Okuyacağınız bu mektubu bir aile reisinin feryadı veya bedduası olarak kabul edebilirsiniz... “3 çocuklu bir aile reisiyim. Dün kasaba gittim. 200 gram et alıp haftalık et istihkaklarını çocuklarıma yedirmek istiyordum. Kasap “Kemiksiz et veremem” dedi. 200 gram kemiksiz ete sahip olmaklığım için ne kadar kemikli et almam gerektiğini hesapladım. Tabii alamadım. Belediye reisimize dualar ederek ayrıldım.
“Yüz yıllardan beri Gaziantep'te bir alışkanlığı var. Örf ve adeti var. Et âlmak istediğim kasaba bunları anlatmak istedim. Bana verdiği cevap şöyle oldu: “Belediye reisi kemiksiz et satarsanız ruhsatınızı iptal ederim” diyor. “Belediye reisi nerede ise kemiksiz et satarsanız kemiklerinizi kırarım” demeye getiriyor. İşte görüyorsun şaka şaka et duruyor, parçalayamıyoruz bile... Ne yapalım vatandaş olarak sizler derdinizi belediye reisine anlatamazsanız birler ne yapalım?...”
Kasabı dinledim. Kasaba hak vermemek elde değil. Haftalık eti alamadım. Belediye reisimizin canı sağolsun... “Belediye reisinin maksadı fakir fukaraya et yedirmemekse, isteyemiyoruz. Gene canı sağolsun, gene canı sağolsun... Yalnız anlamak istediğim bir şey var: Bizler et yemezsek belediye reisi ne kazanacak, memleket ne kazanacak?... Ne olur gazetenizle bunu belediye reisine sorun, verdiği cevabı da yine gazetenizde açıklayın da biz de anlayalım.”