Sevincim ve üzüntüm…
AK Parti’nin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fatma Şahin, daha seçilmeden yerel basının desteğini arkasına aldı.
Yalnız basın değil, iş dünyasının da desteğini haneye yazmak lazım.
Kadınların, belki de hemen hepsinin, sivil toplum kuruluşlarının çoğunun Şahin’i destekleyeceğini düşünüyorum.
Gaziantep gibi erkek egemen bir şehri bir kadına emanet edeceksin, Fatma Şahin ‘Şehrül emin’ olacak!.. Bu belki bir takım insanlar için düşündürücü olacaktır ama, benim gibi pozitif ayrımcılık yapanlar bu gelişmeden ancak sevinçli bir beklenti içine girecekler. Söylemeye gerek var mı, global dünyada sesimizi duyurmak ve öne çıkmak için önemli bir fırsat yakalandı.
Bakan Şahin, ilk kez oturduğu bakanlık koltuğunda hiç rahat edemedi. Adeta iğneli beşikte yaşadı! Kendi bakanlığını kendisi kurdu. Yoktan var ettiği bakanlıkla Türkiye’nin en çok konuşulan bakanı oldu. Her gün yeni bir sorun, yeni bir başağrısı ile uyandı! Şimdiye kadar hep kilim altına süpürülen pislik, Şahin’in bakan olması ile birlikte Türkiye’nin hep en önemli gündem maddesi oldu ve çözüm için olumlu adımlar atıldı.
Gecikmiş olmakla birlikte, sorunlar artık üstü örtüleceğine, deşelenmeye başlandı. Bence bu Türkiye için bir milattır.
Bakan Şahin, çok ağır şartların kendisini zorladığı ama çok başarılı olduğu bakanlıktan Gaziantep’e, değişen büyükşehir yasası ile birlikte kentin bir numaralı yöneticisi olarak geliyor. Hemen belirtelim, öyle bir yere geliyor ki; sorunlar, beklentiler ve kaygıların kurucusu olduğu bakanlığa rahmet okutacak kadar çok ve berbat olduğu bir ortam onu bekliyor.
Şahin, Ankara’da yeni bir bakanlık kurdu. Zordu! Ama burada köhne bir yapı ile karşılaşacağı için, eskiyi restore etmenin, yeniden kurmaktan daha zor olduğunu görecek.
Müstafi başkan, mizacı gereği veya stratejik politika anlayışı nedeniyle hiçbir zaman doğruyu konuşmadı. 120 ay başkanlık yaptığı şehirde geçirdiği zaman, dışarıda geçirdiğinin belki de ancak yarısıydı! Halkla hiçbir zaman içiçe olmadı. Hep dışladı, odasına büyükelçilerden, diplomatlardan, varlıklı insanlardan başka kimseyi kabul etmedi.
Bilmediği, anlamadığı, çok yabancı olduğu kent yönetiminde sürekli hata yaptı. Belediyelerde, genel sekreterlik makamı çok önemlidir, çünkü bütün iş buradan yönetilir. Önce, İzmir’den adı olumsuz olaylara karışmış birini getirdi. Foyası meydana çıkınca onu gönderdi, yerine yetenekli, tecrübeli ve işbilir uzman bir genel sekreter getirdi. Nedense onunla kısa süre sonra kapıştı, ters düştü. Yasalar lehine olduğu için haksızlığa uğrayan genç adam makamını terk etmedi. Ama karşısında inadı dünya rekorlar kitabına girebilecek kadar büyük olan bir başkan vardı! Adamın yetkilerini elinden aldı, odasına hapsetti ve tam 2 sene belediyeyi genel sekretersiz, başıboş kendisi yönetti(!) Olan Gaziantep’e oldu.
Aradan geçen 10 senede, kentin en çok ihtiyaç duyduğu toplu taşımacılık sorununu çözemedi. Özelleştirmeyi denedi, ağzına gözüne bulaştırdı, belediyeye büyük kayıplar verdirdi. İnsanlar günlerce kentte vasıta bulamadı. Bir onu denedi, bir bunu denedi, aradan yıllar geçti, hala yeni denemeler peşinde. Ben değil, bizzat halen görevdeki uzman belediyeciler, konu ile yetkili sivil toplum kuruluşlarının başkanları söylüyor, kentin ortasından geçirilen ‘hafif raylı sistem’ değil, resmen ‘Devlet Demir Yolları’nın treni geçiriliyor. Zaten dar olan caddeleri bölüyor, sinyalizasyon sistemini de beceremediği için sürekli kazalara ve şikayetlere neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde de, ne olduysa bilmiyorum, müstafi başkanın treni bazı hatlarda günlerdir çalışmadı!
