Az gelişmişlik üslubu

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Merkel ne söylemiş?

Düşüncenin özgürce ifadesi ve toplanma özgürlüğünün demokratik düzende temel hak olduğunu söylemiş.

Gezi Parkı’ndaki orantısız polis gücü kullanımı için, "Hukuk devleti anlayışı, güvenlik makamlarının her zaman orantılı ve uygun hareket etmesini gerektirir” demiş ve  genç eylemcilerle masaya oturma çağrısı yapmış.

Bizim Avrupa Birliği’nden sorumlu bakan ne yanıt vermiş?

"Sayın Merkel kendi seçimlerine yönelik iç siyasi malzemesi arıyorsa bu malzeme Türkiye olmamalıdır. Bu malzemeyi kullanmaya kalkan Sarkozy'nin başına ne geldiğini Sayın Merkel de yakından takip eder, bir kez daha gözden geçirirse Türkiye ile uğraşanların sonunun pek hayırlı olmadığını kendisi de görür."

Hemen belden aşağı saldırı..

Az gelişmiş ülke insanı refleksi.

Karşı seni haklı olarak eleştiriyor da, senin de ona söyleyebilecek lafın yoksa hemen hakaret…

Bunun adına da devleti yönetmek diyorlar işte..

 

Egemen Bağış’ın bu sözleri yakışıksız sözleri üzerine, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu Alman Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, Türkiye'deki göstericilere uygulanan polis şiddetinden "şoke" olduğunu söyleyen Alman Başbakanı Angela Merkel'e yönelttiği eleştirilerin Berlin'de rahatsızlık yarattığı, Karslıoğlu’na iletildi.

Büyükelçimizin Dışişleri Bakanlığı’n çağırıldığı haberi üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu da misilleme olarak apar topar  Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl’ün, Dışişleri Bakanlığı'na çağırılması emrini verdi.

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüşen Pohl’e son dönemde Almanya cephesinden gelen açıklamalardan duyulan rahatsızlığın yanısıra Merkel yönetiminin Türkiye için müzakerelerde yeni başlık açmasının önündeki engelden duyulan rahatsızlık bildirildi.

                                                               ***

Bağış, şimdi, "Bunlar tamamen yanlış amaçla farklı yönlere çekilen cümlelerdir. Orada bir espri vardır. Sayın Sarkozy'nin siyaset sonrası kendi tercih ettiği hobisi ile ilgili bir vurgu vardır. Bunların üzerinde durmak gerektiğine inanmıyorum" diye kıvırtıyor. Aklı sıra karşıyı kandırıyor.

Yaptığı ayıbı başka bir ayıpla kapatmaya uğraşıyor.

                                                               ***

Türkiye, Gezi Parkı gösterilerinde uygulanan devlet terörü nedeniyle Avrupa’nın gözünde çok puan kaybetti.

Son yıllarda demokratikleşme adı altında yaşanan gelişmelere karşılık, demokratik bir eylem karşısında devletin aldığı tavır, polisin gençlere yönelik orantısız güç kullanımı Avrupa’yı ciddi bir endişeye sürükledi.

Nitekim dün Başbakan Erdoğan, polise talimatı bizzat kendisinin verdiğini açıklayarak, bu endişelerin ne kadar haklı ve yerinde olduğunu gösterdi, teyid etti.

“İçişleri Bakanıma ‘24 saat içerisinde AKM’yi temizleyeceksiniz’ dedim. ‘Meydanı ve anıtı temizleyeceksiniz, arkasından da Gezi Parkı'nı temizleyeceksiniz’ dedim. Diyorlar ki, ‘Polise talimatı kim verdi?’ Ben verdim. İşgal kuvvetlerini mi izleyecektik? Dünya zil takıp oynasın diye bunu mu seyredecektik? Oralar temizlendi”

Bir Başbakan demokrat olduğunu, demokrasi aşığı olduğunu daha nasıl anlatsın?!

                                                               ***

Biz nasıl AKP’ye ve Başbakan Erdoğan’a oy vermemiş yüzde 50 olarak bu durumlardan endişeli ve tedirgin isek, Türkiye’yi aralarına almak için yeni bir fasıl açmaya hazırlanan Avrupa da haklı bir tedirginlik ve endişe içinde.

Avrupa Parlamentosu’nun Gezi Parkı göstericilerine karşı polis müdahalesinin sert bir dille eleştirildiği kararının ardından AB Daimi Temsilciler Komitesi de, geçen haftaki toplantısında “Bölgesel Politikalar” ile ilgili 22. başlığın açılması konusunda uzlaşıya varamadı ve Almanya ile Hollanda “çekinceler”ini koydu.

                                                               ***

Karşı taraf her zaman diplomasi terbiyesi içerisinde söyleyeceğini söyleyip, uyarısını yapıyor ve çekiliyor.

Başlıyor bizim tarafta bir salvolar silsilesi…

Az gelişmiş ülke insanı yaygarası…

Bir yandan Türkiye’yi Ortadoğu’nun ve Avrupa’nın fatihi yapacağına kendisini ve Başbakanını inandırmış, bu yüzden yapılan her eleştiriyi zavırlayarak geçiştirmeye çalışan bir Dışişleri Bakanı, bir yandan Avrupa ile ilişkileri düzenleyen değil de mahallede arkadaşlarıyla kavga eden yaygaracı delikanlı ağzı ve edasındaki bakan, diğer yandan, “Astığım astık, kestiğim kestik” havasındaki  külhanbeyi bir Başbakan. Türkiye’yi bu haliyle kim sokar Avrupa’ya?

                                                               ***

Adamlar yine de Türkiye’nin bölge ve Avrupa için ne kadar önemli bir ülke olduğunu bildikleri için aklı selim davranıyorlar.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz önceki gün, “Türkiye'yle ilişkileri kesmemeliyiz. Erdoğan tüm Türkiye (devlet) değildir” demişti.

Dün de İsveç’in Dışişleri Bakanı Carl Bildt,“Bu aşamada Türkiye’nin AB yolunda ilerlemesini tıkamaya çalışmak büyük bir hata olur” uyarısını yaptı.

İnşallah, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westervelle ile Doha’da "dostluk ve ortaklık ruhu” içinde geçtiği belirtilen görüşmesi, ilişkileri yeniden normale döndürür de kaldığımız yerden devam ederiz.

 

 

 

 

 

 

 

Az gelişmişlik üslubu