Sigara yasağı için en etkin önlem!
Sigara yasağı daha da yaygınlaştırılmak isteniyor. Okullara 100 metre mesafedeki bayilerde sigara satışı yasaklanıyor. Restoran ve kafelerin sigara içilebilen açık yerlerinde sigara içmeyenler için de yer ayrılması zorunlu hale getirilecek. Yani anlayacağınız sigara içmeyi zorlaştırmak için AK Parti’nin gündeminde sigara tiryakilerine sürprizler var.
Sigara yasağını El Kaide nasıl başardı, size onu anlatmadan sigara tüketiminden bahsedeyim. Geçtiğimiz günlerde, Mehmet Şimşek, sigara tüketiminde yüzde 15 gerileme olduğunu açıkladı. Haberi okurken gülümsedim, tüketimde azalma olduğunu nasıl anlamışlar, ölçmüşler, diye…
Nasıl olacak, kayıtlı üretimin yüzde 15 gerilediğini görerek bu netice varmışlar. Peki ‘kaçak sigara’ tüketimden sayılmıyor mu? Nihayet dün başka bir resmi açıklama vardı, her beş sigaradan biri kaçakmış. Bu da yanlış! Güneydoğu Anadolu’da, örneğin Gaziantep’te, resmi açıklamanın tam tersi, her beş sigaradan biri kayıtlı üreticiden, gerisi kaçak. Diğer illerde orantı değişiyor ama kaçak sigara öyle zannedildiği gibi yüzde 20 değil; çıkın çıkın rahatlıkla yüzde 30 hatta 40 deyin!.. Sabah, bu konuda kaç kez haber yaptı, içeridekinin fiyatı dışarıdakinin 3 misli olursa, kaçakçılık olur, hem de çok olur! Bu ekonominin şaşmaz kaidesidir.
Ortada o kadar büyük rant dönüyor ki, herkesi memnun edecek kadar gelir var, paylaşıyorlar. Önleyemezsiniz, ara sıra birkaç parti mal yakalanır, toplumu onunla avuturlar! Bakın El Kaide, Carablus’ta (Karkamış’ın hemen karşısı Suriye tarafındaki kent) ne yapmış! “Sigara içmek yasaktır” demiş, o kadar! Sıkıysa iç de görelim. Anında kelle vücuttan ayrılıyor. Böylece ‘kelle’nin yerinde kalması için kimse saklı ve gizli sigara içmek teşebbüsünde bile bulunamıyor. Biz de böyle yapalım, demiyorum. Sadece hemen güney sınırımıza metreler mesafesindeki bir yerde sigara yasağı nasıl uygulanıyor, onu anlatmak istedim.
Carablus’ta diğer garip bir olay ise kentteki bütün berberlerin şehir dışına çıkarılmaları. Berberlerin hepsini kapatıp, bu mesleği icra edenleri de kovmuşlar! El Kaide saç ve sakal traşına karşı! Yolda traşlı bir erkek görürlerse, bedenin üzerindeki kelleyi hemen uçuruyorlar!
Biz hala El Kaide gibi radikal bir yönetime sahip değiliz. Ama şu son günlerdeki kız-erkek öğrenci aynı evde oturamaz tartışmasını dış basın ‘inanılmaz’ olarak yorumluyor. Başbakan Erdoğan dün Zaman Gazetesi’nde yayınlanan, Kızılcahamam kampında öğrenci yurtlarıyla ilgili söylediği ileri sürülen sözlerin yer aldığı haberde, “Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bu bizim muhafazakar demokrat yapımıza ters” dediği yer aldı. Konu sosyal medyanın bir numaralı gündemi haline geldi. Ancak daha sonra iktidar partisinden gelen açıklamalarda evleri kontrolle ilgili bir şey ima edilmediği, öğrenci yurtlarının yapımına ağırlık verilmesinin istendiği belirtildi.
Başbakan Erdoğan, her zaman daha muhafazakar bir toplumdan yana olduğunu çeşitli vesilelerle belli ediyor.
Akıl ve mantık aranıyor!..
Merakla bekliyordum, kim kazanacak diye. Ben Fenerbahçeli değilim ama futbolla çok yakından ilgilendiğim için fikrimi söyleyebilirim. Mehmet Ali Aydınlar’ın kazanmasını istiyordum. Sebebi, daha medeni, dış dünyaya daha açık, vizyon sahibi bir insan olduğu için. Onun başkanlığındaki Fenerbahçe’nin daha rekabetçi olacağını, daha iyi bir takım kuracağını ve Avrupa arenasında Galatasaray’la birlikte daha iyi işler yapacağını düşünmüştüm.
Ama o da ne? Aziz Yıldırım, kullanılan dört oyun üçünü alarak rekor bir farkla 11’inci kez başkan seçildi. Adam UEFA’da kaybetti, CAS’ta kaybetti, Türk mahkemelerinde kaybetti ve mahkum oldu ama sandıkta rekor oyla kazandı! Bunun bir açıklaması olması gerekir, değil mi? Türk insanı mağdurun yanındadır hep, bu bir gerçek. Ama oy verenler Yıldırım’ın Fenerbahçe’ye ve Türk futboluna zarar verdiğini görmüyor mu?
Her ne kadar, Yıldırım’ın kulübe üye yazdıkları kendini destekleyenler olduğu söylense de, bu seviyedeki insanların ne olursa olsun Fenerbahçe’nin yararı için oy kullanması beklenirdi. Ama olmadı!
Bunun içindir ki, Türkiye’yi kamplara bölmek o kadar zor bir iş değil! Çoğumuz akıl ve mantık üzerinden değil, taraf olduğumuz neyse, yanlış veya doğru ona meylediyoruz. Galiba Batı ile de en büyük farkımız bu!