Ermeni ve Yahudiler neden hedef oldu?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Türkiye şöyle veya böyle ciddi bir değişim sürecinden geçiyor.

Devletin ekonomik baskısından bir nebze olsun bağımsız kalabilen bir gazete bile, son yıllarda bizi ne kadar çok çarpıcı gerçekle yüz yüze getirdi.

Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören ile ilgili Taraf Gazetesi’nde ortaya atılan iddiaları okurken, bu ülkede resmi ideoloji ve rejimin toplumu nasıl ayrıştırdığını, farklılıkları nasıl ötekileştirdiğini, tehlike unsuru olarak gördüğü unsurlara karşı nasıl acımasızca bir yok etme planı uyguladığınıbir kez daha görüp, bunca zaman aldatmacalarla dolu resmi tarihle uyutulmuş olmaktan çok büyük sıkıntı duyuyor insan.

Ortaya çıkan gerçekler de gösteriyor ki yalnızca gerçek tarihimizi saklamakla kalmamışlar, aynı zamanda sisteme destek verenlerin işledikleri hunharca cinayetleri örtbas edip, başkalarının servetine konmasına da çanak tutmuşlar.

 

Askeri vesayetin tüm şiddetiyle etkili olduğu, yıllarca ciddi bir asimilasyon sürecinin acımasızca uygulandığı bu rejim, nasıl olup da bize demokrasi diye yutturulabilmiş?

Şimdi, ortaya çıkan gerçeklerle yüzleştikçe1915’lerin, 6-7 Eylül’ün, bu unsurların bir tehlike olmasından değil, ortaya çıkardıkları artı değerlere göz dikilmesinden kaynaklandığını anlamak hiç de sürpriz olmuyor.

                                                                              ***

Türkiye’de birçok üniversite bilimsel açıdan Türkiye’nin gerçek tarihinin ortaya çıkarılması yolunda ciddi toplantılara ve bilimsel araştırmalara yönelirken, Gaziantep Üniversitesi yılda bir-iki kez,  Ermeni meselesinin konuşulduğu bir toplantı düzenliyor. Burada bilimsellikle, gerçek tarihle ilgisi olmayan kafatasçı adamlar konuşup, 1915 sürgününe devletin resmi ideolojisi doğrultusunda gerekçeler geliştiriyorlar.

Mesela geçen yıllarda bu toplantılardan birinde konuşan adamın biri, “Ermeniler 7 milyon Türk’ü öldürdü” gibi, sapıkça bir laf attı ortaya.

Toplantıların sonuncusunda konuşan Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feridun Ata da, “Osmanlı Devleti Ermeniler’i savaş sürecince güvenlik altında bulundurmak için yine kendi toprakları olan bugünkü Suriye sınırları içinde bulunan alanlara göç ettirmek zorunda kalmıştır”diyor.

                                                               ***

Bir milyondan fazla insanın yollarda yaşamını yitirdiği, dünyanın en korkunç vahşetinin yaşandığı bir sürgün, Ermeniler’i güvenlik altında bulundurmak için yapılmış!

Oysa tarihle ilgili asıl gerçek, Doç. Feridun Ata’nın, “Ermeniler, toplum içerisinde güzel bir yer edinip, kuyumculuk, sarraflık, tabiplik gibi alanlarda toplum içerisinde önemli bir konuma ulaşmışlardır. Ekonomik yönden zengin bir topluluk oluşturmuşlardır” şeklindeki tespitinde saklı.

Çünkü, azınlıkları yok etme, sürgüne gönderme, kaçırma harekatlarının temelinde en büyük etken, onlarınservetleri ve birikmiş sermayeleri oldu.

Ermeniler sürülüp, Rumlar yakılıp, yıkılarak kaçmak, terketmek zorunda kalınca, yerleşik toplum olarak elde ettikleri tüm servet ve sermayeye devletin gözetimi ve güvencesi altında bir takım adamlar el koydu.

                                                               ***

Erdoğan Demirören meselesine gelince, yerleşik kültüre sahip oldukları için daha eğitimli, hemen tamamı meslek sahibi, üreten, yaratan ve dolayısıyla da varlık sahibi olan azınlıkların, aslında tehlike olarak görüldüğü için yok edilmediğinin somut örneklerinden biri.

Ermeniler ve Rumlar, yüz yıllar boyu yaşadıkları bu topraklarda üreterek zengin ve varlıklı olmuşlardı, bir şekilde onları ortadan kaldırıp, bu varlığa el konulması gerekiyordu.

Sürgünler, yıldırmalar, kaçırmalar hep bu serveti ele geçirmek içindi.

Öyle anlaşılıyor ki, sürgünlerden canını ve malını zor kurtaranları da Erdoğan Demirören gibiler affetmemiş.

 

 

 

 

Ermeni ve Yahudiler neden hedef oldu?