Bu da yeni Türkiye’nin CHP’si...

YAYINLAMA: 08 Eylül 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 08 Eylül 2014 / 20.00

CHP, Kurultay’ını yaptı.

Bizzat partililerin ifadesiyle, olgunluk içinde geçen, diğer partilere demokrasi dersi verildiği ileri sürülen olağanüstü kurultayın ben neyi değiştirdiğini doğrusu kavrayamadım!

 

Önce şekil olarak bakalım.

Muharrem İnce, kurultayın düğün salonunda yapılmasını küçümsedi, hatta alay etti. Koskoca CHP, bu hallere mi düşmeliydi, dedi.

Bu garipdüşünceyi paylaşmıyorum! Adı üzerinde olağanüstü kurultay, yer bulmakta sıkıntı çekildiğini zannediyorum. Hem bu kadar önemli mi? Ben Almanya’da birkaç kez SPD’nin ve okul arkadaşımın babası milletvekili olduğu için CDU’nun kongrelerine katıldım. Hiç de görkemli, rüya gibi kongreler değildi, sıradandı!..

Ama organizasyon nasıldı derseniz, işte o zaman yönetim eleştirilebilir. Bunun da üzerinde durmuyorum çünkü ‘organizasyon’ denen yönetim kavramını CHP, hiçbir zaman beceremedi! Geçiniz!

 

İçerik olarak bakarsak...

Kılıçdaroğlu’nun listesi delinmiş, hem de 4 yerinden!..Herkes bunu konuşuyor.

Demokratik teamüller gereği PM için herkes aday olabiliyor. Zaten oldu da! Oy verecek delegelerin yüzde 60’ı adaydı!(Son anda bunun 486 olduğu söylendi!)

Herkesin aday olması demokratik bir tavır mıdır? Yoksa disiplinsizlik mi? Veya haddini bilmezlik midir? Kararı siz verin. Bana normal gelmiyor!

Herneyse!

Herkes aday oluyor ama genel başkan bir liste dağıtıyor: Bunları seçin, diyor.

AK Parti ve MHP böyle yapmıyor, ortaya tek bir liste çıkarıyor, herkes de gidip o listeye ‘tıpış tıpış’ oyunu veriyor! Bu antidemokratik! Herkesin aday olmasına müsaade edip ama şunları seçeceksiniz demek demokratik!

Bir de korku meselesi var! AK Parti’de disiplin ile  korkuyu ayırt edemeyenler, dışarıdan eleştiride bulunuyor. Bunun tipik bir örneği CHP’de yaşandı. Kılıçdaroğlu’nu944 imza ile divana öneren delegelerden ancak 740’ı sözünde durdu! Geri kalanı, belli ki çekindikleri (korktukları) için yalan söylemeyi tercih ettiler!

Amacım partileri demokrasi ratinginesokmak değil, zaten CHP’nin standardını diğerleriyle mukayese etmek yanlış olur.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda şöyle dedi:

Ama bir elitistler var. Rakı sofralarında Türkiye’yi kurtarırlar. Bunlardan partiyi temizleyeceğim. Bunu herkes iyi bilsin. Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil...

Kılıçdaroğlu burada haklı, hem de çok haklı.

Buna karşı çıkan CHP’liler oldu, ‘iki ayyaş’ı imayla Erdoğan’ın eline koz verildiğini iddia ettiler.

Hiç de öyle değil.

Rakıyı falan bırakın, genel başkan çalışacak adam arıyor! Yani, CHP’nin en önemli sorununu dile getiriyor, genel başkan...

 

Gelecek sene, Haziran ayının ilk yarısında (Nisan ayına alınma olasılığından sözediliyor) yapılacak genel seçimlerde Gaziantep’ten adaylık için onlarca, yüzlerce başvuru yapılacak. Ön seçimde sıralamaya girmek için adaylar varını yoğunu ortaya koyup, ölümüne  çalışacaklar.

Sonra...

Onu da ben söyleyeyim! Kazanacak yeri tutanlar çalışmayı sürdürecek, geri kalanı da, “Ankara’ya gidecekler çalışsın” diyerek kaytaracak!

