Futbol yalnız futbol değildir
Ali Koç, Fenerbahçe’ye başkan olursa hayatının hatasını yapar.
Ama öyle görünüyor ki, olacak!
***
En güçlü aday pozisyonunda, hemen herkesin zimmen onayını almış, üzerinde konsensus sağlanmış gibi duruyor.
Olağanüstü kongrede Fenerbahçe tarihinde en çok oyla, belki de oy birliği ile başkan seçilecek.
Neden Ali Koç’a bu kadar itibar ediliyor?
***
Herşeyden önce başkanlığa bayağı yakışır bir duruşu var. İtibarlı bir başkan olacağı kesin. Yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da da büyük itibar göreceğini zannediyorum.
Söylemeye gerek var mı; Türkiye’nin en zengin adamı olarak maddi hiçbir şeye tenezzül etmeyecektir, Koç Holding’in eşsiz muhasebe sistemini Fenerbahçe‘ye kuracak, başkanın muhasebesi yerine kurumsal ve normsal muhasebeyi oluşturacaktır. Koç, karı ne olursa olsun, aşırı borçlanmayı sevmez. Kulübe, ayakları yere basan sitemi ve prensipleri getirecek, eminim gelirlerini artıracak, harcamaları da Koç gibi, yani kuruşu boşa harcamamak üzerine kuracaktır. Özetle, Fenerbahçe tam anlamıyla kurumsal bir yapıya kuvaşacaktır.
Bütün bu yazdıklarım çok önemli. Ama asıl önemli olan ne derseniz, önce Ali Koç’un gençliği ve kişisel başarıya ulaşmak istemesi ve de vizyonu...
***
Fenerbahçe ‘annesinin liginde’ oynayan, Avrupa standardlarına göre mütevazi bir futbol takımıdır. Zaman zaman Avrupa kupalarında parlar gibi olmuşsa da, istikrarlı performansı olmadığı için tanınırlığı istenilen düzeye ulaşamamıştır.
Nasıl ülkeler kalkınmak, gelişmek için demokratik bir yapı içinde olmaları gerekiyorsa, futbol kulüplerinin yönetiminde de aynı şekilde özgür ortamda birlikte çalışabilecek yetenekli insanlar olması gerekir. Yani, “Seni evinden, karının koynundan aldırırım!” tehdidinde bulunabilen yöneticiler değil. Veya işyerlerindeki çalışanlarını kulübe üye yapıp, onların oyuyla başkan seçilip, kulübün kasasını kendi cebi haline getiren, sonra da “İşte kulübün geliri bu, gideri de şu, zararı ben çoluğumun çocuğumun rızkından kesip ödüyorum” palavrasıyla malı kökten götüren, güya itibar sahibi olduğunu zanneden yöneticeler de değil.
***
Yanlış anlaşılmasın, bütün kulüp yöneticililerinin böyle olduğunu iddia etmiyorum. Ancak futbolun kendi hukuku, kendi kuralları olan çok değişik bir sektör olduğunu bilmek gerekir.
100 maç kazanırsınız, sizi yere göğe sığdıramazlar, yarı tanrı gibi olursunuz. 101’inci maçta kazara yenilince, sizden kötü, sizden (kelimeleri telefuz etmek istemiyorum) insan olmaz!
Mehmet Ali Aydınlar, her sene cebinden 10 milyon dolar verdiği Fenerbahçe Voleybol Takımı’nı Avrupa şampiyonu yaptı. Sonra TFF Başkanı oldu, şike konusu patladı, krizi iyi yönetemedi ama Fenerbahçe’yi hep koruyan bir tutum içinde kaldı. Buna rağmen herşey unutuldu, Fenerbahçe için açıkça Türk Futbolu’nu tehlikeye atmadığı için tukaka edildi ve voleybol takımı sporsorluğundan alındı. Böyle saçma, böyle adaletsiz, böyle rezil bir yaptırım olabilir mi? Bu sektörde olur, hep oluyor...
