Türkiye’de olumlu şeyler de oluyor
Bu son derece gergin ortam sürerken iş dünyasının ne kadar tedirgin olduğunu bilmem anlatmaya gerek var mı?
Böyle bir ortamda nasıl yatırım yapılır?
Yatırım yapılmazsa, ekonomi büyüyemez. Bu sene hedef en az yüzde 4 büyümekti. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz?
İnsanlar ceplerindeki parayı harcamaya korkarlarsa, bırakın büyümeyi, ekonomi felç olur.
İktidar yedi düvelle çarpışıyor! Her yerle, her şeyle kavgalıyız. Tesadüfen aramızın iyi olduğu varsa, onu da azarlayıp hakkını avucuna koyuyoruz!
İç huzurluk had seviyede! Ülke zaten bölündü, daha da küçük parçalara ayrılmaya çalışılıyor.
Halka doğruları söylemeyen lideri, “Çok başarılı bir siyasi taktisyendir” diye yüceltiyoruz!
Eleştiriler kişisel boyutlara da ulaştı.
İsim vermeden daha önce Koç Üniversitesi’nin kurulduğu alanda 80 bin ağacın kesildiğini (iki mahkeme kararına göre bir tek ağaç bile kesilmedi) iddia eden Başbakan Erdoğan, dün de yine isim vermeden Koç ailesine ait Divan Oteli için ağır iddialarda buludu: “Diyorlar ki “otele polis saldırdı!” Durup dururken saldırmadı. O meydanlarda polisle çatışanlar oraya gitti. Oranın sahipleri de onlara güzel bir ev sahipliği yaptı. Onların peşinden polis oraya girdi. Biliyorsunuz yasalarda yataklık etmek de suçtur. Bu bir yataklık etme suçudur aslında.”
Bu kadar olumsuzluğun içinde dün TÜSİAD, Cizre’ye Türkiye’nin en önemli işadamları ile çıkarma yaptı.
Cizre'de tarihi 14. yüzyıla dayanan, önemli düşünürlerden Molla Ahmed Cezirî'nin ders verdiği dönemin üniversitelerinden Kırmızı Medrese'de toplanan patronlar bölgeye ilişkin yatırım planlarını Kürtçe kelimelerle süsleyerek açıkladılar. Mustafa Koç, Güler Sabancı, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Ümit Boyner, Nihat Özdemir duygulu konuşmalarıyla bölge insanları ile hemem kaynaştı.
Bu önemli orgazinasyonun lideri, şimdilerde Irak’taki yatırımlarının başında duran çok ünlü sanayici ve işadamı Cemal Kadooğlu’nun TÜSİAD Bölgesel Kalkınma Politikaları Başkanı olan oğlu Tarkan Kadooğlu mutluluğunu şu cümlelerle anlattı:
"Nasıl ki bundan binlerce yıl önce Nuh'un gemisinde yeni bir dünya için aynı gemide olduysak; hataları, sevapları, günahları geride bırakarak yeni bir sayfa açmak için o gemiye bindiysek; bugün bunun bir benzerini Cizre'de Nuh'un gemisini karaya oturttuğu yerde yine yapabiliriz. Bu buluşma Nuh'un Gemisi'nin bizlere aktardığı mirasın, yenilenmenin, yeni bir sayfa açmanın, yeni bir şans vermenin buluşmasıdır. Tüm ülkenin barış heyecanı yaşadığı bir zamanda Cizre buluşması işte böyle özel bir anlam ifade ediyor."
Bu ülkede güzel şeyler de oluyor.
Yatırımların ‘barış süreci’ne büyük katkısının yanısıra ekonomik kalkınmayla da bölgeden diğer illere iş için gidenler azalacaktır.
Topyekun kalkınma, hayat standardının artmasıyla iç huzura, barışa büyük katkısı olacaktır.
Yorumsuz
Önceki gün Vatan Gazetesi’nde okuduğum resimli bir haber de:
“Fenerbahçe’yi desteklemeye gelen yaklaşık 500 kişilik taraftar grubunun içinde Gaziantepspor’un eski başkanı Celal Doğan’da yer aldı. Fenerbahçeli taraftarların hem Fransızca hem de İngilizce olarak yazdıkları dövizlerde, 25 milyon Fenerbahçeli taraftar olarak UEFA sana sesleniyoruz: Fenerbahçe adalet istiyor” ifadeleri yer aldı.
‘Adalet’ Türkiye’de centilmendir…
Türkiye’de yaşayan hemen herkes adaletten dertlidir!
Geçen gün bir ankette okudum, adaletin tarafsız olduğuna inanan kimse pek kalmamış.
Belki tarafsız olmayabilir ama nezaket ve centilmenlik anlamında, insanı şaşırtan şu örnek beni çok duygulandırdı.
“Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın , Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısında savcılar Zekeriya Öz ve Mehmet Berk’e hakaret ettiği gerekçesiyle 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın 3. duruşması görüldü. Aziz Yıldırım'ın, davanın 3. duruşmasına da katılmaması avukatlar arasında gerginliğe neden oldu.
Bunun üzerine söz alan avukat Metin Gadiş, “Sürekli mazeretleri var. İkinci mazeretleri oldu bu" dedi. Bu sırada duruşma için yeni bir gün vermeye çalışan Hakim Ballı’ya müvekkilini araması gerektiğini söyleyen Aziz Yıldırım’ın avukatı Abdurrahim Erol, duruşma salonundan ayrıldı. Tekrar duruşma salonuna gelen avukat Erol, Aziz Yıldırım’ın gelecek hafta müsait olduğunu, mahkemeye zaman ayırmaya çalışacağını belirtti.
Tekrar söz alan avukat Metin Gadiş ise, “Biz mazeretlerini kabul etmiyoruz. Sanık hakkında yakalama talep ediyoruz. Geçtiğimiz celse de sağlık sorunları olduğu gerekçesiyle mazeret bildirmişlerdi. Ama aynı gün Futbol Federasyonu yetkilileri ile görüştü. Mahkemenin oyalandığını düşünüyoruz" diye konuştu.
Şike Davası sanıklarından olan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın geçtiğimiz Temmuz ayında Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada savcılar Mehmet Berk ve Zekeriya Öz’ü kastederek hakaretlerde bulunduğu ileri sürülmüş, Yıldırım hakkında kurulda sarfettiği kelimeler nedeniyle ‘hakaret’ suçunu işlediği gerekçesiyle 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Okuduğunuz aynen doğru.
Sakın bir daha adalete dil uzatmayın!
Avukat müvekkiline telefon açıyor, “Sayın hakim gün verecek, acaba ne zaman müsait olursunuz?” diyor.
Böyle nezaket ve kibarlığın dünyanın başka bir ülkesinde olabileceğini düşünemiyorum.