
ticarethaneye döndü
Türkiye’deki birçok yayınevinin ticarethaneye döndüğünü açıklayan Can, “Mesela kitap basılmış, dünyanın parası verilmiş ama içine baktığınızda edebi hiçbir şey bulamıyorsunuz. Cumhuriyet’ten günümüze ne kadar Gaziantep’te kıyı da köşe kalmış yazar varsa onları yüreklendirmek adına kitaba aldık. Yazarlık fedakarlık gerektiren bir iş. Okumadan yazılmaz. Önce kendinizi okumaya doyuracak ve dolduracaksınız ki yazabilesiniz. Toplumu daha iyi seviyeye nasıl çıkaracağınızı düşüneceksiniz. Her şey düşünce de bitiyor” diye açıklama yaptı. Hüseyin Karataş

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *