Antepfıstığı ambarcılığı

YAYINLAMA: 10 Eylül 2013 / 20.00 | GÜNCELLEME: 10 Eylül 2013 / 20.00

Farkında mısınız, antepfıstığı tüketiminde alışkanlık değişiyor!
Türkiye artık bizim antepfıstığını daha ziyade tatlılarda ve çikolatada tüketiyor.
Bunun içindir ki, her sene artan miktarda boz fıstık üretimi yapılıyor.
Hem daha karlı  hem de daha kolay
Fıstığın yok yılı olması geçtiğimiz yıllarda sorun yaratmazdı. Ama tüketim o kadar arttı ki, üretimdeki artış yetişemiyor!
Fıstık fiyatının artması nerede ise memleket meselesi oldu, bütün yaygın basın birinci sayfadan verdiler haberi. İlgiyle okunan haber baklava severleri çok üzdü! Çünkü, sorun yalnız fıstık değil, asıl mesele baklava fiyatının artacak olması…
Görüyorsunuz değil mi, baklava haberi oldu mu bütün Türkiye dikkat kesiliyor! Vizyondan nasibini almamışlar ise, “Biz Antep’i baklava şehri olmaktan kurtardık, dünyanın en büyük ve gelişmiş 10 şehri arasına soktuk” diyebiliyor! (Bu vizyon (!) kaç dilim baklava eder diye bir hesap yapmaya çalıştım, olmadı, beş kuruş bile etmedi!)
Neyse, asıl konum bu değil, ama dünyanın en güzel, en emekli, en muhteşem tatlısına dil uzatanlara dayanamıyorum, her seferinde cevap veriyorum!
Baklava, Gaziantep’in bütün dünyaya, insanlığa çok değerli bir armağanıdır. Ve dünya döndükçe baklava her zaman Antep’in adıyla anılacaktır. Çünkü en iyi baklava yalnız bu kentte yapılabilmektedir. Malzemenin en iyisini alın dünyanın neresine giderseniz gidin, en iyi ustaya yaptırın ama bilin ki asla Antep’te yapılan kadar güzel olmaz.
Bazı yerel gazeteler, “Fıstıkta kayıtsız olarak stokçuluk yapılıyor” diye haber yapmışlar. Bu işin kibarcası, biz ‘ambarcılık’ deriz! Yeni bir şey değil, çok eskiden beri ‘ambarcılık’ yapılır! Ambarc›l›k bazılarının geçim kaynağıdır, başka iş bilmezler, yalnız bunu bilip yaparlar.

Bazı Antepliler’in ticaretten anladıkları aynı arsa gibi bir malı alıp saklamak, para edince de satmak! Bu anlaşılabilir bir ticaret, bir lafım yok. Ama, fıstığı bu işe alet etmek yakışıksız bir durum. Bunu yapan epey insan var, hatta benim de uzaktan bir akrabamın hayatı bunun üzerine kurulu.
Kayıksız kuyutsuz, vergisiz çok kazançlı bir iş!
Hemen her sene yazıyorum, bu yüzden trilyorlarca lira ciro yapanların vergi listesinde adına bile rastlanmıyor.
Öyle zannediyorum ki, Vergi Dairesi Başkanı Erol Bey, bizim fıstığı ve baklavayı biraz sevse bu işin üzerine giderdi.
Sezondan önce boz fıstık içi 40 liraya alınabiliyordu, şimdi 65-70 lira oldu. Lütfen bir kenara yazın, yıl sonunda 100 TL. olacak!
Keşke üretici kazansa, ne gezer, bütün paray ambarcılar kazanıyor.
Vergisiz, kemiksiz, fileto kazanç!
Türkiye’nin kaderi bu, üreten kazanmaz, aracı kazanır. AB ülkelerinde bunu adama yaptırmazlar! Ama bir kilo bile ürünün hesabını sorarlar! Orada esas olan üreticidir.
Yerel başka bir gazete ise konuyu başka bir yönden ele almış. “Ünlü baklavaclar yapacakları zamma zemin hazırlama telaşındalar…” diyor.
Ben bu düşünceye katılmıyorum. ‘Ünlü baklavacılar’ın nasıl üretim yaptıklarını iyi bildiğim için, sade yağ, şeker, boz fıstık ve sert buğdayın kalitelisini kullanımından taviz vermedikleri için maliyetleri yüksek.
Artırılmış fiyatlarını İstanbul’daki pastanelerde satılan tatlı fiyatları ile mukayese edince bizim baklavanın fiyatı hep masum ve mütevazı kalıyor.
Asla, Antepliler baklavanın tadını bozmuş, dedirtmemeliler. Zaten isteyenler için normal yağ, glikoz, karışık buğday ve karışık fıstıktan yapılmış baklava ucuza satılıyor. Onun da piyasası var.
Gaziantep’in yetiştirdiği büyük yazar, Şakir Sabri Yener, antepfıstığını ‘kırmızı mantolu hanım’ diye tasvir eder, yine pazara geldi bizi mutlu etti, diye yazar. Ne kadar güzel ve doğru bir yakıştırma… Keşke Erol Bey, bu güzel kırmızı mantolu hanıma askıntı olan rantçıları, paragözleri yakalasa da canlarını yaksa, Antepliler’in kırmızı mantolu hanımının intikamını alsa!..
Bir umudum da, yeni seçilen borsa başkanı Ahmet Bey.
Bir şeyler yapmak istiyor, fıstık ta onun önemli bir konusu. Lisanslı depoculuk, devlet desteği gibi önerileri var. Eskiden bu önerileri yapsaydı iyi niyetle karşılardık. Ama artık söz ve makam sahibi oldu. Öneriye gerek yok, ne gerekiyorsa elini taşın altna koyup yapmal, o kadar!

 

ÖZÜR

Dünkü yazımın başlığı, "Umsuruk" olması gerekirken, "Umsuluk" olarak çıkmıştır, okurlarımdan özür dilerim.

Antepfıstığı ambarcılığı