Şampiyonluğu bulunmayan, pek önemli başarısı olmayan, hep ortalarda gezinen Gençlerbirliği’nin başkanı hazretlerinin heykelini Gençlerbirliği’nin yeni tesislerine dikmişler. O da, “Henüz yaşayan bir insan için keşke yapmasaydınız...” gibi yandan çarklı laflar edip, “Yan cebime koyun” demiş. Bu camia böyle.
***
Şimdi bu camiaya, sektöre Ali Koç nasıl başkanlık yapacak?
Kendi kurumsal prensiplerini getirerek bir devrime imza mı atacak, yoksa mevcudun devamı mı olacak?
Aslında bu soruyu sormazdan önce şunu bilmek gerekir: Koç ailesi Ali Koç’a böyle bir serüven için izin verir mi?
Bence vermez!
Koç ailesi futbola hep ilgi duymuştur. Rahmi Koç koyu Beşiktaşlı’dır ve Süleyman Seba başkanken önemli maddi yardımda da bulunmuştur.
Ama başkanlık çok başka...
***
Ali Koç, Fenerbahçe’ye neden başkan olmak ister ki!
Acaba ağabeyi Mustafa’nın gölgesinde kalmak onu rahatsız mı ediyor?
Ali Koç, Fenerbahçe krizi nedeniyle 3-5 gün yer aldığı medyada belki de ağabeyinin bir yılda yer aldığından daha fazla yer aldı! Bu durum onun ruhunun derinlerine nüfuz etmiş midir?
Bu çok önemli çünkü benzeri bir durum Gaziantep’te de oldu. Meğer yıllarca ağabeyin gölgesinde kalmış değerli bir işadamı, önemli bir sivil toplum görevi üstlenip gazetelerde boy boy resimleri çıkıp, televizyonda görkemli endamını sergileyip, resmi davetlerde konuşmalar yapmayı hayalinde yaşatırmış da bizim dikkatimizi çekmezmiş!
Bunu görünce, İsmet İnönü’nün ünlü sözünü hatırladım: “İnsan hayatına sığan değişiklikler hayret vericidir!”
***
Benim kişisel kanaatım, AK Parti de Aziz Yıldırım’dan rahatsızdı. Onun pervasız tavırları, iş halletmekteki kural tanımayan yönetim anlayışı, her gün gazetelerin spor sayfalarındaki tehdit kokan, ‘kimse bana dokunamaz!’ mesajı veren haberler herkesin dikkatini çekiyordu. Yarı şaka da olsa, ‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin varlığı, birçok kesimde yadırgamanın ötesinde rahatsızlık yaratmıştı.
***
Ali Koç’u tanıyan herkes onun fevri yapısı olduğunu söyler. Ailesi izin vermezse vazgeçer mi? Bugüne kadarki gelişmeler Ali Koç’un risk almaktan çekinmeyeceğini gösteriyor. Ancak henüz Aziz Yıldırım da pes etmiş değil!
Diğer kulüplerin başkanlarının bazıları, o makamın itibarı kullanmak için başkan olmuşlardır. Bazı makamlarla daha kolay temas kurabilmek uğruna bu işe soyunmuşlardır.
Ali Koç için böyle bir şey söz konusu değil. Ya bir çığır açacak, bütün kulüplere örnek olacak, bu işe bir standart gelecek, herkes haddini bilecek, Türkiye futbolda Avrupa’da yükselecek. Ya da, Ali Koç’u alicengiz oyunlarıyla rahatsız edip, mevcut statünün devamını sağlayacaklar.
Benim görüşüm, Ali Koç bu işe kesinlikle soyunmamalı. Bu iş ekselansların işi değil, çarıklı erkan-ı harple başetmek hiç kolay değil.Topu gördüğünde, bomba diye karakola götürebilecek bazı adamlar hala görev başında!