Tek mi, çift mi? Düz mü, paralel mi?

YAYINLAMA: 20 Temmuz 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 20 Temmuz 2014 / 20.00

Diyelim yabancısınız, Türkiye’ye bir arkadaşınızı görmeye geldiniz.

Sohbet sırasında gülmek mi gerekir, ağlamak mı türü bir haberden söz ediliyor.

Biri, Türkiye’nin Başbakanını öldürmekle tehdit etmiş, diğeri de bunun büyük bir suç olduğunu, hemen gereğinin yapılmasını söylemiş!

 

Pek de ilginç bir haber sayılmaz!

Dünyanın her tarafında böyle ciddiye alınmayacak olaylar olur!

Ama…

Dolaylı da olsa, ölümle tehdit eden bir zamanların en ünlü özel yetkili savcısı olursa…

Şikayet eden de Türkiye’nin Adalet Bakanı’ysa…

Şikayet mercii de HSYK ise…

Bu dünyanın en önemli haberi olur…

 

Haber şöyle:

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bolu savcısı Zekeriya Öz'ün paylaştığı Tweetlerle ilgili olarak HSYK'yı göreve davet etti. Bir cumhuriyet savcısı, ülkesinin başbakanını adını zikretmeden, başbakanına iftira eder, onu ölümle ima yollu tehdit ederse siz bunun cumhuriyet savcısı olduğuna, hukuk devletine inandığına inanır mısınız? Paralel bir yargıdan bahsedilir oldu. Türkiye'nin yargısı tektir, paraleli düzü olmaz, tek yargımız var. Bu ülkenin hakimleri, savcıları Türkiye'nin, cumhuriyetin hakimleri, savcılarıdır. Fethullah Gülen'in hakimleri, savcıları olarak Türkiye'nin hakim ve savcılarından bazılarının nitelendirilmesi hakim ve savcılarımıza karşı en büyük saygısızlıktır. Ben eminim ki bundan en fazla hakim ve savcıların rahatsız olması lazım. Bir hakim olarak, ‘Ben cumhuriyetin, Türkiye'nin hakimiyim, savcısıyım’ diyebilmemiz lazım. Eğer görev yaparken bana birileri, ‘Fethullah Gülen'in hakimisin’ diyorsa benim oturup bakmam lazım. ‘Aldığım maaşı hak ediyor muyum, etmiyor muyum’ diye sormam lazım. 


 

Bozdağ’ın bu demeci Hukuk Fakültesi öğrencilerine ders olarak gösterilmelidir:

İleri demokrasilerde iki türlü yargı vardır! Birincisi düz, ikincisi paralel! Yargı vesayeti varsa, paralel, diğer bilimum vesayetlerde ise düz olanı kullanılır. Emmen ileri demoksilerde de, tek adam ne derse, odur!”

 

 

Renkli bir sohbet…

 

Sakıt Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’in ‘kara kutusu’ olduğu iddia edilen sempatik dost Tuncay Kara ile kısa ama eğlenceli bir yolculuğumuz oldu.

O söyledi ben sustum. O anlattı, ben dinledim!

 

Belediye başkanlarının hemen yanında bir piyasa adamı olmalı. Üniversite mezunlarıyla bu iş olmaz. Ha, onların yeri ayrıdır. Ama piyasayı bilen adamla iş yapmalıdırlar.”

 

Bu değerlendirmeyi nasıl yorumlayacağımı şaşırdım!

Şahin’e, “Yanlış yapıyorsun!” mesajı veriyor, güya! Bunu önemsemiyorum.

Ama Kara, kenti mahvettiklerinin, Gaziantep’in tarihinde gelmiş geçmiş en başarısız dönemi yaşattıklarının farkında değil!

 

Ben özelleştirmeye önem verdim. İlk geldiğimde, belediyenin bir arabasının şanzımanı değişmesi gerekiyormuş, binsekizyüz lira teklif almışlar. Ben kendi fabrikamın ilgilisine sordum, şanzıman 400 liraymış, 100 lira da emek, beşyüz liraya bu iş biter dediler!

Eski bir arabaydı, fiyatını sordum, ancak 6 bin lira eder dediler!

Böylece özelleştirme fikrimi Asım Bey’e kabul ettirdim, belediyenin bütün araçlarını özelleştirdik. Hatta, bize hizmet veren adamın şimdi 5 bin arabası  var, iyi iş yapıyor. Her şeyi özelleştirmek lazım.

 

Doğru da, ulaştırmayı, otobüsleri unutmuş olsa gerek! Dedim ya, hep dinledim.

Gazete ofisinde, o zaman, söylediklerini hiç unutmadım! “Otobüsleri özelleştirdik, kurtulduk! Belediyeye tam 5 milyon Dolar kazandırdım!..

 

Eğer o gün, doğru iş yapmış olsalardı, belki de bugün Gaziantep’in ulaşım sorunu diye bir şey olmayacaktı. Oysa gerçek şu ki, sakıt yönetimin kent içi ulaşım ve trafik konusundaki notu ‘sıfır’ bile değil, nakıs!

 

100. Yıl Parkı’na ne karşılığı (Şato hariç) verildiğini bilmediğim 30 civarında restoran, café, gölete bağlantıyı kesen bir cemaat okuluna kanunsuz imar, diller destan ‘Fıstık araştırma…’ arsası, (Adana ve İstanbul türevleri için ünlü bir gazeteci araştırma yapıyormuş!), dünya güzeli Fuar Alanı’nın peşkeş çekilerek Hamdi Akın’a ve Forum’a kıyakçılık, onlarca, yüzlerce daha daha…

 

Ben de, Güngör Uras’ın mottosusaf ve bakir Anadolu çocuğu- gibi zannederdim ki, bir daha toplum içine çıkamazlar!

Anladım ki, az bile yaptıklarını düşünüyor!

Bu benim yorumum, yanıladabilirim, belki de Mehmet Cengiz gibi düşünüyordur…

 

Batı Ukrayna’da, Rusya sınırına yakın bölgede füzeyle düşürülen MH 17 Malezya uçağı için Batı basını Putin’i hedefe koydu!

 

Putin’in yağmacıları’, ‘Putin, benim oğlumu öldürdü’, ‘İngiliz aileler: Rus gansterleri sevdiklerimizi öldürdü’, ‘Parmaklar Putin’i işaret ediyor’, ‘Putin’in kurbanları’ gibi manşetlerle çıkıyor gazeteler, Batı’da…

 

Dünkü blanço şöyleydi:

Uçakta bulunan 298 kişiden, 196’sının cesedi bulundu ve o bölgeye gönderilen soğuk hava donanımlı bir trene yerleştirildi.

Diğer cesetler bulununcaya ve inceleme heyeti gelinceye kadar tren hareket etmeyecek.

 

Uçak niçin füze ile vurularak düşürüldü? Sorusuna iliştirilen çok sayıda komplo teorisi var. Ancak, bunun için biraz beklemek gerekecek. Gerçek yanıta ulaşmanın ise çok zor olduğunu şimdiden söyleyebilirim.

 

 

 

Tek mi, çift mi? Düz mü, paralel mi?