Mustafa Sarıgül üzerine derleme
Bir kesimin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını istediği, büyük devlet ve halk adamı, halen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, yılan hikayesine dönen CHP’ye dönüş planıyla ilgili nihayet bugün (dün) basına konuştu:
“CHP’ye yeniden üye olabilmem için daha önceden partide benimle ilgili alınmış olan ihraç kararının ortadan kaldırılması gerekiyor. Dolayısıyla Ekim ortalarında veya en geç Kasım başında yapılacak Parti Meclisi toplantısında hakkımda verilmiş olan disiplin suçunun kaldırılması sağlanacak.
Bir an önce CHP’li olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olmak istiyorum. Kılıçdaroğlu ve kurmay ekibi de beni partide görmek istediklerini belirttiler. Şişli artık bana dar geliyor. İstanbul’un tamamına hizmet etmek istiyorum. İnanıyorum ki, CHP gibi büyük bir parti bana bu fırsatı verir. Ben de enerjimi bu yolda yani İstanbullulara hizmet yolunda harcarım. Halkıma hizmet etmeyi çok seviyorum, önümüzdeki günler neler getirir bilinmez. Ama ben bütün bunları düşündüğümde inanın uykularım kaçıyor, geceleri uyuyamıyorum. İstanbullu hemşehrilerime hizmet etmek inşallah CHP’de kısmet olur, bu konuda iyi bir haber gelir diye bekliyoruz.''
Şimdi bu beklenen demeçten sonra bir de aşağıda daha önce basında çıkan şu yazıyı okumanızı istiyorum:
"Sarıgül, İstanbul’da kazanabilir mi: Kazanır. Ancak silah dayasanız adaylığını koymaz! Çünkü o sadece Şişli’deki ‘dükkanın’ açık kalmasının peşinde.
İstanbul’un trafiği en keşmekeş, havası en kirli, en fazla çarpık kentleşmenin olduğu ilçesi hangisidir desem… Ve en borçlu belediye hangisidir diye eklesem… Ne cevap verirsiniz… Ben tüm soruların cevabını peşinen söyleyeyim: Şişli…
Peki nasıl oluyor da Şişli’nin başkanı Sarıgül en başarılı belediye başkanı olarak biliniyor? Ve Şişli yetmiyor solun yeni umudu olarak pazarlanmaya çalışılıyor. Kendi kendinize sordunuz mu? Ben sordum… Bu sorunun cevabı Mustafa Sarıgül’ün PR’larla örülü yaşamında gizli. Gelin o zaman birlikte ‘solun son umudu’ olarak pazarlanan Sarıgül’ün gerçek hayat hikayesine bir uzanalım…
Mustafa Sarıgül 1956′da Erzincan’ın İliç İlçesi’ne bağlı Güngören Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu Güngören’de okudu. Ailesi birçok Anadolu köylüsü gibi köyünde geçinemiyordu. İstanbul’un yolunu tuttular. Babası Hakkı Bey’in bir mesleği yoktu.
Merkez Mahallesi, Yeniyol Sokak, 4 No’lu Park Apartmanı’nın apartman görevlisi oldu. Hakkı Sarıgül çocuklarını zor koşullarda da olsa okutmak istiyordu. Mustafa, Şişli Ortaokulu’na kaydoldu. Ardından ise Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi’ne gitti. Dönemin bakanı Mustafa Üstündağ’ın başlattığı 3 aylık öğretmenlik kursunun ardından öğretmen olarak çıktı. Ancak tek bir derse dahi girmedi. Onun gözü hep yükseklerdeydi.
Mustafa Sarıgül, önce Kağıthane Belediyesi’nde çalıştı. Ardından İETT sınavlarına girdi. Sınavı birincilikle kazandı. Siyasi rakipleri Sarıgül’ün bu başarısını ‘gülümseyerek’ dinliyorlar. Onlara göre Sarıgül, rüşvet vererek sınav cevap anahtarını ele geçirmişti. Yoksa yazılıda 100 alırken neden sözlüde 58 alsındı?
Mustafa Sarıgül, artık hayatının kurgusunu değiştirecek iki kurumla neredeyse aynı zamanlarda tanışmıştı… CHP ve belediye…
CHP gençlik kollarına üye olmuş ve belediyenin İETT’sinde çalışmaya başlamıştı. CHP’de kendisine örnek aldığı isim ise İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu’ydu.
