Siyaset, tarikat, ticaret…

YAYINLAMA: 05 Ocak 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 05 Ocak 2014 / 18.00

Şuyuu vukuundan beter’ der ya, ‘17 Aralık Operasyonu’ sayesinde ortaya saçılan vukuatler, ağızlarda plesenk olan şuyuuların aslında gerçek olduğunu gösterdi, biz de rahatladık!

 

Aslında olup biteni bilmiyor muyduk? Veya daha diplomatik bir ifadeyle tahmin etmiyor muyduk? Dedikodusunu yapmıyor muyduk?

Eeh, pandoranın kutusu açılınca, neden bazıları dehşete kapılıyor? Belki de bu bazılarını ayakkabı kutusu rahatsız etmiştir; yani Dolar ve Eurolar’ın daha şık bir kutu içerisinde saklanacağını mı düşündüler acaba!

 

Başbakan Erdoğan, dershanelerin kapatılması istemini ortaya atmasaydı, ’17 Aralık’ hiç olmayacaktı! Bu çok naif bir düşünce olurdu, tarihlere takılmayın!

Tramvay meselesini hatırlayın…  Amaca giden yolda belli bir durağa gelince vatman tramvayı durdurup, bazı yolcuları indirip yoluna devam edebilir! Olay budur! Tramvayın idaresi vatmanda olduğuna göre, aşağı indirilenler kızıp protesto edebilirler veya vagonların camını falan kırabilirler, ama o kadar!..

 

Başbakan Erdoğan, “Bitaraf olan bertaraf olur” dememiş miydi? İşte, o lafın en çok geçerli olduğu zaman bu zamandır.

Hocaefendinin sözcüsü konumundaki Zaman Gazetesi yazarı, Hüseyin Gülerce’nin ne dediğini okumuş olmalısınız:

“Bir televizyon programında konuşan Gülerce, Hükümet'in Emniyet içerisindeki operasyonuna dikkat çekerek, çok büyük bir fırtına geliyor, diyorum. Bunu bazı siteler tehdit ediyor, diye veriyor. Fırtına geliyor dediğiniz zaman, tehdit değil, tedbirinizi alın, demektir. Ben sıkı duralım diyorum. Bu olay ne Selçuklu'da yaşandı ne Osmanlı'da. Böyle yangın Sünniler arasında hiç yaşanmadı. Tedbir hükümete yönelik tabii. 700-bin polisin yeri değişti. Herkesin burada dikkat çekeceği şey, hukuk. Yanlış yapanlar hukuk çevresinde değerlendirilsin."

 

Başbakanın Çırağan’daki basın toplatısını Gülerce iyi değerlendirmiş; ‘Paralel yapıya’ operasyon bugün de başlayabilir, Erdoğan’ın Uzakdoğu ziyaretinin ertesinde de!..

Benim merakım, Gaziantep’te bir operasyonun yapılıp yapılmayacağı! Gülerce’den önce fazla ihtimal vermiyordum, ama Gülerce’nin söylediklerini okuyunca, doğrusu ‘Neden olmasın?’ noktasına geldim!

 

Belediye başkanlarının duygusal yakınlıklarının bulunduğunu zannettiğim tarikatlar var: Şeyh Mehmet Zahid Kotku, Kırkıncı Hoca…

Bu iki cemaatin siyasetle, parayla ilişkisini duymadım. Günümüz tabiriyle, ‘Şöhret, Servet, Şehvet’ ilişkileri hiç gündeme gelmedi. Kırkıncı Hoca, daha geçenlerde, “On bir yıldır bu milletin maddi ve manevi imarına vesile olan sayın başbakanımız ve hükümetimizi takdir ettiğimizi ve hayırlı işlerinde muvaffakiyetleri için dua ve niyazda bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum” demişti. Bu sözlerde benim düşüncemi tevsik ediyor.

 

İki ilçe başkanı göreve devam ederken, Asım Bey’e, “Teşekkür eder, size hayatta başarılar dileriz” denmesinin nedenini düşünüyor musunuz?

Sakın, “Ama Asım Bey kendisi istemedi. Hatta Başbakan ona toplantıda halefinin adını açıklama fırsatı bile verdi…” demeyin!

O, siyasi bir mühendislikti, treyağdan kıl çekermiş gibi iş halledildi. Asım Bey’in bağlantıları sebebiyle o işin pürüzsüz yapılması gerekiyordu!

Asım Bey, göreve devam etmeyi , dünyada hiçbir şeyi istemediği kadar çok istiyordu. Yemin etmemi isterseniz, ederim!..

Kızı evlenirken, tarih olarak Başbakan’ın Adıyaman seyahatına denk getirilmişti. Kuş uçuşu ile beş dakika mesafedeki Doğu’nun Paris’i Antep’e gelemez miydi? Gelmedi!

Çünkü kararını çoktan vermişti! Pocono Dağı eteklerindeki çiftliği yol yapanlarla artık birlikte olmak, siyaset yapmak istemiyordu!

Bu da gösteriyor ki, tramvaydan indirilen yolculardan birisi de bizim çok sevdiğimiz kardeşimizmiş!..

 

Başa dönersek; konu ne dershane, ne 17 Aralık, ne de başka bir şey!

Belki şu söylenebilir, Erdoğan, böyle bir baskın beklemiyordu! Kuraldır, şiddet, daha büyük şiddet doğurur!

Siyaset, tarikat, ticaret…

Kimin boğazından haram geçtiyse, uyumamakta haklıdır!

 

 

 

Siyaset, tarikat, ticaret…