Kuraklığın her geçen gün etkisini arttırdığı ülkemizde çölleşmenin etkilerinin ele alındığı Türkiye Çölleşme Modeli lansmanı 25 Aralık Panorama Müzesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Türkiye Çölleşme Modeli sunumu ile ülkenin çölleşme haritası incelendi. Veriler, artan sıcaklık artışına bağlı olarak çölleşme riskinin ilerleyen dönemlerde daha da yükseleceğini bir kez daha ortaya koydu
En önemli afetlerden birisinin çölleşme ve kuraklık afeti olduğunu dile getiren Gaziantep Valisi Kemal Çeber, ‘’Doğayla çok oynamayacaksınız. Çünkü siz doğaya; doğanın size müsaade ettiği oranın ve yöntemin dışında müdahale ederseniz afet olur ve ölürsünüz. Dediğimiz oranın dışında müdahale ettiğinizde İstanbul, Ege ve yakın coğrafyada deprem olur, ölürsünüz. Başka yerde kaya düşer, yangınlar çıkar ölürsünüz. O nedenle iyice aklımızı başımıza almamız lazım’’ uyarısında bulundu.
Kasım ayının 25’ine geldik ve hava ortada
Çeber, ‘’Bir taraftan dünya küresel olarak bazı sorunlar yaşıyor. Ama yerel olarak herkes derinden hissediyor. Kasım ayının 25’ine geldik ve hava ortada. Hava ne kadar güzel diyoruz, fakat aslında hava ne kadar da kötü demeye başladı. Oğuzeli’ne yaptığımız ziyarette ‘5-10 metreden su çıkardı, şimdi 400 metrelere iniyoruz’ dediği zaman artık her bir hane, üretici ve insanın bireysel olarak hissetmeye başladığı bir sorun’’ açıklamasını yaptı.
Dünya çok iyi bir yere gitmiyor
‘Dünyada bazı ülkelerin iklim krizinden dolayı başka ülkelerden toprak satın almaya başladığını duyuyoruz’ diyen Çeber, ‘’Hatta Türkiye’nin Güney’indeki iş insanlarının Karadeniz’den almaya başladığını duyar olduk. Yılın 286 günü Rize’de yağış var. Böyle bir memlekette 15 günden beri yağmur olmadığından bahsedildi. Mesele, sürekli yağış olduğu için Rize’de su depoları yok. Ama oradan ayrılacağım yıl belediyeler su deposu projeleri yapmaya başladı. Yani dünya çok iyi bir yere gitmiyor’’ şeklinde konuştu.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Prof. Dr. Kasım Yenigün, ‘’Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, kurulduğu günden bu yana ‘Toprağı korumak, yaşatmak hayatı korumaktır’ anlayışını tüm çalışmaların odak merkezine yerleştirdi. Çünkü toprak sadece üzerinde yaşadığımız bir veya yürüdüğümüz bir zemin değil. Aynı zamanda medeniyetimizin hafızası, üretim gücümüzün kaynağı ve evlatlarımıza bırakacağımız geleceğin en temel dayanağı’’ dedi.
Bugünden atacağımız adımlar 2060 ve 2070’den sonrasını değiştirecek
Prof. Dr. M. Tuğrul Yılmaz, ‘’Karbon salımı yüksek olmaya devam ederse bu kötümser senaryoyu temsil ediyor, eğer gelişen yeşil teknolojilerle birlikte karbon salınımı düşürürsek bu da iyimser senaryoyu temsil ediyor. İyimser ve kötü senaryo arasında önümüzdeki 30 yıl arasında çok farklı görebiliriz fakat 2060-2070’li yıllardan sonra ise bu fark iyice açılacak ve çok belirgin olacak. Bugünden atacağımız adımlar 2060 ve 2070’den sonrasını değiştirecek’’ vurgusu yaptı.
İklim değişiyor ama etkilerini azaltmak mümkün
Prof. Dr. Tolga Görüm, ‘’İklim değişiyor ama etkilerini azaltmak mümkün. Özellikle Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalar, arazi kullanımı ile birlikte gelecek senaryolar kötümser tabloyu daha stabil hale getirip, geriye çevrilebilir’’ dedi. Haber Merkezi
