CEO Fatma Şahin

YAYINLAMA: 09 Şubat 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 09 Şubat 2014 / 18.00

Gezi Parkı olayı, 17 Aralık operasyonu ve akabinde ekonomide gelişen olumsuzluklar bize şunu tekrar hatırlattı: Kent olarak kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız...

Dünyada epey bir süredir kentler ön plana çıkıyor. Son zamanlarda bu daha da belirgin hale geldi. Amerika’dan düşünce kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, röportörleri; Almanya’dan, İngiltere’den, İsviçre’den, Japonya’dan diplomatlar, gazeteciler, siyasetçiler Gaziantep’e gelip hemen her konuda soru sorup, araştırma yapıyor, jeopolitik ve jeostratejik konumumuza atıfta bulunarak Ortadoğu’nun en önemli kentlerinden birisi olan Gaziantep sürekli değer kazanıyor ve gündem oluşturuyor.

 

Bu kadar yoğun tarifeli uçak seferi, ünlü otel zincirlerinin kentimize gelmesi, henüz gelemeyenlerin ise arsa arayışında olması Gaziantep’e yakıştırılan konumun doğru olduğunu göstermez mi?

Yabancıların şu sıralar en çok merak ettikleri konu, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kim olacağı...

İsim vermeniz yetmiyor, yanıtınızı detaylı analizle birlikte bilmek istiyorlar. Bu durumda da bir sorunun yanıtı iki, hatta üç saat sürebiliyor.

 

Diyorum ki, Batı’da da, Türkiye’de de seçmen davranışı araştırmaları halkın ekonomik temelli oy verdiğini kanıtlıyor.

Bu kadarcık yorumumun bile açılımını, nedenlerini, sonuçlarını soruyorlar ve soru içinde sorucuklar çok uzun sürüyor. Eskiden gelenler, diplomatik nezaket gereği yarım saat, bilemediniz bir saat otururlardı. Şimdi, “Zamanınızı alıyoruz ama ne yapalım, şunu da sorsak…” diye uzun saatler gidemiyorlar!

Bu da gösteriyor ki, Gaziantep’teki yerel seçimler çok ama çok önemli…

 

Geçen ay Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan The Coca Cola Company’nin CEO’su Muhtar Kent, Avustralya Başbakanı Tony Abbot ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun Başkanı Guy Ryder ile birlikte geliştirdikleri bir projeyi anlatırken şu cümlesi çok ilgimi çekti: “Mega kentlerin CEO’su kabul edilen belediye başkanlarının...

 

Benim de tam anlatmak istediğim bu...

Özel İdare’nin bütçesi belediyeye geçiyor. Geçen sene Şahinbey’in bütçesi Büyükşehir’den fazlaydı. Ama ayıp olmasın diye kısıntıya gitmişlerdi. Şimdi anormal büyük ve yatırımcı bir bütçe geliyor.

Muhtar Kent’in belediye başkanını CEO olarak değerlendirmesi, yeni sistemin ‘güçlü başkan-zayıf meclis’ olarak yapılandırılmasından ileri geliyor.

Şirketleri nasıl CEO’lar yönetiyorsa, belediyeyi de aynı kriter ve kıstaslarla CEO yönetecek.

 

Gaziantep’in konumunu belirttim. Buna bir de ‘para’ gücünü eklerseniz, Gaziantep’in neden yeniden dizayn edileceğini, edilmesi gerektiğini, kendi ayakları üzerinde durabilen bir yapılanmanın gerçekleşmesini anlatmak istiyorum.

Son 10 senede Gaziantep’in hiçbir sorunu çözülemedi. Hepsi devretti; katmerleşerek, ağırlaşarak!..

Bilbordları görünce biraz rahatlıyorum. Üç belediye başkanının sorumluluk ve samimiyetle birlikte çalışma, üretme arzusu içinde olduklarını bizzat müşahede de ettim.

 

Halkın kurtulmak için gün saydığı eski başkan herkesle kavgalıydı. Kendisiyle bile barışık olmayan bir insandan kiminle birlikte hangi projeyi, hangi hizmeti gerçekleştirmesini bekleyebilirdiniz ki!..

30 Mart’taki yerel seçimlerden sonra 6360 Sayılı yasanın ne tür değişimleri öngördüğünü hep birlikte yaşayacağız.

Ben bu değişimden Ortadoğu’nun yükselen, bölgesinde lider mega metropolü Gaziantep’in çıkacağını düşünerek huzur buluyorum ve seviniyorum.

 


Alıştık vallaha!..

 

Eğer toplum hırsızları ve yolsuzluk yapanları içinde barındırıyor hatta sahipleniyorsa yapacak bir şey yok!

Batı’da en korkunç suç, affedilmesi mümkün olmayan kabahat yalan söylemektir. Oysa, bizim toplumumuzda yalanın pek bir kıymeti harbiyesi yoktur! Çünkü çoğu insan yalanı fütursuzca söylüyor! Böyle olunca da, neyi eleştireceksiniz ki!

Halkın oyu ile seçilmiş yerel bir kamu yöneticisi gözümüzün içine baka baka yıllar boyunca hep yalan söyledi! Hatta yalancılıktan yargılandı ve mahkum oldu. Masum olmadığı da gayet iyi bilindiği halde  anketlerde hep yüzde 50’nin üzerinde değerlendirildi, halkın teveccühü gördü!

 

Anlaması zor bir durum!

Demek yönettiği halk bundan hoşlanıyor, o da madem öyle, öyleyse... diyor!

Konda’nın Türkiye genelinde yaptığı son ankete göre, halkın yüzde 77’si bakan oğullarının rüşvet aldığına, yüzde 62’si Halkbank üzerinden yapıldığına inanıyor.

Ancak aynı halkın yüzde 47’si oyunu AK Parti’ye vereceğini söylüyor.

Bir toplum için en vahim durum yalan, yolsuzluk ve rüşvetin meşrulaşması, halkın buna alışmasıdır.

 

Merhum Turgut Özal’ın sözlerini anımsıyorum. Olağan dışı şeyler olunca, bürokratlarına, gazetecilere, “Alışırlar, alışırlar, merak etmeyin” derdi.

Evet, biz de bütün bunlara farkında olmadan çoktan alışmışsız bile!..

 

Bilmem takip ediyor musunuz?

İspanyol kraliyet ailesinin bir prensesi, adının karıştığı yolsuzluk iddiaları için yargıya hesap veriyor!

Avrupa’nın en şanlı krallıklarında yüzyıllar boyu saltanat süren Bourbon hanedanını, Jose Castro isimli bir Endülüslü yargıç köşeye sıkıştırdı.

Motosikletle işine giden çalışkan, dürüst bir yargıç olarak tanınan 68 yaşındaki Castro şimdi, İspanyol kraliyetinin asli üyelerinin bu skandala ne derecede bulaştığını saptamaya çalışıyor. 


76 yaşındaki Kral Juan Carlos, dokunulmazlığı nedeniyle doğrudan sorgulanamıyor ama diğer monarşi üyelerinin İspanya’da dokunulmazlığı yok. “Damat”la tetiklenen soruşturma, kralın kızına, prenseslerin dokunulmazlığı olmadığı için uzanmış durumda! 
Bu çok üst düzey dolandırıcılıkta kullanılan ilişkiler ağının arkasında kralın ne ölçüde bizzat/ teamüden bulunduğu tabii asıl büyük merak konusu.

Takip edin, çok heyecanlı!

 

CEO Fatma Şahin