Bu hep böyle oldu! Bir sefere mahsus değil.

 

Oysa...

Seçimi kazanan liderler değil! Seçimi teşkilat kazanıyor. Şeyhi uçuran müritleri...

Gaziantep için konuşuyorum. AK Parti il teşkilatı 2015 Haziran seçimleri için bütün yetki ve imkanları ile CHP’ye çalışsın. (Hayali bir örnek veriyorum!)Yemin etmeye falan gerek yok, CHP Antep’ten tulum çıkarır!

Mesele işte burada. Çalışan, iyi organize olan kazanıyor. Diğerleri de, “Onlar kömür dağıtıyor, makarna veriyor vs.” diye kendilerini aldatıyor.

Geçen genel seçimlerde, CHP iktidara gelirsek, istisnasız bütün ev kadınlarına 600 TL. maaş bağlayacağız demedi mi?

Kömürden de, makarnadan da daha iyi değil miydi? İyi paraydı, çoğuna ilaç gibi gelecek, gelirdi.

Ne oldu? Kimse yüz vermedi. Yani, meseleyi kömüre indirip, mazeret üretirseniz, kaybedersiniz!

Nitekim öyle de oluyor.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayı ‘beyaz sayfa’ açıyoruz diye bitirdi.

Peki, ne oldu da, ne değişti de ‘beyaz sayfa’ açıldı?

Gözümün önüne Gaziantep’i getiriyorum, açıldığı söylenen o sayfayı düşünüyorum, genel başkanın neyi kastettiğini kavrayamıyorum.

 

 

Obama, Erdoğan’ı defterden siler mi?

 

NATOtoplantısındaObama ile Erdoğan muhabbeti gazetelerin manşetlerine çıktı.

Şaşıranlar var!

Daha önceleri, masasının yanında baseball sopası ile Erdoğan’la yaptığı telefon konuşmasını, uzun bir süre yardımcısını muhatap ettiğini hatırlayanlar, ‘Obama, Erdoğan’ı defterden sildi’ fetvasını verenler, Obama’nın elini Erdoğan’ın omuzunda görünce şaşkınlık yaşıyorlar!

 

İngilizlerin ünlü başbakanı LordPalmerston’ın(1784-1865)Büyük Britanya İmparatorluğu’nun aynı zamanda karakterini simgeleyen, çok ünlü bir lafı vardır: 'İngiltere'ninebedi dost vedüşmanlarıyoktur, değişmezçıkarlarıvardır.'

Çokagresif, hattasaldırganbirdışpolitikaizleyen, Lord Palmerston, dünyadiplomasisini de derindenetkilemiştir.

 

Bu söz tarihe böyle geçmiştir ama, aslında yalnız İngilizler’e aitmiş gibi değerlendirmek yanlış olur.

Bütün devletler için geçerlidir.

 

Amerikalı gazeteciler James Wright Foley ile Steven Sotloff’un kafalarının kesilmesi Amerikan toplumunu derinden sarstı, şoka soktu.Obama çok büyük tepki aldı.

Şimdi, Suriye’ye ve Irak’a asker göndermeyeceğim lafını gözden geçiriyor, yani yemek üzere!..

Lafını ona yediren de bizzat oy verenler!

 

IŞİD’e karşı bir operasyon veya başka bir şey, Türkiye olmadan olur mu?

Bu işlerden anlayanlar zaten bilirler, anlamayanlara da ben buradan söyleyeyim: Olmaz!

Tabii olayı yalnız kafa kesmek olarak düşünmeyin. ExxonMobilve Chevron gibi trilyon dolarlık iş yapmaya hazırlanan petrol şirketlerini de hesaba katın.

 

Amerika’nın menfaati bugün bunu gerektiriyor; belki yarın da başka bir şeyi!..

Türkiye’yi, Erdoğan’ı defterden silmek saçma olduğu kadar, kimsenin haddi de değildir!..

 

 

 

Bu da yeni Türkiye’nin CHP’si...