Uzaylı ile Şerbetli
Önceki gün Milliyet gazetesinde Fehim Genç’in Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’le yaptığı müthiş bir söyleşi yayınlandı. Çok ses getireceği belliydi, nitekim getirdi de…
Dün Radikal gazetesinde Eyüp Can, “Söyleşiyi okuduktan sonra kendimi uzaylı gibi hissettim. Belediyelerde her imara açılan arazi için başkana ayrılan resmi bir komisyon var da bizim mi haberimiz yok!” diyerek Ateş Ünal Erzen’e ateş püskürüyor, demek ki imara açtığın yerlerin bir rüşvet tarifesi vardı, demeye getiriyor!
Önce söyleşinin o bölümünü okuyalım:
“E-5 ile Bakırköy Adliyesi arasında yer alan 96 dönümlük araziye Botanik Parkı yaptık. Burası E-5 kenarında çok değerli bir arsa. Yaptığımız hesapla, imara açılsa 2.5 milyar dolarlık rant çıkıyor. Az para değil, belediye başkanı da, belediye de, müteahhit de zengin olurdu. Biz bu rantı halka verdik. Tapuya da yeşil alan şerhi koydurduk. Artık burasını imara açamazlar. Bizden sonra imara açılırsa bu da vatana ihanettir. Burasını park yapmamız birtakım insanların hoşuna gitmedi. 100 bin metrekareye kaç blok sığar, kaç bin konut olur, düşünün. Alışveriş merkezleri, her şey sığar. Arsa E-5’in yanında, önünden metro geçiyor. Biraz aşağıda demiryolu, denizyolu var. E-5’in üstünde böyle başka bir yer yok. E-5’in üzerinde hep büyük rezidanslar görürsünüz. Biz ise burasını vatandaşa verdik.”
Eyüp Can zaten bizzat itiraf ediyor, “Yok artık, bu kadarı da olmaz! Kendimi uzaylı gibi hissettim!” diyor. Evet, aynen öyle! Bunu okuyupta tepki gösterene ‘uzaylı’ demek az bile.
Söyleşiden bir bölüm daha okuyalım, bakın Erzen ne diyor:
“Belediye denince akla imar gelir. Belediye başkanlığına aday olanlar imarı düşünerek aday oluyor. Parti söylemiyorum, partisi farketmez. İmarın tersini okuyun rant çıkıyor. Bizdeki yerel yönetimler imarı öyle azıttılar ki İstanbul’u bu hale getirdiler. Boş olan her yere bir inşaat dikildi. Adam belediye başkanı seçiliyor, ‘Acaba nereye bir bina kondurabilirim’ diye düşünüyor. Bakırköy nüfusunun çok azının tuzu kuru. Onların derdi imar. Onların sosyal belediyecilikten haberi yok. ‘Benim arsam var, 10 kat verir misin?’ diye geliyorlar. Bakırköy’de otopark sıkıntısını bugünkü durumda tutmak için her ay 1000 araçlık otopark yapmak gerek. ‘Tatlı Cadı’ gibi burnunu oynatarak bunu yapmak mümkün değil. Makro bir plan olmadan hiçbir şey yapamazsınız.”
Biz ‘uzaylı’ olmayıp ‘şerbetli’ olduğumuz için Ateş Ünal Erzen’in söylediklerinden feyizleniyoruz! Eyüp Can anlaşılan 100 milyon dolarlık, 250 milyon dolarlık ‘Tatlı Cadı’lardan bihaber! Onun adına üzüldüm. Yolu Kuruçeşme’ye düşerse beni arasın, ona söyleyeceklerim var.
Godiva
Çikolata sever misiniz?
Şimdilerde makbul olanı ‘bitter’ çikolata. Son dönemlerde tüketimi hızla artan ‘bitter’ çikolatalar, kakao fiyatlarını da arttırıyor. Bitter çikolata üretiminde en az yüzde 70 oranında kakao kullanılması gerekiyor. Yani sütlü çikolataya oranla yaklaşık iki kat daha fazla kakao konuluyor. Dünyada kakao fiyatları artarken çikolata fiyatları da yükseliyor.
Godiva sektörün en prestijli markalarından birisi. 1926 yılından beri üretilen bu markanın en büyük hayranı ve alıcıları Japonlar. Yılda 250 milyon dolarlık Godiva yiyorlarmış.
Ülker bu markayı 850 milyon dolara satın alıp portföyüne katmakla bana kalırsa son derece esaslı bir iş yaptı. Böyle bir marka yaratmak artık kimsenin harcı olmaz diye düşünüyorum.
Godiva, son 5 yılda, yani Ülker’e geçtikten sonra yüzde 10 büyüme gerçekleştirmiş. CEO Jim Goldman, bunu olağanüstü bir başarı olarak niteliyor ve Ülker’in kendilerine güvenmeleri, desteklemeleri sonucunda olduğunu belirtiyor.
Ne dersiniz, 5 yılda yüzde 10 büyümek, şeker kaçakçılığından gelenleri keser mi?