Antep açısından dış politika
Gaziantep’in geçen sene, 2012’deki toplam ihracatı 6 milyar dolardı. (Net: 5 milyar 879 milyon 414 bin dolar) Bu rakama dayanarak 2013 yılı hedefi 7 milyar dolar olarak ifade ediliyordu ki, çok mantıklı ve yükselen ihracat trendine göre isabetli bir tahmindi. Ancak 1 Ocak-31 Ekim 2013, 10 aylık ihracat rakamımız 5 milyar 276 milyon 810 dolar olunca (Geçen sene 4 milyar 769 milyon 526 bin dolar) tahmin edilen hedefe varılamayacağı belli oldu. Hatta bazı kesimlerin öngörüsü olan 6.5 milyar dolar tahmini bile tutturulamayacak. Ben hedefte geri kalmamıza en önemli neden olarak Irak’ı işaret ediyorum. 2011 ‘de bu ülkeye toplam ihracatımızın yüzde 37.5’ini gerçekleştirmiştik. Geçen sene, 2012’de Irak’a yapılan 10 aylık ihracat 1 milyar 925 milyon dolar iken bu sene artış şöyle dursun gerilemiş: 1 milyar 871 milyon dolar. Bu tablodan net bir şekilde anlaşılıyor ki, Irak’a olan ihracatımız istikrarlı bir biçimde artsaydı bugün 7 milyar dolar asla şaşmaz hatta üzerine bile çıkardı. Tabii buna bir de Suriye krizi nedeniyle ihracatımızın engellendiğini (güzergah) eklersek, aslında 7 milyar dolarlık ihracat Gaziantep’e dar gelen bir kalıp olacaktı. Bunları kimse dile getiremiyor, yüksek sesle konuşamıyor. Bunu da doğal korşılıyorum. İhracatçılar bir de politikayla mı uğraşsınlar!.. Geçenlerde bir tek Dr. Güzelbey cesaretle Suriye politikasının bazı yanlışlarını olduğuna işaret etmişti. Bugün gelinen noktada, şu son haftalarda Suriye ile herhangi bir diyalog duydunuz veya okudunuz mu? Yok ki!.. Çünkü Suriye gündemimizdeki önemini yitirdi. Suriye krizine çözüm arayacak olan 2. Cenevre Konferası’nın bile yapılabileceği şüpheli. Arap Ligi Genel Sekreteri Nebil el Arabi, Mısır'ın başkenti Kahire'de Birleşmiş Milletler ve Arap Ligi'nin Suriye özel temsilcisi Lehdar Brahimi ile görüştükten sonra konferansın 23-24 Kasım 2013’de yapılacağını, hatta hazırlıklara başlandığını söyledi. Ancak, ABD bunu doğrulamadı. Brahimi’ye göre de tarih henüz resmiyet kazanmış değil! Bilindiği gibi konferans Amerika ve Rusya’nın sponsorluğunda gerçekleşecek. Suriye krizi bölgemizdeki bütün dengelerin bozulup yeniden kurgulanmasına sebep olduğu gibi bizi de bozdu! Dünyanın hiç bir yerinde bizim içine sığmış olduğumuz enterland da 1.5 milyon kişi yaşamıyor! Bu kadar dar bir alana biz sığamazken, bir süreden beri yüzbinlerce Suriyeli mültecilerle birlikte yaşıyoruz! Çatımızı tamir ettirmek için çağırdığımız, tanıdığımız bir usta yanında getirdiği yardımcıların üçü de Suriyeli idi. Bir arkadaşımın 2 bin metrekarelik yerini kiralayan bir Suriyeli üretim yapıyor, yanında Suriyeliler’i çalıştırıyor. Suriye’liler OSB’de sürekli ortaklıklar kuruluyor, yeni iş yerleri açıyor. Bina alıyorlar, daire alıyorlar, emlaka yatırım yapıyorlar. Yolda, parkta, dükkanlarda sürekli Arapça konuşmaları işitiyoruz. Ve… Kimsenin de gitmeye niyeti yok! Bölge nasıl değişiyorsa, galiba biz de değişeceğiz, emri vakiyi kabul edip hazmedeceğiz. Suriye politikasında geriye dönüş olabilir mi? Neden olmasın! Başbakan Erdoğan 2009’da Bağdat’ı ziyareti sırasında Iraklılarla 48 anlaşma imzalanmış, Türk ve Iraklı bakanlar ortak bir kabine toplantısı yapmışlardı. Sonra da dalaşmıştık! Hatırlayın, Erdoğan 2012’de yaptığı bir konuşmada Maliki’yi Irak halkına baskı yapmakla suçladı, Maliki de buna misilleme olarak Erdoğan’ı Sünni azınlıkları el atından destekleyerek, Irak’ın içişlerine karışmakla suçladı ve “Bu tip ulusal ve bölgesel politikalar üzerinde ısrar edilmesi Türkiye’nin çıkarlarına zarar verir ve Türkiye’yi hepimizin gözünde hasım bir devlete dönüştürür” dedi. Maliki hükümeti Kasım 2012’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın Irak’ın güneyindeki Badra ve Missan petrol sahalarındaki yüzde 30’luk hissesini feshetti. Bu gelişmelere bir de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kerkük ziyareti eklenince ilişkilerde rekor bir düşüş yaşandı. Davutoğlu’nun Kerkük ziyaretini ‘kanunsuz’ diye niteleyen bazı Iraklı yetkililer Davutoğlu’nun hasmane tutumu nedeniyle Kerkük’te tutuklanabileceği tehditini yaptılar. Sonra da Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı Erbil’deki bir konferansa taşıyan uçağın iniş iznini son dakikada iptal ettiler. Tabii, Erdoğan’da boş durmadı, “Sayın Maliki'ye fazla söz verirsek, bu onun orada şov yapmasına fırsat verir. Onun prestij sağlamasına fırsat vermemize gerek yok. Sadece 'kem söz sahibine aittir' diyorum” dedi. Ancak bugün gelinen noktada dengeler yeniden kuruluyor, Maliki önce Ankara’ya geliyor sonra da Erdoğan Bağdat’a gidiyor. Ortak bakanlar kurulu toplantısı yaptığımız Suriye ile zor da olsa, benzer demiyeyim de, daha alt düzeyde yakınlaşma olması dünyanın sonu olmaz herhalde! Demek istediğim, yukarıdaki ‘hareketler(!)’ aşağıda bize çok zarar veriyor. Bizimkiler söyleyemiyor, bari ben söyleyeyim…