Sergen

YAYINLAMA: 18 Kasım 2013 / 18.00 | GÜNCELLEME: 18 Kasım 2013 / 18.00

Sergen için Türkiye’ye gelmiş geçmiş en iyi futbolcu diyen çok futbol tutkunu insan var. Belki bazı futbol ulemaları böyle düşünmeyebilirler! Ama şurası bir gerçek ki, Sergen seyretmesi müthiş zevkli, olağanüstü bir futbolcuydu. Zamanının en iyi Sergen’i bugün, dünyanın en iyi takımı hangisi, Bayern München mi? Barcelona mı? Real Madrid mi? Hepsinde yıldız futbolcu olarak oynardı. Belki şanssızlığı, onun zamanında böyle futbolculara ödenen yıllık 10 milyon, 18 milyon Euro’lar yoktu. Şimdi topu ‘dürten’ bile, kapıyı bir milyon Euro’dan açıyor.

Sergen için hemen şöyle bir değerlendirme seslendiriliyor: Yıldız futbolcudan iyi teknik direktör olabilir mi? Futbol efsanesine göre yıldız bir futbolcu teknik direktörlüğünde başarılı olamıyor!..

Bir teknik direktör için salt buradan yola çıkarak böyle bir değerlendirme yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. İyi bir futbolcu, iyi bir teknik direktör olur mu? Evet, genelde oluyor, ama bu bir kural değil!

 

Bu sene Şampiyonlar Ligi Kupasını kaldıran Bayern München’in teknik direktörü Jupp Heynckes, 70’li yıllarda bütün Avrupa’yı kasıp kavuran Borussia Mönchengladbach’ın yıldız golcü futbolcusuydu. 220 golle Bundesliga’nın da gelmiş geçmiş en büyük üçüncü golcüsüdür. Heynckes, 1997-98’de de Real Madrid’in teknik direktörü olarak Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırmıştı.

 

Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kıstas alıp, geriye doğru teknik direktörleri sıralarsak, Roberto Di Matteo (2012 Chelsea ile), Josep Guardiola (2011 Barcelona ile), Jose Mourinho (2010 Inter ile), Alex Ferguson (2008 Manchester United ile), Carlo Ancelotti (2007 Milan ile), Frank Rijkaard (2006 Barcelona ile) hepsi de çok iyi futbolculardı.

O zaman sentezi şöyle kurabiliriz, genelde iyi teknik direktörler, iyi futbolcular arasından çıkıyor.

 

Sergen, futbolu bıraktıktan sonra gidip manifaturacılık yapmadı! Hep futbolun içinde kaldı. Son yaptığı işte de, çok başarılıydı, televizyonda futbol yorumculuğunu bana göre en iyi o yapıyordu. Hem futbolu çok iyi biliyor, hem de futbol zekası en üst seviyede olan bir futbol virtüözüdür Sergen.

 

Ben, Sergen’in Gaziantepspor’da çok başarılı olacağına inanıyorum. Önünde iki tane çok iyi örnek var; Fatih Terim ve Mustafa Denizli. Sergen de böyle bir kariyer yapabilir, hatta onların önüne de geçebilir. Bütün mesele, ona şans verilmesi, tecrübe edinmesini sağlayacak ortam yaratılması ve sabırlı olunması.

 

Sergen’in Gaziantepspor Teknik Direktörü olması bütün Türkiye’de heyecan yarattı. Şimdi, isim vermek hoş olmaz, kimi getirseydiniz, iki satırlık haber olurdu gazetelerde. Ama Sergen için internette çıkan binlerce haber ve yorum, aldığı binlerce telefon tebrik mesajı aynı zamanda Gaziantep’in de imaj hanesine yazılıyor.

 

Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl’ı ve yönetimini böyle bir tasarrufundan dolayı kutluyorum. Sergen, gittiği takımları hep tek başına şampiyon yaptı. Aynı heyecanı ve başarıyı şimdi teknik direktör olarak Gaziantepspor’a taşıyacağına, takımı toparlayıp, belki birkaç transfer yapıp, tabelada yukarılara taşıyacağına inanıyorum.

 

Kızıl’ın yaptığı bir başka işi de takdir ediyorum. Böyle zamanlarda ‘Futbol Baronları’ başkanlara teknik direktör ismi önerirler! Gazetelerde sık sık adlarını geçirerek, bir nevi baskı uygular, istedikleri olunca da, yeni teknik direktörden komisyonlarını alırlar. Bu yalnız burada değil, bütün Türkiye’de böyledir. Ama Kızıl, belli ki bu tuzağa düşmedi.


 Asiye Özahi

 

Özahi Ailesi’nin en yaşlısını, yüz yıllık bir Anadolu Anasını kaybettik.

Gaziantep’in merhum maruf işadamlarından Mehmet Ali Özahi’nin eşi, Asiye Hanım önceki gün 96 yaşında hayata gözlerini yumdu.

 

Asiye Hanım teyze, gerçek Anaç bir Antepliydi. Evlerinde davet ve misafir eksik olmazdı. O zamanlar öyle misafirleri lokantalarda ağırlamak gibi adet yoktu. Zaten öyle lokanta falan da yoktu. Evin düzeni 24 saat misafir ağırlamaya hazır olmalıydı. Asiye Hanım teyze de işte böyle bir hanımefendiydi. Yüreği hep sevgiyle doluydu. Yalnız çocuklarına değil, onların arkadaşlarına da sevgi gösterir, evlat muamelesi yapardı. En lezzetli yemekleri o pişirirdi.

 

Asiye Hanım teyzeye Tanrıdan rahmet, Sevim ablaya, Seddar abiye, Sermin’e ve Nermin’e başsağlığı diliyor, acılarını yürekten paylaşıyorum.

 


 Özür dilemek bir erdemdir!

 

Suriye ’de rejime karşı savaşan ve sık sık vahşi infaz yöntemleriyle gündeme gelen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ve Ahrar Şam Tugayı’na bağlı militanlar, kendileriyle birlikte savaşan bir arkadaşlarını ‘yanlışlıkla’ başını keserek öldürdükleri için özür diledi.

 

Bir açıklama yapan IŞİD sözcüsü Ömer Kahtani, yapılan hatayı anlatırken Hz. Muhammed’in bir sözüne atıfta bulunarak, “Allah, inançlı birini yanlışlıkla öldüren kişiyi affeder” diye konuştu.

 

Demek kafa kesmenin de özürü olabiliyor! Özür dilemekte bir erdem olduğuna göre, durum o kadar da kötü sayılmaz! Zaten bu gibi hallerde Allah da affediyormuş!

Eskiden bu işler çok uzağımızdaydı, şimdi kuş uçuşu 3-5 dakikalık mesafede… Omuzunuzun üzerindekine dikkat etmenizi tavsiye ederim!

 

Sergen