İSİG Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, 1 haftada üç çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesini ve çocuk işçiliğini açığa çıkaran nedenleri değerlendirdi.
Son bir haftada üç çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 16 yaşındaki Mustafa Eti çalıştığı fabrikada ısınmaya çalışırken yanarak, 15 yaşındaki Erol Yavuz ve 16 yaşındaki Ruhi Çıracı ise çalıştıkları atölyede üzerlerine kereste düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
Çocukların başta yaşam hakkı olmak üzere eğitim, sağlık ve sosyal yaşam gibi temel haklarını da ihlal eden çocuk işçiliği aslında birçok konu başlığının hem nedeni hem de sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Güncel ve resmi verilerle ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan ve ailesinden alınma riski bulunan çocuk sayısı 2025'in ilk 6 ayında 171 bin 895’e yükseldi. OECD’ye göre Türkiye’de ‘şiddetli yoksulluk’ içinde yaşayan en az 6 buçuk milyon çocuk bulunuyor. Her beş çocuktan biri yeterli beslenemiyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2024 yılına ilişkin AB gelir ve yaşam koşulları istatistiklerine göre Türkiye’de yoksulluk riski bulunan toplam genç nüfus 2 milyon 870 bin.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım çocuk iş cinayetlerinin temelinde yatan nedenleri ve bu tablonun nasıl açığa çıktığını bianet’e anlattı.
Yoksulluk bir mekanizma ile açığa çıkıyor
“Çocuk iş cinayetlerinin arkasındaki en temel neden çocuk yoksulluğunun artışına bağlı olarak işçileşmedir. Çocuk yoksulluğuna neden olan en temel faktör ise iktidarın benimsediği ekonomik büyüme modelidir. Kısacası çocuk iş cinayetleri, çocuk yoksulluğu ile sermaye birikim rejimi arasında neden-sonuç bağları bulunur.”
Yıldırım, derin yoksulluğu yaygınlaştıranın sadece “kötü ekonomi politikaları” olmadığına, yoksulluğun bir mekanizma ile açığa çıktığına işaret etti.
“Çocukları yoksullaştırarak, okul hayatından kopararak, çocukluklarını çalarak işgücü piyasasına fırlatan, Türkiye kapitalizminin agresif büyüme stratejisidir. Özetle, çocuk emeğini yasallaştırarak, şirket iflaslarının ve finansman sorunlarının arttığı bir dönemde emek yoğun sektörlerin işçilik maliyetlerini düşürme, kobileri ayakta tutma yöntemidir. Örneğin bir organize sanayi bölgesinde çalışan patron yetişkin 1 işçiye 30 bin TL vermek yerine, bu paraya 2 çocuk işçi çalıştırmakta, daha az paraya daha uzun süre çalıştırarak kâr oranını artırmaktadır.”
"Agresif büyüme temposu çocuğu işçileştiriyor"
İSİG Meclisi verilerine göre son 12 yılda en az 800'ü aşkın çocuk işçinin çalışırken hayatını kaybetti. Yıldırım ve bu duruma yol açan nedenleri de şöyle özetledi:
“Ölümlerin nedeni işyerlerinde İSG tedbirlerinin alınmamasından fazlasıdır. Türkiye’nin agresif büyüme temposu, daha çok çocuğu en güvencesiz şekilde işçileştiriyor. 2023-2024 döneminde 612 bin çocuk zorunlu eğitim dışında kalırken, kayıtlı ve kayıt dışı sektörlerin hepsini topladığımızda çocuk işçi sayısı 2 milyonu buluyor.”
"Çocuğun savunmasızlığı ile sömürülmesi arasında ilişki var"
Devletin bu tabloyu engellemek yerine resmi bir politikaya dönüştürdüğünü savunan Yıldırım, “Çocuk emeğinin gerek öğrenci-işçi, gerek işçi statüsünde birikim rejiminin parçasına dönüştürülmesinde üç adet resmi belge var; Kalkınma Planı, Orta Vadeli Programlar ve Ulusal İstihdam Stratejisi. Bunların tümü hem idari hem de hukuki boyutlarda çocuk emeğini sisteme daha çok adapte eder niteliktedir.” şeklinde konuştu.
Çoğu işyerinde çocukların hakkını aradığı zaman şiddete maruz kaldığını da belirten Yıldırım “Antalya’da genç işçi Vedat’ın yaşadıkları karşımızdadır. Maaşını istediği için iş yerinde üç gün depoya kilitleyip işkence görmüştü. Çocukların savunmasız oluşuyla çocuk emeğinin daha vahşi biçimde sömürülmesi arasında köklü bir ilişki bulunuyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de çocuk işçiliği yasası
4857 sayılı İş Kanunu’nun 71 inci maddesine göre, 18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından yasak olan işler ile 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek işler, 14 yaşını bitirmiş ve ilköğretimini tamamlamış çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma koşullarına ilişkin usul ve esasları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
Genç işçi: 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişidir,
Çocuk işçi: 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişidir.
Çocuk hakları savunucuları yasada çocuk ve genç işçi tanımlamalarının ayrı ayrı yapılmasının, bunun yaş ile eşleştirilmesinin boşluk oluşturduğu ve çocukları korumadığı eleştirisinde birleşiyor. Bianet