Hangisi gerçek?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın “AB’nin hazırladığı ilerleme raporunu çarpık görünce, kendi ilerleme raporumuzu yazdık bugün açıklıyoruz” dediği saatlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Akçakale’de Suriyeli muhaliflerin simgesi olan yerel giysiler içinde Suriye Ulusal Koalisyon Lideri Muaz el Hatib ile halkı Arapça selamlıyordu.

Acaba AKP’nin hangi yüzü gerçek ve samimi olan diye düşünüyor insan.

Türkiye’nin yönü gerçekte hangisi?

Aynı durum yerelde de söz konusu değil mi?

Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzebey, Gaziantep ile kardeş ilan etmediği şehir bırakmadı, Bir anlamda kenti dünya ideğişik ülkelerinin kentleriyle irtibatlandırarak barışı tesis etmeye çalışıyor, fakat diğer yandan, kendisi gelinceye kadar kimsenin adını-sanını bilmediği bir Dokurcum Değirmeni hikayesi attı ortaya ve Fransızlar 9 tane çocuğu Dokurcum Değirmeni’nde kurşuna dizdi diye kalkıp bir heykel diktirdi.

O da yetmedi, kaleyi üzerine diktiği asker heykelleriyle bir ucubeye çevirdi.

Şimdi hangisi gerçek ve samimi? Neye göre karar vereceğiz?

                                                           ***

ODTÜ’de 3 bin tane polisi gaz bombaları ile kendisini protesto eden gençlerin üzerine gönderen ve iktidarı döneminde ülkeyi siyasetçiler, gazeteciler ve öğrenciler için cezaevine çeviren Başbakan Erdoğan dün, ''Biz özgürlüklerin iktidarıyız” diye konuşuyordu.

Önceki gün gazetelerde vardı, AKP’nin özgürlükler iktidarında(!) Edirne’de valilik kentte yapılacak tüm eylem ve gösterileri bir genelge ile yasaklamıştı.

                                                           ***

Önceki gün, ''Hamdolsun, milletimizle gönül birlikteliği yapıyoruz. Ben Türk'ü de Arabı da Kürt'ü de seviyorum. Ama Kürt olduğu için, Arap olduğu için, Türk olduğu için değil, yaradandan ötürü seviyorum” diyordu Başbakan Erdoğan.

Ama, bundan tam bir yıl önce Roboski’de 34 tane gencin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilmesi konusunda dut yemiş bülbül gibi susup kaldı.

Bu gariban Kürt gençlerinin katilini, katillerini adaletin karşısına çıkaramadı. Çünkü, suç ortaklarından biri de kendisiydi.

                                                           ***

Başbakan, iktidara geldiği dönemlerde komşularla sıfır sorun diye bir dış politikadan söz ediyordu. Aradan geçen zamanda ilişkileri sonuna kadar germediği tek bir komşu kalmadı. Ve dün, aynı Başbakan Suriye Ulusal Koalisyon Lideri Muaz el Hatib’i yanına almış, Beşar Esad’a “defol” diye haykırıyordu. Komşu bir ülkenin içişlerine bu kadar burnunu sokma hakkını kendinde nasıl ve niçin bulduğunu şaşırarak izledim.

                                                           ***

Milletiyle gönül birliği kurduğunu iddia eden Başbakan Erdoğan, ODTÜ’de eylem yapan ve Roboski’de kaçakçılık yapan gençleri alabildiğine dışlayıp, aşağılarken,

Türkiye’nin gençlerini, "Birileri ellerinde döner bıçakları, molotoflar, demir bilye ve sapanlarla akla hayale gelmeyecek kilit taşları ile dolaşabilir. Ama AK Parti'nin gençliği bir elinde bilgisayarı, bir elinde kuran ile dolaşacak” diye son derece basit cümlelerle, gençleri ayrıştırmakta, kamplaştırmakta sakınca görmüyordu.

                                                           ***

Ne garip bir tecellidir ki, demokrasi ve özgürlük savunucusu Başbakan Erdoğan’dan fırça yedikten sonra yaptığı insani empatiden çark eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile, “Başbakan’dan korkuyor musunuz” şeklindeki soruya, “Ne münasebet, neden korkayım, bu ne biçim laf” diye karşı koyacağına, “Başbakana itiat ederim, hürmette kusur etmem” diye cevap veriyordu.

                                                           ***

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey de, 25 Aralık törenleri nedeniyle yaptığı konuşmada, “Biz artık bilimle, gençlerimizi iyi eğitmekle uğraşıyoruz” demiş.

Bilimle, gençlerini doğru tarih ve pozitif bilimle donatmaya çalışan kafa, ne zaman yapıldığı kesin bilinmemekle birlikte, Roma döneminde gözlem amacıyla kullanıldığı bilinen Gaziantep kalesinin tepesini abuk-sabuk, ne idiğü belirsiz, insanda savaş ve şiddet duygusu uyandıran o ucube askerleri diker mi?

Vallahi al Başbakanı vur belediye başkanına

Bunların hangi yüzüne inanacığımızı şaşırdık kaldık!

 

 

 

Hangisi gerçek?