Köksaloğlu aslen Sivas Suşehri doğumluydu. O da Mustafa Sarıgül gibi belediye meclis üyeliğinden gelmiş, 1973 seçimlerinde İstanbul Milletvekili seçilmişti. Mustafa Sarıgül, Köksaloğlu’nun evinden çıkmıyordu.
Abdurrahman Bey’in iki kızı vardı: Hülya ve Aylin.
Hülya Köksaloğlu’nun kalbi delikti. Doktorlar fazla yaşamayacağını söylemişlerdi. Eve gelip gidişleri sırasında Mustafa Sarıgül, Hülya’ya ilgi duydu. Hülya da bu hastalıklarla örülü yaşamında bir kez olsun gelinlik giymek istiyordu. Baba Köksaloğlu itiraz etti. Mustafa Sarıgül’e güvenmiyordu. Fakat hasta kızının son isteğini geri çeviremedi. Tek bir şart koştu: ‘Çocuk yapmayacaksınız.’
Zaten bunu doktorlar söylemişti: Hasta kalbi gebeliğe dayanamazdı.
Mustafa, çocuk olmayacak sözü vererek evlilik iznini kopardı. Artık İstanbul CHP’nin en önemli isminin damadıydı.
Ancak tabii ki kayınpederine verdiği sözü tutmadı. Hülya Sarıgül hamile kalmıştı. Mustafa’ya göre çocuk yapmak, Allah’ın bir ‘emri’iydi. Emir’e karşı çıkılmazdı. Doğan çocuklarına ‘Abdurrahman Emir’ ismini koydular.
Abdurrahman Köksaloğlu’nun Abide-i Hürriyet Caddesi’ndeki Pirelli Lastik bayisinin de adı ‘Oto Sivaslı’ydı. Aynı zamanda otopark işletmeciliği ve taksi işletmeciliği de yapıyordu. İki ülkücü militan akşam saatlerinde lastik bayisinin önüne geldi. Biri kapıda gözcülük yaptı. Diğeri içeri daldı. Masasının başında çalışan Abdurrahman Bey’e 2 el ateş etti. Her iki kurşun da kalbine saplanmıştı.
Abdurrahman Bey ayağa kalktı, zorlukla da olsa dükkanın depo bölümüne kadar süründü. Orada yığıldı. Ameliyata alınan Abdurrahman Köksaloğlu kurtarılamadı.
Köksaloğlu’nun ölümünden sonra dükkanda işleri toplamaya çalışan iki kişi vardı. Biri genç damat Mustafa Sarıgül, diğeri getir götür işlerine bakan Bayram Özata!..(Bayram Özata sonraki yıllarda değişmeyen Belediye Başkan Vekili oldu. Ayrıca Bayram Bey’in ticarette de işleri rast gitti. Özata Şirketler Grubu’nu kurdu. Sarıgül’ün siyasi rakipleri Abdurrahman Köksaloğlu’nun öldüğü gün çelik para kasasının kaynak makinesiyle kesildiği iftirasını (!) da attılar. Oysa zaten Sarıgül’e yüklüce bir servet kalmıştı. Kaynak makinesine lüzum yoktu!)
Abdurrahman Köksaloğlu’nun cenazesinde tabutu dönemin İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil’le birlikte omuzladı. Artık yakınlaşma sırası Aytekin Kotil’e gelmişti.
Babasının ölümünden bir yıl sonra Hülya Sarıgül de yaşama veda etti.
Bu arada Mustafa Sarıgül’ün siyasette yıldızı parlıyordu. 1987 genel seçimlerinde ön seçimle girdiği seçimlerden parlamentonun en genç milletvekili olarak çıktı. 1993′te de Aytekin Kotil’in yeğeni Aylin Kotil’le evlendi.
Siyasette önünü açan kişi ise Hüsamettin Özkan oldu. 1999 yerel seçimlerinde aday gösterilmeyeceğini anlayınca DSP genel merkezine gitmiş ve saatlerce beklemişti. Ağladığı konuşuluyordu. Sarıgül hırsına yenik düşmüştü. Hüsamettin Bey gücünü gösterdi ve Sarıgül Şişli’den belediye başkan adayı oldu.
