Celal Doğan nihayet…
Gaziantep’in yetiştirdiği bir politikacının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına talip olması, nereden baksanız heyecanlandırıcı, gurur verici bir olay.
Türkiye ekonomisinin yüzde 60’ını yöneten, daha doğrusu Türkiye’nin yarısına bedel olarak kabul edilen dev bir metropolün şehri emini olmak istemek, cesur ve taktir edilmesi gereken bir hedeftir.
Celal Doğan bu işin üstesinden gelebilir mi?
Kişisel kanaatım gelir, hem de fevkalade gelir.
Şimdilik iki rakibi var.
Gürsel Tekin ve Mustafa Sarıgül.
Sarıgül epey tartışmalı bir isim, henüz partiye kaydı bile yok. Ancak etrafta dolaşan “Sarıgül cemaata, cemaatte Sarıgül’e sıcak bakıyor” lafı epey etkili olacağa benziyor. Ama şu gerçeği de belirtmek lazım: “Deniz, Sarıgül’e, Sarıgül’de Deniz’e feci soğuk bakıyor.”
Belki de bunun için Celal Doğan, bir an önce adaylığını açıklayarak öne geçmek ihtiyacını hissetti. Şöyle de olabilir; Sarıgül’den kurtulmak isteyen bazı CHP’liler, stratejik bir hamle ile Celal Doğan’a “Haydi Celal, tam zamanı…” demiş olabilirler. Bilirsiniz, CHP’de bu ince işlerin tasarımı itinayla yapılır sonra da üstün beceriyle icra edilir!
Gürsel Tekin ise hem çok istekli, hem de güçlü bir rakip. Çünkü İstanbul’u çok iyi tanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, İBB için aday olduğunda, partinin oylarını artırırken yanında hep Gürsel Tekin vardı ve başarıda önemli katkısı oldu.
Peki, Gürsel Tekin aday olsa kazanabilir mi?
Zannetmiyorum!
Celal Doğan’ın aday olması halinde daha şanslı olacağını düşünüyorum.
Doğan’ın önemli bir özelliğinden başlayalım.
Bugünün çoğu politikacısı ayrıştırıcı. Güçlerini toplumu ayrıştırarak pekiştiriyorlar. Sert ve ağır söylemler adeta ruhlarını besliyor! Ağızları ile kulakları arasındaki mesafe o kadar uzun ki, iki organın birbirinden haberi olmuyor!
Celal Doğan birleştiricidir. Bir şekilde tesanütü sağlar. Hatırlayacaksınız, ilk kez Gaziantep’te verilen birlik ve beraberlik mesajı ülkede olumlu karşılanmıştı. Vali, Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanı, Emniyet Müdürü, Defterdar birlikte resim çektirerek topluma huzur ve güven verirlerdi.
Celal Doğan’ın İstanbul’daki Kürtlerin ve Doğulular’ın oyunu alması için fazla bir çaba göstermesine gerek yok.
MHP’liler İstanbul’da kazanamayacakları belediyeler için partilerine değil, beğendikleri adaylara oy veriyorlar.
Örneğin, MHP’nin İstanbul’da 2009 yerel seçimlerdeki oyu yüzde 5.1 iken, genel seçimlerde aldığı oy yüzde 9.39. Bu önemli oy potansiyelinden Doğan faydalanabilirse, seçimi kazanabilir.
Doğan’ın AK Parti’den de oy alabileceğini tahmin ediyorum.
2009’da AK Parti yüzde 44.2, CHP yüzde 37 oy almış. Yedi puan kapatılmayacak bir oran değil. Hele de aradan 5 sene geçikten sonra!..
Doğan, Gaziantepspor’un başkanlığını yaptığı zamanda çok popülerdi. İyi bir isim yapmıştı, o dönem. Seçimde bunun faydasını görecektir.
Yine kulüp başkanlığı zamanında İstanbul’un büyük takımları ile Antep’e gelen Türkiye’de söz sahibi işadamları ile hep yakından ilgilendi, sıcak misafirperverlik gösterdi. Bunun da karşılığını alacağını tahmin ediyorum.
Doğan’ın en derinden, doruğa kadar çok geniş bir çevresi var. Nurgün Balcıoğlu’nun yıllarca önce yazdığı Celal Doğan’ın hayatını anlatan kitaba bir göz atarsanız, ne dediğimi daha iyi görebilirsiniz.
Fırtınalı öğrencilik yıllarından, CHP Genel Yönetim Kurulu üyeliğinden, belediye başkanlığına, kulüp yöneticiliğine kadar bulunduğu önemli pozisyonlar çevresinin hep genişlemesini sağlamış. Şimdi hasat zamanı.
Kabul eder misiniz, bilmiyorum ama politikacılarda fiziki duruş çok önemli. Doğan’ın kalıbı, boyu, gösterişi kendisine önemli avantajlar sağlıyor. Yılların kazandırdığı güzel ve donanımlı konuşma tecrübesini de buna ilave etmek gerekir.
İstanbul’daki Antepliler’in sayısının 400-500 bin arası olduğu tahmin ediliyor. Bunlar hem oy verecektir, hem de, daha önemlisi, seçim sırasında sahaya çıkıp gönüllü olarak çalışacaklardır.
Zincirbozan’lı demokrasi mağduru Celal Doğan’ı aslında diğer iki adayla mukayese edip, yarıştırmanın bile hem haksızlık, hem de vefasızlık olacağını düşünüyorum.
Şimdi gelelim, Doğan’ın en büyük kozuna…
Celal Doğan, Tanrı vergisi çok şanslı bir adam. Başbaşa geçecek bir seçimde şansı ona mutlaka yardım edecektir.
Celal Doğan’ın yumuşak karnı yok mu?
Olmaz olur mu?!
Piyasaya mutlaka kaset haberleri sürülecek ve ilgili merciler(!) ünlü ‘Barbi operasyonu’ ses bantlarını (Yeni adı ile tapeleri) el altından gazetelere dağıtacaktır.
Ancak, bu bayatlamış mamullerin piyasada iyi iş yapacağını pek zannetmiyorum. Belki Doğan başka tedbirlerde alacaktır. Özel hayatla ilgili tapeler, resimler vb artık eskisi gibi iş yapmıyor.
Ve nihayet…
Celal Doğan yalnız değil.
Futbol Federasyonu Başkanlığı için Sedat Peker destekli Mehmet Ali Yılmaz’la yarışını hatırlayın, yeter!
Bunlar önemli faktörler.
CHP, Doğan’ı aday gösterir mi bilmiyorum. Partinin doruklarından aldığım özel bilgiye göre, Sarıgül’ün şansı yok. Ancak, şimdilik Gürsel Tekin’in adaylığı daha ağır basıyor.
CHP seçim kazanmak istiyorsa, Celal Doğan’ı aday gösterecek. Bu kadar basit.
Bir de…
Yaşı 70 olduğu için, ucube eleştiri üretenler var. Batı standartlarına göre yaşamının en verimli devresinde; sıkıntısı yok, stresini kontrol etmeyi beceriyor, sağlığına dikkat ediyor, hala hırslı ve başarı peşinde…
Belki bir nakıs; yaşı ilerledikçe ‘kin’ genleri kompleks hücrelerini tahrik ediyor!
İnsanlar geçmişte yaptığı hataları, yanlışları, vicdansızlıkları örtmek için yavuz hırsız misali davranmamalı. Hayatın, hala alınacak derslerle dolu olduğunu hiç unutmamak gerekir.