Gel de söyleme!
Bazı olaylar,bazı hikayeler var ki, yıllar geçse de unutulmuyor.
Bunlardan biri de Atatürk’le Halil Ağa arasında geçen olaydır:
Atatürk Gaziantep Milletvekili Nuri Conker’e bir gün:
-Hadi Nuri, diyor, tebdil-i kıyafetle şöyle bir köylere gidelim.
Çift süren Halil Ağa’ya rastlıyorlar. Halil Ağa bir öküzle bir merkebi çifte koşmuş tarlasını sürmeye çabalıyor.
Atatürk “Dur Nuri, diyor. Sonra da Halil Ağa ile söyleşiyor.
-Bir öküz, bir merkeple çift sürülürmü Halil Ağa?
- Öbür öküzümüzü vergi memurları haczettiler, diyor. Atatürk:
-Çiftinin çift hayvanı haczedilmez, muhtara, kaymakama,şikâyet edeydin diyor. Valiye gideydin diyor… Halil Ağa “onlardan bir şey çıkmaz” deyince de.
-İsmet Paşa’ya şikayet edeydin o da olmazsa Gazi’ye kadar çıkabilirdin diyor. Atatürk.
Sonra da Nuri Conker’e:
- Hadi Nuri, tadı kalmadı, bu gezmenin dönelim diyor.
Ertesi gün yavere emir veriyor, İstanbul’daki bütün milletvekillerine, İsmet Paşa’ya, Vali Üstündağ’a, telefon et, “paşa akşama sizi sofrasına davet ediyor” de!
Nuri Conker’e de “Git ne et et, Halil Ağa’yıda yemeğe getir. Ona da bir öküz alıp hazırlasınlar.”
O gece çağırılanların hepsi geliyor. Atatürk Halil Ağa’yı yanına oturtturuyor. İsmet Paşa ve diğerlerine köye gidişini, Halil Ağa ile konuşmasını olduğu gibi anlatıyor. Sonra da Halil Ağa’ya dönüyor:
-Şimdi beni iyi dinle Halil Ağa, şu gördüğün 6 bay hükümet, yani biri başbakan ötekilerde bakan. Memlekete göz kulak olacak, işleri evirip çevirecekler diye bu makama getirilmişler. Bir kanun gerektimi? Bu baylar hemen sıvanırlar…
BMM dediğin de şu beyler...Kaldırırlar başparmaklarını olur sana bir kanun… ama sonra bir vergi memuru gelir Halil Ağa’nın öküzünü çeker satar vergi borcu için. Halil Ağa da, bir öküz bir merkeple tarlasını sürmeye çalışır ırgalana ırgalana …
Ama üretimdüşermiş,ekin zorlaşırmış,kimin umurunda.
Sonra ben bunları görürüm, işitirim, içim kan ağlar…
Atatürk oturanlara, İsmet Paşa’ya, bakanlara,milletvekillerine döner:
-“Efendimizin halini gördünüz beyler.Devlet size böyle davransa ne yapardınız? Bu mübarek milletin, bu adam milletin karşısında (adam olmak) bize düşüyor. Halil Ağa’nın öküzünü satıp üretimi düşürenkanunu ya biz yaptık, ya da kanun yanlış yorumlanarak Halil Ağa’nın öküzünü sattırıyor. Kanun böyle ise nasıl yaparız böyle bir kanunu?Yorumlanması yanlışsa hükümet nerede?.. Sonra unutmayın ki olay İstanbul’da geçiyor.
Bunun Van’ı var, Bitlis’i var.Kıyı-bucak ilçesi var. Kimbilir oralarda neler oluyor?
Bu çark iyi dönmüyor beyefendiler!
Biz cumhuriyeti süs olsun diye yapmadık.
Hükümetin müfettişleri var. Valileri var, Kaymakamlar var. Bunlar size hiçbir şey söylemiyor. Halil Ağa’nın öküzünü satıp vergi gelirini şişkin göstermeye çalışıyorlar.
Hadi bunları bırakalım, milletvekili arkadaşlarımız var. Yolluk alıyorlar,halkla konuşuyorlar. Bunlar da size bir şey söylemiyorlar mı?
Bir parti örgütümüz var. Halkın içinde dirsek dirseğe yaşamaları gerekli.Olanlarda bundan söz etmiyorlar.
Ne demektir bu efendiler?
Cumhuriyeti; her tehlikeye karşı savunmakla görevli bütün insanlar neredeler?Ya bunlara cumhuriyeti anlatamadık, ya da daha kötüsü bunlar da eyyamcı oldular!
Halil Ağaların başına gelenler, hükümete ve büyük meclise ulaşamıyorsa tehlike var demektir. beyler! ..
Atatürk’ü bilmeyenlere, daha nasıl anlatmalıyız?...