Zengin daha zengin fakir daha fakir oldu

Kentteki 559 bin 977 hane halkının 2 bin 636 aile en üst seviye (A+), 47 bin 796 aile üst seviye (A), 76 bin 885 aile üst altı seviye (B), yaşarken, 124 bin 300 aile üst orta seviye (C1), 83 bin 175 aile alt orta seviye (C2), 129 bin 871 aile alt seviye (D) ile 95 bin 313 aile en alt seviye (E) seviyede yaşamını sürdürüyor. Kısacası şehirdeki 225 bin 184’ü alt ve alt seviyede yaşıyor.

Gaziantep gelir dağılımında adaletsizlik tavan yaptı

Gaziantep’te gelir dağılımında adaletsizliğin tavan yaptığını ifade eden Tüketici Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Bülent Yılmaz, yukarıdaki başlığı söyledi: ‘’Zengin daha zengin fakir daha fakir oldu.’’

Veriler, kazancın ve gelirin eşit şekilde paylaşılmadığını açıkça ortaya koyuyor

Yılmaz, ‘’Gaziantep’in dip de yer almasının sorgulanması gerekiyor. Veriler, kazancın ve gelirin eşit şekilde paylaşılmadığını açıkça ortaya koyuyor. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin tavan yaptığını görüyoruz. Ülke genelindeki nüfusun yüzde 1, gelirin yüzde 99’unu alıyor. Böyle bir adaletsiz sistem olmaz. Bu sistemin belli bir zamandan sonra toplumsal patlamalara, çatışmalara ve huzursuzluklara yol açması kaçınılmaz’’ uyarısında bulundu.

Adaletsiz sistemden kurtulmamız gerekiyor

Türkiye’de vergilerin yüzde 69’unun dolaylı vergilerin oluşturduğunu ifade eden Yılmaz, ‘’ Gelir vergisi herkesin kazancına göre ödediği vergi. Ama bu kişinin gelirine göre ödemesi gereken vergi ve adil olan budur. Bir kişi çok kazanıyorsa çok az kazanıyorsa az vergi ödemeli. Devletin topladığı 100 liralık verginin 69’u dolaylı vergi. Araç alırken ÖTV, cep telefon kullanırken Özel İletişim Vergisi, bir ürün alırken KDV ödüyorsunuz. Yani gelire bakmaksızın herkesin ödediği bir vergiden bahsediyoruz ve bu adil bir vergi sistemi değil. Dolayısıyla bu adaletsiz sistemden kurtulmamız gerekiyor’’ dedi.

Yılmaz, ‘’Ülkemizdeki gelir, eğitim ve meslek temelli eşitsizlikleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Hanehalklarının yalnızca yüzde 1,1’inin en üst sosyoekonomik seviyede yer aldığı, buna karşılık yüzde 16,7’sinin en alt seviyede bulunduğu gerçeği, toplumumuzun büyük bölümünün ekonomik ve sosyal açıdan kırılgan durumda olduğunu gösteriyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde dahi, yüksek sosyoekonomik seviyeye ulaşabilen hane sayısının oldukça sınırlı olması; bölgesel ve sınıfsal uçurumların giderek derinleştiğinin kanıtı. Daha da önemlisi, bu uçurum yalnızca gelir farklılıklarını değil, aynı zamanda eğitim süresi ve meslek niteliğindeki eşitsizlikleri de beraberinde getiriyor’’ ifadelerini kullandı.

Yaklaşık her 6 haneden biri en alt sosyo ekonomik seviyede yaşam mücadelesi veriyor

‘Yaklaşık her 6 haneden biri en alt sosyoekonomik seviyede yaşam mücadelesi veriyor’ diyen Başkan Yılmaz, ‘’Ortaya çıkan tablo vatandaşlarımızın satın alma gücünün düştüğünü, eğitim ve mesleki imkanlara erişimde ciddi adaletsizlikler bulunduğunu ortaya koyuyor. Gaziantep gibi üretim ve ticaret kapasitesi güçlü şehirlerde dahi bu eşitsizlikler derinden hissedilmekte, geniş halk kesimleri yaşam maliyetleri karşısında zorlanıyor’’ açıklamasını yaptı.

Tüketicilerin temel ihtiyaçlara erişimi kolaylaştırılmalı

Gelir dağılımında adaletin sağlanması gerektiğini kaydeden Yılmaz, ‘’Ücretler enflasyon karşısında erimeyecek şekilde düzenlenmeli. Düşük sosyoekonomik seviyede bulunan haneleri yukarıya taşıyacak şekilde yeniden tasarlanmalı. Bölgesel kalkınma programları hayata geçirilmeli, özellikle Güneydoğu illerimizde sosyoekonomik dengesizliklerin azaltılması için acil tedbirler alınmalı. Tüketicilerin temel ihtiyaçlara erişimi kolaylaştırılmalı; gıda, enerji ve barınma giderlerinde sosyal devletin koruyucu rolü güçlendirilmeli’’ çağrısında bulundu.