Güya herşeyi halka sorup yapacaktı! “Ben Almanya görmüş ve orada çalışmış adamım. Orada belediye ne yaparsa yapsın, açıklayıcı levha koyar, her şeyi halka sorarak yapar. Ben de öyle yapacağım” demişti.
Ama hiçbir zaman yapmadı.
Gaziantep sürekli skandallarla çalkalandı. Ülkenin en büyük gazetesi Hürriyet’in yolsuzluk iddiasıyla manşetine çıktı! Bir gazeteciye iftira atmaktan mahkum oldu. İstanbul’da, Kuruçeşme’de, deniz kıyısındaki çok değerli bir vakıf binasını nasıl satın aldığını açıklayamadı. Yerel Telgraf Gazetesi haftalarca aleyhinde yayın yaptı. “Bir iplik şirketindeki hisselerimi sattım, onun parasıyla o değerli mülkü aldım” dediyse de, Telgraf Gazetesi, hisselerin satılmadığını kanıtlayarak iddia sahibini yalan çıkardı.
Bugün İstanbul’un en büyük şaraphanesine ve iki ayrı lokanta ile modern bir ‘cafeye’ dönüştürülen vakıf binasının değerinin 50-60 milyon dolar olduğu söyleniyor.
Gaziantep’in en değerli mülkünü, işadamı Hamdi Akın’a adeta hediye etti. Bugün rahatlıkla 25 milyon dolar edecek eski fuar alanının bir bölümünü yıllık 83.500 dolara, aylık 6 bin 930 dolara kiraya verdi. ($83.500x30 yıl=$2.505.000) Olacak iş mi?Yalnız bu bile Batı’da bir belediye başkanını ömür boyu kodese tıkmaya yeterdi!
Aynı şekilde Yaşam Hastanesi’nin arsasını da komik bir bedelle kiraya verdi. Şimdi de o arsayı ihale ile satıyor veya sattı. Arkadaşı olan meslektaşlarından başka kim satın alabilir ki orayı! Bayaz Han’ı da doktor arkadaşına verdi.
Sayısını unuttuğum bir skandal da zamanın AK Parti İl Başkanı Ökeş Eruslu ile yaşandı.
Hürriyet Gazetesi haberi, “Bunu hangi şerefsiz yapıyorsa o benim kan düşmanımdır" başlığı ile verdi. İşte o haberin küçük bir bölümü:
“Disneyland benzeri eğlence parkının 10 milyon Euro'luk ihalesi AKP'li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey ile AKP İl Başkanı Ökkeş Eruslu'nun arasını açtı. Yerel bir gazete ‘5 bin YTL sermayeli bir firma nasıl olur bu ihaleyi alır’ diye konuyu gündeme getirinc,e İl Başkanı Eruslu ‘Biz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmeyeceğiz diye dört dönmüş adamlarız. Bunu hangi şerefsiz yapıyorsa o benim kan düşmanımdır’ dedi.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Asım Güzelbey ile AKP İl Başkanı Ökkeş Eruslu, kente yapılacak Disneyland benzeri eğlence parkının ihalesi yüzünden 'kan düşmanım' polemiğine girince, duruma AKP Genel Merkezi el koydu.”
Haber detaylara inerek büyük bir yolsuzluğu içeriyordu. Ne oldu? Unutuldu gitti!..
O kadar çok skandal yaşandı ki, çok sayfalı bir kitaba sığar mı bilmiyorum!
Tabii, bütün bunlar teferruatı ile yazılacaktır. Ama olan Antep’e oldu! Şehrin tam 10 yılı heder edildi. Kahramanımız da, dünya turuna çıkacakmış! Gazeteci Funda Özkan’a verdiği röportajda, Katmandu’ya gideceğini, orada bir müddet kalacağını söylemiş. Demek ki, 120 ay boyunca dünyayı gezerken orayı atlamış!
Yazık oldu, doktor hastayı öldürdü!
Başbakan Erdoğan’ın Güzelbey’e iltifatı ise açıklanmaya mahkum bir durum. Ya tanımıyor, ya da bilmediğimiz bir şey var.