Küreselleşme
Şu sıralar ABD’de, Hollywood’da olanlar küreselleşmeye tanıklık ederken, sivil toplum kuruluşlarının demokratik yönetimlerde ne kadar güçlü olduğu ortaya çıkıyor.
Artık bu dünyada her isteyenin istediğini yapamayacağı, etkili yaptırımlarla yanlışlıklara karşı çıkılabileceğini güncel bir olayı anlatarak düşünmenizi sağlayacağım.
Brunei ya da resmi adıyla Brunei Barış Ülkesi Devleti, Brunei Darü's-Selam Devleti Güneydoğu Asya'da Borneo adasında yer alan bir sultanlıktır. Ülkenin tek komşusu Malezya'dır. Başkenti Bandar Seri Begavan'dır. İslami monarşi ile yönetilen ülkenin resmi dili Malayca'dır.
Dünyanın en zengin isimleri arasında yer alan Brunei Sultanı Hassanal Bolkiah, 400 bin nüfuslu küçük bir ülkenin tek hakimidir.
Kişi başına yaklaşık 50 bin dolar geliriyle dünya sıralamasında 5’incidir. Bütün geliri petrole dayalıdır, iğneden ipliğe her şeyi ithal eder.
Unvanından anlayacağınız gibi Sultan Hassanal Bolkiah seçimle değil, kan bağıyla bu makama gelen biri. Tartışılmaz lider. Öyle tartışılmaz ki 2006 yılında anayasaya kendisine dair ‘hata yapmaz’ maddesi ekletti. Hata yapması anayasaya aykırı bir kul o anlayacağınız. Ordu da ona bağlı, bürokrasi de.
İşte bu devletli sultanımız Hassanal Bolkiah, 1 Mayıs 2014 tarihinden geçerli olmak üzere ülkesinde ceza kanununun bir parçası olarak, Şeriat'ı kabul etti. Sultan, İslami Şeriat ceza hukukunun tanıtımını yaparken zina, kürtaj, eşcinsel eylemlerin; kırbaç, uzuv kesme, taşlama ile ölümle cezanlandırılacağını bütün dünyaya ilan etti.
Sultan’ın bu kararı Los Angeles, Beverly Hills’i bir anda karıştırdı!
Ne ilgisi var, derseniz işte yanıtı...
Sultan Hassanal Bolkiah’ın dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ABD’de de önemli yatırımları var. Beverly Hills’de de zamanında kentin 102 yıllık tarihi olan en güzel otelini, Beverly Hills ve Hotel Bel Air otellerini satın almış.
Beverly Hills oteli Amerikalılar için olağanüstü önemli. Çünkü bu otel, özgürlük, kalkınma ve bir ulus olma anlamını varlığında barındırıyor.
Hollywood’un ünlü yıldızlarının burası ile unutulmayacak anıları var. Elizabeth Taylor, dört evliliğinin düğünlerini burada yapmış. Kovboy filmleri derken akla gelen ilk isim John Wayne hep burada kalırmış. The Beatles Los Angeles’a gelince özel odalarında konaklarlarmış...
Los Angeles’ın en önemli sivil toplum örgütü, kadın ve insan haklarını savunan LGBT, hemen ayaklanıyor ve sözcüleri televizyonların karşısında, “Kürtaj olan kadının taşlanarak öldürüldüğü bir ülkenin sultanının otelinde bundan böyle hiçbir etkinlik yapmayacağız. Yapacak olanlara da buradan sesleniyoruz, bu otele adımınızı atmayın! Bu adam bizden kazandığı paralarla kadınları katledecek!” diye ültimatom veriyor!
Bu belki de dünyanın en güzel oteli ünlü Dorchester oteller zincirine bağlı.
Grubun CEO’su Christopher Cowdray, hemen Beverly Hills’e gelerek, “Aman yapmayın, bu iki otelde bin kişi çalışıyor. Yılda 550 etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Burası kapanırsa bu çalışanların günahı ne, işsiz kalırlar. Bu grubu ben yönetiyorum, sultanla bir ilgisi yok. Hem siz böyle yapmakla sultanın kararından vazgeçeceğini zannediyorsanız aldanırsınız!” diyor.
