Uyuşturucu işinden daha karlı bir iş!..
Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Zekeriya Mete Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretenlere ateş püskürdü.
Şekerli mamuller üreten sanayiciler, NBŞ piyasasında kartel olduğunu ileri sürerek fahiş karlar elde edildiğini iddia etti.
Habertürk Gazetesi’ne demeç veren Zekeriya Mete, sektörün iki firmanın elinde olduğunu belirterek, “Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda Gaziantep’te açtığı fabrika dahi yurtiçine şeker satamıyor” dedi.
Zekeriya Mete’nin sektörle ilgili verdiği rakamlar dehşet! “NBŞ firmaları şekeri 0.63 TL’ye üretip 2 TL’ye satıyor. Kiloda 1 dolar kazandıkları düşünüldüğünde iki firmanın sadece 2013 yılı karı 325 milyon dolar olması gerekiyor. Böyle bir kar uyuşturucu işinde bile yok!.”
Böyle karlı bir kartelin ortağı olmak için 60 milyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var, o kadar!
Bu yatırımı yapacak Antep’te çok firma var.
Ne duruyorlar acaba?!.
(NBŞ’yle ilgili bilmemiz gerekenler, yarın)
Testi kırılmadan bir politikacının hezeyanı!..
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Antepli hemşerimiz Melih Gökçek, Ankara’nın bilbordlarını Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan’ın resimleriyle doldurmuş.
Menderes’in resminin altında; Astınız!
Özal’ın resminin altında; Zehirlediniz!
Erdoğan’ın resminin altında; Yedirmeyiz! Yazılmış.
Menderes ve Özal’ın resimlerinin altındaki yazılar bence de doğru.
Ama Melih Gökçek bunları yapanın kim olduğunu yazmıyor.
Ancak bunları yapanın kesinlikle meydanları dolduranlar olmadığı su götürmez bir gerçek. En azından yaşları tutmuyor. Yani, bilbordlardaki hikayenin muhatapları değiller.
Bu durumda benim aklıma Nasreddin Hoca’nın ünlü "Testi kırıldıktan sonra dayak neye yarar!" hikayesi geliyor…
Hayaller ve gerçekler…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tırmanış halinde.
Batı ve Türkiye’de bir kesim Gül’ün Gezi Parkı direnişi sırasında takındığı tavrı devlet adamına yakışır nitelikte bulmuş ve çok takdir etmişti.
Hatta Gül’ün “Mesaj alınmıştır” demeci ile “Demokrasi yalnız seçim sandığı değildir” yorumu hemen herkesi rahatlatıp moralleri yükseltirken, Başbakan Erdoğan’ın tepkisini çekmişti!
Bütün bunlardan sonra, Gül’ün alkol yasasını bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye iade etmesi beklentisi veya hayali içine girilmişti!
Ama gerçekleşmedi ve Gül yasayı aynen onayladı.
Bu yasa zaten AK Parti tabanını ziyadesiyle memnun eden alkol tüketimini neredeyse yasaklayan ciddi bir ‘yaşam tarzına müdahale’ yasası!..
Cumhurbaşkanı nihayetinde bir politikacı. Yaşı henüz genç ve daha uzun yıllar milletine hizmet arayışı içinde…
Batı tarafından memnuniyetle karşılanan çıkışlarından sonra kendi tabanına ters düşmesi, arasının Erdoğan’la bozulmasını beklemek pek gerçekçi olmazdı!
Artık şurası iyice belli oldu ki; iki lider, iki kardeş veya nasıl bir sıfat yakıştırırsanız, Gül ile Erdoğan arasındaki rekabet her geçen gün kızışıyor.
Birisi ‘Başkan’ olacak, diğeri inzivaya çekilecek, böyle bir şey olmayacak!
Gül ile ilgili beklentilerim veya hayalim gerçekleşmedi!
Şimdi de, Süleyman Demirel’den beklentilerim var.
Demirel, duayen lider, akil insan, yılların deneyimli ve zeki politikacısı olarak Gezi Parkı’na gitse de direnişçilere, “Merhaba çocuklar, nassınız? Gençler, siz bizim geleceğimizsiniz, sizleri çok seviyor ve destekliyorum” dese, ne güzel olurdu, değil mi?
Gençlerin arasında mutlaka bir hınzır çıkar, şu soruyu sorabilirdi:
“Ama efendim, siz değil miydiniz, ‘Sokaklar yürümekle aşınmaz!..’ diyen!”
O da mutlaka ünlü deyişini tekrarlardı:
“Çocuklar, dün dündü, bugün de bugün!..”
Belli mi olur, bir bakarsınız Demirel Gezi Park’a gidivermiş!..
Başarması çok zor iki iş!..
1. Bir başkasının beynine kendi fikirlerinizi yerleştirmek.
2. Başkasının parasını kendi cebinize koymak.
İlkini başarana ‘Öğretmen’ denir.
İkincisini becerene de ‘Politikacı’ denir!
Bu ikisini de başarana ‘eş/karı denir.
İkisini de beceremeyene ise ‘eş/koca’ denir!