Abdullah Demirbaş

YAYINLAMA: 20 Mart 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 20 Mart 2014 / 18.00

Gaziantep Kulübü’nün dördüncü ve son konuk konuşmacısı BDP Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Abdullah Demirbaş’tı.

Kavşaklardan, köprülerden, kaleden, imardan, yollardan ziyade insan odaklı, herkesin ilgiyle dinlediği nefis bir konuşma yaptı.

Diğer konuşmacıların değinmediği ‘adalet’ kavramının önemini vurguladı, özgürlükten, bireysel haklardan, hukuktan söz etti hep!

 

Sakıncalı konuşmacı’ gibi tedirgin başladığı konuşmasına, kültürel altyapısı güçlü kulüp üyeleriyle kurduğu iletişim sonucu rahatladı, tabu sayılan konulara samimiyetle açıklık getirdi, bütün kırmızı çizgilerin üzerinde yürüdü.

Demirbaş’ın konuşmasını bitirdiğinde aldığı alkış, kulüp üyelerinin içten davranışları, karşılıklı saygının oluşması, doğrusu demokrasi açısından görülmesi sevindirici bir tablo oluşturdu.

 

Çok soru soruldu; hem de keskin, agresif, tırmalayıcı sorular!..

Ama sorulması gerçekten gerekli, zihin karıştıran, açıklığa kavuşturulması elzem sorulardı! Abdullah Demirbaş’ta böyle soruların sorulmasından duyduğu memnuniyeti belirterek, yaptığı açıklamalar, analizlerle kendilerini daha iyi tanıtmaları bakımından bu platformun bir fırsat olduğu bilinci ile, bana kalırsa, başarılı bir iletişim kurdu.

Demirbaş, iki dönem Diyarbakır, Sur belediye başkanlığı yapmış, deneyimli bir belediyeci ve karizmatik bir politikacı izlenimi verdi.

 

Belediye başkanlığını bir orkestra şefi gibi farklı enstrümanları birarada uyum ve hormoni içinde yönetmeye benzeterek, “Farklılıklar zenginliğimizdir” dedi.

Uzun yıllar Gaziantep’te dahil birkaç şehirde öğretmenlik yapmış. KCK’dan tutuklandığında, polis olan bir öğrencisi kendisine kelepçe takmış; avukat olan bir başka öğrencisi de kendisini savunmuş.

 

Bir soru üzerine, “Ben Kürdüm ama milliyetçi değilim. Dilimi, kültürümü koruyorum. Biz, yok algılandığımız için yanlış anlaşılıyoruz. Birbirimizin varlığını kabul edelim” dedi.

 

Bağımsız Kürdistan istiyor musunuz?” sorusuna da gayet net bir cevap verdi: “Hayır! Ne bağımsız Kürdistan, ne federasyon; biz özerklik istiyoruz. ABD’de New York Times muhabiri de aynı soruyu sordu, ona aynen böyle cevap verdim. Biz ilancı değiliz, yani bağımsızlık veya federasyon ilan edelim… İlan değil, inşaa etmek gerekir. Birlikte, özgürce yaşamak istiyoruz. Barış istiyoruz. Ama adalet olmazsa barış olmaz! Farklı inançlar için zihinsel restorasyon istiyoruz; yalnız kilise restorasyonu değil, birarada yaşama zihniyeti… Gidecek başka yerimiz yok!

 

Abdullah Demirbaş’ın tarzını, üslubunu beğendim. Benim gibi düşünenlerin, duyduklarından tatmin ve mennun olanların sayısı çok olmalı ki, candan alkış aldı.

Haa, bu arada karşılıklı diyaloga girilmesine de Başkan ve toplantı moderatörü Kamil Gereçci nezaket kuralları içinde izin vermedi. Toplantıyı da mükemmel yönetti.

 

İlk iki toplantının moderatörü Sıtkı Severoğlu idi. Üçüncü toplantıda hasta olduğu için yerini Gereçci almıştı. Dördüncü toplantıya gelmesine rağmen moderatörlüğü yine Gereçci yapınca, önce bir anlam veremedim. Ama sonra Severoğlu’nun sorularını işitince neden Gereçci’nin moderatörlüğe devam ettiğini anladım.

Demirbaş, “Demokrasi bir çiçek bahçesine benzer. Bahçede her çeşit, her renk çiçek bulunmalıdır” dedi.

Doğru söyledi, rengarenk çiçekler de bayağı güzel duruyor, yani…

 

Bir öneri…

Gaziantep Kulübü, dört toplantıyı da videoya aldırdı. Bu toplantılar gazetelere verilip, internete konursa iyi olur kanaatindeyim.

Zira, yazılı arşive ulaşmak kolay olsa da video kadar inandırıcı olmayabilir. Her zaman tevil edilebilir. “Ben öyle demek istemediydim” denebilir! Ama video olunca, ne denebilir ki!

Bu adaylardan biri belediye başkanımız olacak. Yarın, konuşmalarına ters bir şey olursa, bu video önüne konabilir.

Bende Dr. Güzelbey’in 10 senedir ne söyledi, ne söz verdi, ne yaptı, ne yapmadı, hepsi arşivimde var. Ama neye yarar ki! “Ben öyle demek istememiştim” deyip, sıyrılabilir.

Videolar internete girerse iyi olur.

Gaziantep Kulübü, süper bir iş becerdi. Gönülden tebrikler.

 

 

Abdullah Demirbaş