Bu laf ortamı daha sertleştiriyor, Beverly Hills Kent Konseyi toplanıp protestoları haklı bulduklarını, sultanın bu oteldeki, varsa bütün diğer menkullerini de satıp bu kentle ilişkisini derhal kesmesi konusunda oybirliği ile karar alıyor.
İlk destek dünyanın en zengin işadamlarından biri olan, Virgin Companies adı altında 400 şirketin sahibi Charles Branson’dan geliyor. “Bu grubun dünyadaki bütün otellerini ve işyerlerini boykot ediyoruz. Bundan böyle iş ilişkilerimizi kesiyoruz” diyor.
Bayağı zorda kalan CEO Cowdray de “Bu davranış profesyonelce değil! Bu kentte Suudiler’in de otelleri var. ABD ile yıllık 60 milyar dolarlık ticaret hacimleri var. Onları da mı boykot edeceksiniz? Belki de üzerindeki gömlek bu çeşit kadın ve insan hakları ile sorunu olan bir ülkede üretilmiş olabilir. Çıkaracak mısın o gömleği? Ayrıca Bay Branson’un sahibi olduğu Virgin Havayolları Ortadoğu’ya, Fas’a, Nijerya’ya düzenli sefer yapıyor. Bu ülkelerde otelleri de var. Ya onlar da kendisini boykot ederse!” diyerek Branson’a göndermede bulunuyor!
Görüyor musunuz, olay nereden nereye gidiyor?
İşte küreselleşme budur!
Sen kürtaj yapanı öldürürüm dersen, o da seni ülkesinden kovar! Sen de onun yatırımlarını boykot edebilirsin, o da karşılığında başka bir şey yapar! Bu böyle, birisi pes edinceye kadar devam eder! Bu arada belki telafisi mümkün olmayan karşılıklı zararlar meydana gelir.
ABD, Brunei’deki Büyükelçisini devreye sokarak, gerekirse ülke yaptırımlarının söz konusu olabileceğini hatırlatmış!
Bir sivil toplum örgütünün otelin önüne getirdiği 30-40 kişi ile başlayan protesto, dünyanın öbür ucundaki Gaziantep’te haber ve yorum oluyor! Dünya bu kadar küçük!
Hollywood’un televizyon yıldızları (Ellen DeGeneres’in 28.8 milyon takipçisi varmış) sanal alemde onlarca milyon takipçisine ulaşıp, olanlara duyarlı olmalarını istiyor. Hep olumlu geri dönmeler yaşanıyor ve ortam sürekli geriliyor. Böyle devam ederse kısa süre sonra olay Müslüman-Hıristiyan davasına dönüşecek!
Bu olay nedense Türkiye’de hiçbir gazeteye haber olmadı. Ama ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde gazetelerde manşet, televizyonlarda birinci haber. Sürekli canlı yayınlar var. Durmadan sokaktaki adama mikrofon uzatılıyor ve kırbaçlama, taşlanarak öldürülme, uzuv kesilme konusunda sorular soruluyor. Şeriat kanunları sorgulanıyor ve maalesef nefrete dönüşüyor!
Bir komik ama anlamlı notla bitirelim.
Otelde çalışan bir genç kız şöyle konuştu: “Siz biliyor musunuz, bu otele hep çok varlıklı insanlar gelir. Biz asıl parayı bahşişlerden kazanırız. Yıllık bahşiş miktarı 8 milyon dolar. Hepimiz buna bağlıyız. Burası kapanırsa evimin, arabamın taksitlerini nasıl öderim!”
Yatırımlar, üretimler, insanlar o kadar iç içe geçmiş ki, asarım, keserimle olmuyor!
Bir de, yönetimler protestolardan çok korkuyor! 30-40 kişinin başlattığı bir eylem yüzbinlere dönüşebiliyor. Anladınız değil mi?