GTO’da sona doğru!..
“Uzun yıllar sonra Gaziantep Ticaret Odası seçimlerine canlılık geldi, oy verenlerin sayısında uçuk rakamlara ulaşıldı!” diyebilir miyiz?
Pek öyle değil!
Geçen dönem 12 bin üyeden 6 bini oy kullanmış. Yani yüzde 50.
Bu sefer 13 bin üye var, yüzde 57’si oy kullanmış, 7 bin 400 üye…
Bence dramatik bir fark yok. Oysa, Aslan’ın karşısındaki ekip aslanlar gibi çalıştı: Sabah saat 06.00’dan, akşam 24.00’e kadar!
Bu kadar emek, büyük paralar karşılığı verilen ilanlar ve diğer masrafların karşılığında Meclis’teki denge değişmedi.
Değişen, Mehmet Aslan’ın bulunduğu ‘Tekstil Grubu’nda 28 oy farkla Tuncay Kara, Mehmet Teymur ekibi kazandı.
Bundan da şu anlaşılıyor ki, strateji Mehmet Aslan’ı grubunda devirip, Meclis’e sokmayarak yönetimi ele geçirmekmiş!
Ama vuslat tam hasıl olmadı!
Aslan’ın listesini yendiler ama Meclis aritmetiğinde, cebiri iyi bilmedikleri için, ikmale kaldılar!
Herşeye rağmen Mehmet Aslan rahatlıkla Meclis’e girebilirdi.
Yasa değişikliği, seçim kazanan tüzel kişiliklerin belirlediği isimlerin Meclis’e girebilmesine olanak tanıyor. O listeden olmadı, başka bir listeden girebilirdi. Nitekim, rakibi de ihtiyatlı davranmış, birkaç listeyi elinin altında tutmuştu!
‘Prokhorovka’ felsefesi, şu veya bu nedenle masalardan, tartışmalardan, seçimlerden ‘çekilmek yenilmektir.’
“Yarın başkaları arkamdan neler söylemez?” “Etik olmayan bir davranış gibi geliyor bana!..” “Yarın her fırsatta bunu karşıma çıkarırlar!” gibi fantazilerle yarıştan çekildi!
“Demirden korkan, trene binmez!” deyişi de böylece raydan çıkıp devrilmiş oldu!
Neyse, böylece bir devir kapanmış oldu!
Öyle böyle değil, çeyrek asırlık bir devirden bahsediyoruz.
Nasıl olsa daha yazacak çok zamanımız olacak.
Yarın, Cuma günü Meclis, hem başkanını, hem de yönetim kurulunu ve başkanını seçecek.
Görünen o ki, Ali Yener Meclis Başkanı, Cengiz Uygun da yönetim kurulu başkanı seçilecekler.
‘Değişim mi?” “Değiştirildi mi?”
Siz karar verin.
Kebabın kutsallaştırıldığı duydunuz mu?
CNN International muhabiri Talya Arditi Türkiye’ye ‘kebap’ konusunu araştırmak için gelmiş.
CNN’in internet sitesinde kebapla ilgili yazısına bakın nasıl bir değerlendirme ile başlamış:
“Dünyada iki çeşit et yemeği vardır: Türk kebabı ve diğerleri!.."
Aman Tanrım! Ben kebabın bu kadar methedildiğini hiç duymamış, okumamıştım. (Dr. Asım Güzelbey duymasın, inme iner, Allah korusun.)
Talya Hanım, Türkiye’de epey restoran dolaşmış, tabii Gaziantep’e de gelmiş. CNN International'ın internet sitesindeki yazısına şöyle devam ediyor:
"Eti bir şişe geçirin ve ateşin üzerinde pişirin. Tanrılara layık yemeğiniz kısa sürede hazır olacak."
Nasıl ama…
"Etle ilgili bu kutsal kuralı Türkiye'den başka bir ülke anlayamaz" diyen Arditi, kebap restoranlarının birçoğunda aperatif olarak sunulan ve en az ana yemek kadar lezzetli olan mezelerin de mutlaka tadılması gerektiğini belirtiyor.
Yazısının sonunda da Türkiye’nin en iyi kebap restoranlarını sıralıyor.
İstanbul, Adana ve Erzurum’dan birer, Gaziantep’ten iki kebap restoranını bütün dünyaya duyuruyor ve tavsiye ediyor.
Burhan Çağdaş ile Halil Usta…
Sevgili Atilla Karaduman’a not…
Her zaman kazananları yazmışın! Doğru.
Kaybedeni yazmışın! Yanlış.
Ama asıl ‘Kazandık’ deyip sevinirken, son durumda sükutu hayale uğrayıp ‘Kaybedenleri’ yazmamışın! Eksik!
İki yanlış bir doğruyu götürür hesabı yapmayalım da, yine de geçer not verelim!