Sürü değil, kuzu…

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

AKP Kütahya Milletvekili İdis Bal, “Vekil olmak her şey değil. Önemli olan dosdoğru olabilmek, dik durabilmek. Birileri beni vekil yaptı diye doğru bildiğime yanlış demem” dedi, partisi kendini ihraç etmeden de istifa edip ayrıldı.

Ama ne yazık ki, TBMM çatısı altındaki 550 kişinin çok büyük bir yüzdesi için biliyoruz ki, “Vekil olmak herşey demek.”

Bu nedenle de “Ben doğru bildiğimi söylerim arkadaş” demek o kadar kolay değil.

Ya vekilliğin nimetlerini, şatafatını, havasını  tercih edeceksin veya doğru söylemeyi.

İkincisini tercih eden pek bir nadir oluyor.

Dolayısıyla, vekiller İdris Bal’ın söylediği gibi “sürü” değil, genel başkanlarının bağlı birer kınalı kuzusu misali yaşayıp, gidiyorlar.

 

Günlerden beri İdris Bal olayını izliyorum.

Yani ne olacak canım, 300 küsur milletvekilinden biri de aykırı düşünüp, konuşsun, ne olur yani diyor insan.

Ama olmuyor.

İdris Bal’ın kendini savunmak adına söyledikleri şeyler çok hoş.

Ben demokrasinin ne olduğunu biliyorum. İngiltere'de mastırımı, doktoramı yaptım, Harvard Üniversitesi'nde çalışmalar yaptım. Benim anladığım demokraside, hazım kapasitesi vardır, parti içerisinde her şey tartışılır, tabi ki bunlar yapılırken belirli ilkelere uymak gerekir; hem ahlaki hem demokrasi hem de partinin ilkelerine. Ben bugüne kadar yazdığım, söylediğim her şeyin bu ilkelere uyduğuna inanıyorum. Hangi beyanatım, yazım, mülakatım küçük düşürücü olmuş onu merak ediyorum. Şunu kabul ediyorum belli bir partiye girdiğiniz zaman belli prensiplere riayet edeceksiniz. Ama demokrasilerde tamamen ağzınızın kapanması, iradenizin, fikir hürriyetiniz elinizden alınması asla ve asla söz konusu olamaz.

                                                               ***

Yazık ya!

İngiltere’de demokrasi öğrenmiş, demokrasinin mastırını, doktorasını yapmış.

Sonra zannetmiş ki demokrasi dediğin şey, her yerde aynı olur.

Hani demokrasi, demokrasidir diye düz mantık yürütüyor adam haklı olarak.

Ama öyle değil işte!

Başbakan Erdoğan, "Eğer kendine çok güveniyorsan gidersin bağımsız milletvekili adayı olursun. İstediğini, istediğin yerde istediğin gibi de konuşursun. Ama siz kendinize güvenemeyeceksiniz ve o partinin şemsiyesi altında gelip aday olacaksınız. Aday olduktan sonra da partinin politikalarına, partinin kendi iç disiplinine riayet etmeyeceksiniz” diye ona “Demokrasinin nasıl olmayacağını” anlatıyor, o bir türlü anlamıyor!

                                                               ***

Mesela parti politikasına ters düşmemek koşulu ile ağzına ne gelirse fütursuzca söyleme konusunda acayip bir özgürlük söz konusu.

Nitekim, Meclis Başkanvekili ve AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut geçenlerde, gelecek dönemde karma eğitimi kaldırmaya dönük çalışma yapılacağını söylerken, “Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilere birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek” dedi.

Bu sözler kamuoyundan tepki görünce, “Benim kişisel düşüncemdi” diye düzeltti. AKP yönetimi de, “Kişisel düşüncesini ifade etmiş” diyerek, konuyu kapattı gitti.

Konuştu, fikrini söyledi diye kimse onu disipline falan sevketmedi!

Bizdeki demokrasinin böyle kendine özgü, garip kuralları var işte!

                                                               ***

İdris Bal, ihraç talebi ile disipline verildikten sonra da geri adım atmadı.

İhraç talebi ‘tedbirli’ alındığından AK Parti grup toplantılarına katılamayacağım. Bence en ağırı bu. Hoş bir şey değil. Ama benim için önemli olan halkın ötekileştirmemesi. Özgür, hür düşünen insanlarız. Sürü müyüz yani? Bir partiye girince ceketini, paltonu kapıda asmak gibi o partinin şeklini mi alacaksın? İfade hürriyetin, düşünce hürriyetin olmayacak, her şeyi alkışlayacak mısın? Ben rahatım. Vekil olmak her şey değil. Önemli olan dosdoğru olabilmek, dik durabilmek. Birileri beni vekil yaptı diye doğru bildiğime yanlış demem” diye dik duruşunu sürdürdü.

                                               ***

İdris Bal gibi 550 tane adamı nereden bulup da meclise göndereceğiz?

Dolayısıyla, onun İngiltere’de öğrendiği demokrasinin burada hayal olması da doğal!...

 

 

Sürü değil, kuzu…