Tam 15 yıldır bu görevde… Şişli Belediye Başkanlığı’nı yürütüyor. Ama onu asıl popüler kılan şeyin başında cenaze işleri geliyordu. Ölü evinin yasçısı düğün evinin tefçisi lakabı da buradan kaynaklanıyor. Teşvikiye Camii’ndeki hiçbir cenazeyi kaçırmıyordu.
Bir de hemen hemen Anadolu’nun her yerinde Şişli Belediyesi’nin cenaze arabasını görebilirsiniz. Kim nereye nakil isterse şehir, bölge önemli değil, üzerinde Şişli Belediyesi logolu cenaze arabası hizmetinizdedir.
Medyayla ilişkileri de her zaman iyi oldu. Mesela onu yere göğe koyamayan birçok TV-gazetecinin program sponsoru milimetrik İnşaat’tı. Milimetrik İnşaat, Emir Sarıgül’ün şirketiydi. Bir diğer şirketinin ismi ise oldukça ironikti. Maritza… Maritza Latince ‘bitmeyen ortaklık’ anlamına geliyordu.
Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin 420′sinin genel müdürlükleri Şişli sınırları içerisindeydi. Ve şirketinizin rahat edebilmesi için Şişli Belediyesi ile ‘iyi ilişkiler’ kurmak zorundaydınız. Sarıgül’le ‘iyi ilişkiler’ kurulursa sorunsuz bir şekilde ticari hayatınıza devam edebilirdiniz. Sarıgül’ün Şişli’deki en büyük yaratıcılığı buydu.
Örneğin… İlaç sektörünün tartışmasız 1 numarası olan bir holdingimiz yapacağı alışveriş merkezi için izin almasının yeterli olacağını düşündü. Sarıgül’le ‘iyi ilişkiler’ kurmadı. Sonuç tam bir felaket oldu. İnşaat bitmiş, dükkanlar hazırlanmış, ama istenen belediye izinleri bir türlü çıkmıyordu. Sonunda canına tak eden holdingin patronu Ankara’nın yolunu tuttu. Sarıgül’ü Deniz Baykal’a şikayet edecekti. Yine de kibar bir dille Sarıgül’ün gereksiz yere sorun çıkardığını söyledi. Baykal Sarıgül’ü aradı. ‘Beyefendiye kanunlar çerçevesinde lütfen yardımcı ol’ dedi. Sarıgül kavga değil ‘iyi’ilişki’ peşindeydi. ‘Efendim bir ‘evrak’ eksik kaldı tamamlasınlar hemen ruhsatı vereceğim’ dedi.
‘Evrak’ tamamlandı, ‘iyi ilişki’ kurulmuş oldu!
Mucizevi yöntemlerle arsa yaratabiliyordu. Feriköy’de yolu bir inşaat şirketine verdi. Evet evet yanlış okumadınız. Bir inşaat şirketi Lalaşahin Caddesi üzerinde inşaata başladı ve rezidans yaptı. Şimdi yol rezidansın etrafından dolaşıyor. İnşaat şirketinin Sarıgül’le ‘iyi ilişkiler’ kurduğu biliniyordu.
Sarıgül İstanbul’u kazanır mı?
Anketlere bakacak olursanız şansı var. Kazanabilir. Ancak bir şartla… Başbakan Erdoğan’ın müsaade ettiği ölçüde… Çünkü Şişli Belediyesi’nin İçişleri Bakanlığı’nda bekleyen dosyaları iş ciddiye binince ortalığa dökülüverir. Bunu da en iyi Mustafa Sarıgül biliyor. O yüzden haftada bir ‘abla’ dediği Emine Hanım’ı aramayı ihmal etmiyor. Bir cenazede karşılaştığı muhtemel rakibi Kadir Topbaş’ı arsız çocuk gibi sarılıp yanağından öpüyor. ‘Kadir Topbaş varsa ben yarışta yokum’ diyor.
Hadi ben de aynı tahminde bulunayım. Sarıgül’e silah dayasanız da İstanbul’a aday olmaz…
Olamaz…
Çünkü o sadece Şişli’deki ‘dükkanın’ açık kalmasının peşinde.."
Gürkan HACIR