Demokrasi Garı
Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda kazanma şansı var.
Ama bana göre ikinci tur olacak. Sebebi de HDP adayı Selahattin Demirtaş.
Şu biliniyor: Kürtlerin yüzde 60’ı AK Parti’ye oy veriyordu.
Şimdi denecek ki, ilk turda oyunuzu kendinize verin ki Kürtler’in gücü belli olsun. Böylece Kürtler’in pazarlık şansları artmış olacak.
Bütün gözlemciler, Demirtaş’ın oylarının yüzde 10’u rahatlıkla aşacağında birleşiyorlar.
Bir de Demirtaş’a CHP’den gelecek oylar var. Bu da yadsınamayacak kadar aşikar bir durum.
İkinci turda, gerçekçi olmak lazım, Kürtler, İhsanoğlu’na oy verirler mi?
Hiç zannetmiyorum.
Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden son derece emin görünüyor. Zaten bin kez kamuoyu yoklaması yaptırmadan böyle bir riske girer mi? Çünkü, kaybetmesi demek Türkiye’nin yeni bir Türkiye’ye uyanması demek olur ki, hiç de amin denilecek bir dua değil!
Gerçi kazanırsa da ülke ‘Yeni Türkiye’ye uyanacak. Erdoğan, seçim ertesi Türkiye’yi böyle tarif ediyor.
“Cumhurbaşkanı seçilirsem, bu yeni bir başlangıçtır, veda değil” derken, Canikli’nin de, “Artık Cumhurbaşkanının yürütmenin içinde olacağı yeni bir dönem başlıyor'' vurgusuylanet bir şekilde ‘Erdoğan başımızda kalacak’ mesajı verildi. Bunun üzerinde tartışmaya bile gerek yok!
Anlamadığım bir şey ise, biz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ‘Çankaya Noteri’ diye hiciv yaparken meğerse hükümet Gül’den o kadar da memnun değilmiş!
Öyle olmasaydı, Erdoğan konuşmasında, seçilmesi halinde artık hükümetle uyumlu ve aktif çalışmadüzeni başlatacağını söyler miydi?
Zaten Erdoğan’ın karizmasını şemsiye gibi kullanan parti yöneticilerinin de başka bir alternatiflerinin olmadığını düşünüyorum. Yani, herkes uyum içinde!
“Kesin olan şu: Tarihi Erdoğan yazacak!”
Çoğu yazar hep bu mottoyu kullanıyor.
Her şeye rağmen yine de biraz erken gibi geliyor bana…
Çünkü, Winston Churcill’in lafıdır, “Tarihi kazananlar yazar” der, ama durun bakalım henüz kazanılmış bir şey yok!
Seçimin kazanılması halinde de, yine bir süre beklemek gerekecek, çünkü epey çetrefilli işler var!..
Cumhuriyetin treni ‘Ankara Garı’ndan kısa bir süre sonra müteveccihen ‘Demokrasi Garı’na hareket edecek.Trende kimlerin olacağı henüz tam olarak belli değil.Ayrıca, binenlerin yolda inmeleri halinde, treni ‘Demokrasi Garı’nda bekeleyenler hayal kırıklığına uğrayabilirler.
Hillary Clinton
Amerikan basınında şu sıralarda çok sayıda Clinton haberi çıkıyor.
Bir süre önce eski Başkan Bill Clinton’ın ‘konuşarak’ ne kadar para kazandığı haberleri yapıldı.
Clinton, görevden ayrıldığı 2011 yılından bu tarafa 12 yılda tam 106 milyon Dolar kazanmış.
Astronomik bir rakam ama Amerikan ölçülerine göre normal kabul ediliyor. 12 yılda 544 konuşma yapmış.
Amerika’da 27 ayrı eyalette mükerrer konuşmuş. Bana ilginç gelen ise ABD dışında 54 ayrı ülkede yaptığı konuşmalardan elde ettiği 57 milyon Dolar.
Clinton’ı bir anlamda ihracatçı olarak da kabul edebiliriz. Çünkü ülke dışından Amerika’ya döviz kazandırıyor!
Amerikan basını önce bunları yazdı, şimdi de birkaç günden beri sahneye yeniden Monica Lewinsky çıktı.
Hani şu hakkında 300 sayfalık ‘Monica’nın Hikayesi’ adlı bir kitap yazılan Bill Clinton’ın eski belalısı, Beyaz Saray’da stajyer olarak çalışırken adı aşk skandalına karışan kız!
Bugünlerde yine televizyonlarda aynı hikayeyi anlatıyor: “Ben alay edilen, tacize uğrayan, aşağılanan bir bakireydim” diyor!
Neden gerek görüldü de Monica aynı plağı yeniden çalıyor?
Çünkü, 2016 Başkanlık seçimlerinde Demokrat Hillary Clinton’ın aday olacağı ve muhtemelen de seçileceği konuşuluyor.
Cumhuriyetçiler de şimdiden önlemini alıyorlar, kocasının eski aşkını gündeme getirip yıpratmaya çalışırken, konuşarak kazandığı parayı da halkın gözüne sokmaya çalışıyorlar!
Yalnız Bill mi, Hillary’de muhteşem paralara konuşuyor,
Las Vegas’taki Nevada Üniversitesi’ndeki konuşmasından 225 bin, Los Angeles’taki California Üniversitesi’nden de 300 bin Dolar almış.
Bir de son yazdığı “Living History/Yaşayan Tarih’ kitabından 8 milyon Dolar telif hakkı kazanmış.
Türkiye böyle de Amerika başka türlü mü?
Orada da belden aşağı vuruyorlar.
Önemli bir yorumcu da, “Clintonlar politikadan biraz ayrı yaşamayı kabul etseler, 3-5 sene içinde en az 200 milyon Dolar daha kazanabilirler” diyor.
Aslında bu belden aşağı vurma işine, Fransa’da Başkanlığa yeniden aday olmayı düşünen fakat bu sıralar gözaltına alınıp, yolsuzluk ve nüfuzunu kötüye kullanmak suçundan sorgulanan Sarkozy’i de dahil etmek isterdim.
Ama onun suçlu olduğuna inanıyorum.
ABD de Başkanlar ne kadar kazanıyor
‘Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı dünyanın en önemli işini yapmaktadır.’
Amerikalılar böyle kabul ediyorlar. Bunun için de en yüksek ücretin verilmesini Anayasalarına bir madde olarak koymuşlar.
George Washington’ın maaşı yıllık 25 bin Dolarmış.
İlginç olan ne biliyor musunuz? George Washington’dan, yani 1789’dan beri Başkanların maaşı yalnızca 5 kez artırılmış!
2014 itibariyle Başkan yılda 400 bin Dolar(Bu miktardan vergi öder) maaş alır, artı 50 bin Dolar da vergiye tabi olmayan masraf hesabı vardır.
Başkan, Beyaz Saray’dan ayrılınca devreye emeklilik sistemi girer.
Bu da, yasalara göre bir kabine üyesinin kazandığı paraya eşit olup günümüzde karşılığı yıllık 196 bin 700 Dolar’dır.
Eski Başkan görevden ayrılınca 10 yıl boyunca gizli servis tarafından korunur. Ayrıca; çalışanların ücreti, ofis giderleri, seyahat ve posta masrafları da karşılanır.